Bağımlılıkların temelinde ne yatıyor? - Nevzat Tarhan anlatıyor
İnsan, yaşantısı boyunca anlam arayışı içinde olan bir yolcudur. Güzellik, hayır ve salih amel ile meşgul olarak dünya imtihanını kolayca verebilme peşinde koşan insan, amacı uğruna yanlış yollara sapabilir. Bunlardan biri bağımlılıklardır. Biyopsikososyal bir bozukluk olan bağımlılıklar özellikle gençler üzerinde oldukça etkilidir. Ülkemizin önemli psikiyatri uzmanlarından Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile bağımlılıklar üzerine konuştuk.
Giriş Tarihi: 05.09.2024
17:08
Güncelleme Tarihi: 06.09.2024
17:41
Dijital bağımlılığın tedavisi
Prof. Dr. Nevzat Tarhan:
Dijital bağımlılığın tedavisi, madde bağımlılığına kıyasla genellikle daha kolaydır, özellikle ergenlerde. Ancak tedaviye geç kalınırsa, kişi her şeyi tehdit olarak görmeye başlayabilir ve nefret duygusu gelişebilir. Ergenlerde bu nefret, karşıt gelme ve karşı koyma bozukluğu olarak kendini gösterir. Bu çocuklar, dijital bağımlılığı stres azaltma tekniği olarak kullanırlar. İnsanlar bağımlı oldukları nesneye yöneldiğinde, genellikle bu nesne kolay ulaşılabilir, çabuk ve ucuz bir stres azaltma yolu olarak görülür. Ayrıca, heyecan arayışı da bağımlılığı artırabilir; hiperaktif kişiler, sıradan hazlardan tatmin olmayabilirler. Beklenmedik ödüller, beyinde ödül sistemini harekete geçirir ve bu da bağımlılığı destekler.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan:
Modern yaşam felsefesi, bağımlılığa zemin hazırlayan faktörlerden biridir ve popüler psikiyatride "Kaliforniya Sendromu" olarak adlandırılır. Kaliforniya'da yaygın olan bu sendromun dört ana belirtisi vardır:
Hedonizm: Modernizm, yaşam amacını haz peşinde koşmak olarak sunar. Hollywood kültürü, hazları yaşamın en büyük amacı olarak sunar ve bu durum, hazzı tatmin etmeyen şeylerin değersiz olarak görülmesine yol açar. Böyle olunca kişi; hayatındaki en büyük amaç hazları tatmin etmekse; hoşuma gitmeyen şey iyi değildir, hoşuma giden şey iyidir, diye düşünmeye başladı. Hazzıma uymayan şey değersizdir, uyan şey değerlidir görüşü öne çıktı
Egosantrizm: Benmerkezcilik, çıkara uygun olanın iyi, uygun olmayanın ise kötü olarak değerlendirilmesine neden olur. Bu çağın önemli hastalıklarından birisidir. İyi-doğru değerlilik ölçüsünü değiştirdi.
Yalnızlık: Haz peşinde koşan sadece çıkarını düşünen kimse bir müddet sonra yalnız kaldı. Gençlerde de dijital izolasyona bağlı yalnızlıklar var.
Mutsuzluk: Yaşam felsefesindeki bu değişiklikler bağımlılığa zemin hazırlar. Ayrıca, materyalist sistemin "seni inorganik maddeler yaratıyor" görüşü, içsel hesap verme duygusunu zayıflatır ve ahlaki normlarda değişikliklere yol açar. Kötülüğü önleyici bir duygu vardı insanda; hesap verme duygusu… Sen öldükten sonra hesap vermeyeceksen; yakalanmadıkça hırsızlık, yalan söylemek, kötülük serbesttir gibi iç hesap verme duygusu, ahlaki norm değişti. Yasaların verdiği normlar devam edebilir ama sosyal normların değişmesi yetmedi; ahlaki, vicdani normlar da değişti. Vicdan doğuştan gelmiyor, sonradan gelişiyor. Vicdanlı olmaya yatkın doğuyoruz biz, vicdanın özellikleri de; merhametli, empatik olmak. Bunların zayıfladığını görüyoruz. Bütün kötülükleri aslında bunların zayıflaması besliyor.
Aile; bağları güçlü ve sevgi dolu bir ortam sağlıyorsa, çocuklar bağımlılığa yönelmiş olsalar bile yeniden dönme eğilimindedirler. Aile, burada güçlü bir sığınak işlevi görür ve bağımlılığa karşı en etkili önlemlerden biri olarak kabul edilir.
Sorumluluktan kaçan çocuklar
Sorumluluktan kaçan çocuklara sorumluluk nasıl yüklenmeli?
Prof. Dr. Nevzat Tarhan:
Sorumluluktan kaçma nedenini bulmak için öncelikle "neden" olduğunu anlamak gerekir. Bazı çocuklar, yüksek sorumluluk duygusu hissettikleri için sorumluluktan kaçar. Ders çalışmaz, iç motivasyonları düşüktür, isteksizdir ve tembellik gösterirler. Örneğin, 9 yaşında bir çocuk hakkında şöyle bir durum yaşandı: Çocuğun babası, "Bu çocuk ders çalışmıyor" diye şikayet etti. "Neden çalışmıyor?" diye araştırdığımızda, çocuğa bir amaç belirleyip çalışması gerektiğini söylediğimizde, çocuk cebine elini atıp bir tomar dolar çıkardı ve "Benim bu yaşta bir sürü param var, neden çalışayım ki?" dedi.
Bu durumda, çocuğun yaşından önce birçok şeyi elde etmesi, ona o yaşına uygun çalışma gerekçesi bırakmamış. İç motivasyon ve dış motivasyon dengesini kurmak önemlidir. Sorumluluk duygusu, küçük yaşlardan itibaren kazanılmalıdır. Çocuğun emek vermeden veya yorulmadan bir şey elde etmemesi gerekir. Ayrıca, yanlış davranışlarının doğal sonuçlarını yaşamadan davranışlarını düzeltmesini beklemek doğru değildir. Bu nedenle annelik ve babalık sadece çocuğu mutlu etmek değil, aynı zamanda çocuğu hayata hazırlamaktır.