Mehmet Akif Ersoy'un musiki yönü
Şair, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an tercümanı ve siyasetçi. Belki de bu unvanlarının içerisinde en önemlisi İstiklal Marşı'nın yazarı. Kısa hayatına birçok mesleği sığdıran bu başarılı isim Mehmet Akif Ersoy'dan başkası değildi. Mehmet Akif, hayatının her döneminde musikiyle bizzat uğraştı. Bunun yanı sıra yakın dostlar edindiği musiki çevreleriyle de bağını hiç koparmadı. İşte Mehmet Akif'in ruha ve kulağa hitap eden musiki yönü…
Giriş Tarihi: 25.04.2019
14:05
Güncelleme Tarihi: 25.04.2019
15:02
Akif, Şerif Muhiddin'i ömrünün sonuna kadar büyük bir dikkatle takip eder ve başarılarıyla kendi başarısı gibi gururlanarak, Gölgeler'i, yani yedinci Safahat'ı ona ithaf eder. Safahat'a almadığı, Şerif Muhiddin'e mektup olarak yazılmış "Şarkın Yegane Dahisine" başlıklı şiirinde, o "biçare Şark'ın Şark'a küsmüş gitmiş evladı"dır. "Bu viran kubbe", yani dağılmış, paramparça olmuş şark ses verebilmek için yüksek bir figan istemektedir ve o figan sadece ve sadece " Peygamberin fevka'l-beşer evladı"nın, yani Şerif Muhiddin'in ududur:
Nasıl bulutlara yangın verir de yaz güneşi, Yakarsa gökleri şimşeklerin seri ateşi; Senin de çalmadı parmakların, tutuşturdu. Ziya adımları altında haykıran udu! Ne hisle inledi karşında sineler, bilsen, Kümeyle tellere birden alev dökerken sen!
Şerif Muhiddin, New York'a 1924 yılında gitmiş, varışından bir hafta sonra piyano virtüözü Leopold Godowski tarafından şerefine bir resepsiyonla sanat çevrelerine takdim edilmiştir. Bu resepsiyonda Jasha Heifetz, Ld.Auer, Muscha Elman gibi büyük keman virtüözleri Şerif'in udunu dinlemişlerdir. 24 Ağustos 1924 tarihli Herald Tribune'un Magazin kısmında, Targan'ın udu, Godowsky ve Kreisler tarafından Pagannini'nin kemanına eş olarak değerlendirilir.
Godowsky'nin Şerif Muhiddin'le İstanbul'da tanıştığı bilinir. Midhat Cemal, Akif'in de onunla tanışıp piyanosunu dinleyemediği için çok üzüldüğünü ve başkalarından çalış farkını anlatması için Şerif Muhiddin'den ricada bulunduğunu kaydeder. Nitekim Akif aynı şiirinde Godowsky'nin Şerif Muhiddin'i konserden sonra nasıl tebrik ettiğini şu mısralarla anlatır:
Godoski'nin seni tebrik edip de hürmetle: "Emir! O kudrete eş varsa, nerde, bilmiyorum, Ne muhteşem çalıyorsun! Seninle mağrurum. Bütün semaların üstündesin, bugün" demesi, O şaheser ki, tutulmuştu herkesin nefesi!