Osmanlı'nın musiki okulları
Osmanlı Maârifi'nin teşkilatlanma sürecinde açılan okullar içerisinde bulunan mûsikî mektepleri müzik tarihimiz açısından önemli bir yere sahip. Başta İstanbul olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde pek çok mûsikî okulu kuruldu. Başlangıçta bazı dernek ve cemiyetlerin bünyesinde bulunan küçük çaptaki topluluklar zamanla yerlerini profesyonel mûsikî eğitimi veren mekteplere bıraktı. Savaşın getirdiği olumsuz atmosferden dolayı uzun yıllar eğitim yapılamayan bu okullar günümüz konservatuar ve mûsikî cemiyetlerinin temellerini oluşturdu. İşte Osmanlı dönemindeki mûsikî eğitiminin profesyonelleşme süreci…
Giriş Tarihi: 11.01.2019
16:33
Güncelleme Tarihi: 06.01.2020
12:41
SARAY DIŞINDAKİ DİĞER MÜZİK EĞİTİM KURUMLARI
MEVLEVİHANE
Mevlevîhaneler, ciddi müzik eğitimi veren dergâhlarıyla müziğin gelişmesinde önemli bir görev almış özellikle İstanbul başta olmak üzere ülke geneline yayılmış tekkeleriyle yine önemli müzisyenlerin yetişmesinde rol oynamıştır. Bunların bazıları hoca olarak saraya kabul edilmişlerdir. Bunlara örnek olarak; Neyzen Salih Dede, Sayit Dede, Yusuf Paşa, Salim Bey, Kanuni Ethem Efendi gibi isimleri verilebilir. Mevlevî dergâhlarında Mevlevî müziğinin yanında dinî ve din dışı müziğin her çeşidi öğretilmekteydi. Burada her türlü müzik icrası ve meşkinin yanında müzik konusunda sohbetler edilir, ayrıca semâ meşki de yapılarak semâzen yetiştirilirdi. Anadolu'nun en ücra ve küçük şehirlerinden başka imparatorluğun Balkan ve Ortadoğu eyaletlerinde de açılmış olan Mevlevîhâneler Osmanlı müziğinin yayılmasında başlıca rolü oynadılar.
ÖZEL MEŞKHANELER, CEMİYET VE DERNEKLER
II. Mahmud döneminde Enderun'un itibarını kaybetmesiyle zayıflayan Türk müziği-saray münasebetlerindeki bu olumsuzluk konaklara da yansımış, neticede saray ve konaklardaki müzik toplantıları yerini evlerdeki toplantılara ve son dönemlerde halkın kurduğu müzik cemiyetlerine bırakmıştır. Bu tür toplantıların düzenli ve uzun süreli olmasında ev sahibinin kişiliği önemli rol oynamıştır. Saray dışında ülke çapına yayılan bu kurumlar, özellikle halk arasında Türk Müziğinin öğretilmesi sevilmesi ve geliştirilmesinde önemli rol oynamıştır.
Lonca, aynı bölgede yaşayan esnaf ve zanâatkârların örgütlenerek kurduğu meslek organizasyonuna verilen isimdir. Asıl meslekleri esnaflık olup, müziği ek iş olarak yürüten kişilerin saraya, camiye, tekkeye bağlı olmadan halka müzik dinletme maksadıyla kurdukları teşkilatlardır. Esnaf loncası modelinde de meşk usûlunde olduğu gibi üstattan çırağa öğretim yapılmıştır.
TANZİMAT SONRASI AÇILAN MÜZİK OKULLARI
Tanzimat'ın ilanından sonra Türkçe eğitim veren modern okullar kurulmaya başlandı. Bunlardan bazıları şunlardır: Dârülmuallimin (1847), Ziraat Mektebi (1847), Baytar Mektebi (1859), Mekteb-i Mülkiye (1859), Orman Mektebi (1860), Mekteb-i Sultanî (1868), Dârülmuallimat. Ayrıca kadınlara eğitim vermek amacı ile İnas Rüştiyeleri açıldı. Bu okulların bazılarında müzik eğitimi verilmeye başlandı. Örneğin Mektebi Sultânî Nizamnamesi'nde mûsikî dersi yer almaktadır. (Kaynak: Osmanlı saraylarında uygulanan müzik eğitimi ve müzik kurumları, Prof. Dr. Pınar Somakcı,Rast Müzikoloji Dergisi, Osmanlı'nın Mûsikî Okulları, Erhan Özden)
RAUF YEKTA BEY'İN MUSİKİ ANTİKALARI
Rauf Yekta Bey'in Musiki Antikaları, Editör: Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2018, 223 sayfa.
Rauf Yekta Bey'in arşivi, 83 yıldır ailesi tarafından çok iyi muhafaza ediliyor. Arşivin büyük bir bölümü 26 sandıkta küçük torun Cem Yektay'ın evinde bulunuyor. En nadir yazmalar ise bankada özel bir kasada tutuluyor. Nilgün Doğrusöz ve ekibi, Rauf Yekta Bey'in Musiki Antikaları'nı sadece bir katalog gibi değil müzik bilimcisinin de işine yarasın diye titizlikle çalışmış. Kitap içinde gerçek bir hazineyi barındırıyor. Birinci bölümde el koleksiyondan seçilip tanıtılan 51 adet el yazması mevcut. Bu yazmaların büyük bir bölümü müzik teorisi hakkında. Burada bulunan el yazmaların Rauf Yekta Bey'in Türk musikisi nazariyatını bilimsel bir zemine oturtabilmek gayretinin ürünü olduğunu söylemek yanlış olmaz.