Osmanlı'nın musiki okulları
Osmanlı Maârifi'nin teşkilatlanma sürecinde açılan okullar içerisinde bulunan mûsikî mektepleri müzik tarihimiz açısından önemli bir yere sahip. Başta İstanbul olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde pek çok mûsikî okulu kuruldu. Başlangıçta bazı dernek ve cemiyetlerin bünyesinde bulunan küçük çaptaki topluluklar zamanla yerlerini profesyonel mûsikî eğitimi veren mekteplere bıraktı. Savaşın getirdiği olumsuz atmosferden dolayı uzun yıllar eğitim yapılamayan bu okullar günümüz konservatuar ve mûsikî cemiyetlerinin temellerini oluşturdu. İşte Osmanlı dönemindeki mûsikî eğitiminin profesyonelleşme süreci…
Giriş Tarihi: 11.01.2019
16:33
Güncelleme Tarihi: 06.01.2020
12:41
Lonca, aynı bölgede yaşayan esnaf ve zanâatkârların örgütlenerek kurduğu meslek organizasyonuna verilen isimdir. Asıl meslekleri esnaflık olup, müziği ek iş olarak yürüten kişilerin saraya, camiye, tekkeye bağlı olmadan halka müzik dinletme maksadıyla kurdukları teşkilatlardır. Esnaf loncası modelinde de meşk usûlunde olduğu gibi üstattan çırağa öğretim yapılmıştır.
TANZİMAT SONRASI AÇILAN MÜZİK OKULLARI
Tanzimat'ın ilanından sonra Türkçe eğitim veren modern okullar kurulmaya başlandı. Bunlardan bazıları şunlardır: Dârülmuallimin (1847), Ziraat Mektebi (1847), Baytar Mektebi (1859), Mekteb-i Mülkiye (1859), Orman Mektebi (1860), Mekteb-i Sultanî (1868), Dârülmuallimat. Ayrıca kadınlara eğitim vermek amacı ile İnas Rüştiyeleri açıldı. Bu okulların bazılarında müzik eğitimi verilmeye başlandı. Örneğin Mektebi Sultânî Nizamnamesi'nde mûsikî dersi yer almaktadır. (Kaynak: Osmanlı saraylarında uygulanan müzik eğitimi ve müzik kurumları, Prof. Dr. Pınar Somakcı,Rast Müzikoloji Dergisi, Osmanlı'nın Mûsikî Okulları, Erhan Özden)
RAUF YEKTA BEY'İN MUSİKİ ANTİKALARI
Rauf Yekta Bey'in Musiki Antikaları, Editör: Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2018, 223 sayfa.
Rauf Yekta Bey'in arşivi, 83 yıldır ailesi tarafından çok iyi muhafaza ediliyor. Arşivin büyük bir bölümü 26 sandıkta küçük torun Cem Yektay'ın evinde bulunuyor. En nadir yazmalar ise bankada özel bir kasada tutuluyor. Nilgün Doğrusöz ve ekibi, Rauf Yekta Bey'in Musiki Antikaları'nı sadece bir katalog gibi değil müzik bilimcisinin de işine yarasın diye titizlikle çalışmış. Kitap içinde gerçek bir hazineyi barındırıyor. Birinci bölümde el koleksiyondan seçilip tanıtılan 51 adet el yazması mevcut. Bu yazmaların büyük bir bölümü müzik teorisi hakkında. Burada bulunan el yazmaların Rauf Yekta Bey'in Türk musikisi nazariyatını bilimsel bir zemine oturtabilmek gayretinin ürünü olduğunu söylemek yanlış olmaz.
KURULUŞUNUN YÜZÜNCÜ YILINDA DÂRÜ'L-ELHÂN'A ARMAĞAN
Kuruluşunun Yüzüncü Yılında Dârü'l-Elhân'a Armağan, Hazırlayan: Gülçin Yahya Kaçar, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2018, 393 sayfa.
Kitapta Ruhi Ayangil, 'Dârü'l-Elhân'dan Günümüze Müzik Hafızamız', Nilgün Doğrusöz 'Himayeden Yoksun Alaturka Musiki ve İlm-i Musikide Teşebbüsler: Rauf Yekta ve Ali Rifat Beyler', Erhan Özden 'Bilimeyen Dârü'l-Rlhân', Süleyman Erguner '100 Yıl Sonra Dârü'l-Elhân'a Bir Nazar', M. Hakan Cevher 'Dârü'l-Elhân ve Sonrası, Oya Levendoğlu Öner 'Dârü'l-Elhân'dan Günümüze Nağmelerin Evleri: Bir Medeniyet Serüveni', Fazlı Arslan 'Gelenek ve Modernlik Arasında Musa Süreyya Bey, Cenk Güray 'Dârü'l-Elhân'dan Yurttan Sesler'e: Türk Halk Müziği Derlemelerine Yansıyan Makam Algısına Bir Bakış' ve Recep Uslu 'Bestekar III. Selim'e Yapılan Darbeden Dârü'l-Elhân'a Türk Musikisi Algısında Değer Değişimi' başlıklı makaleler yer alıyor.