Arama

Elde edilen başarıların kendine ait olmadığına inanma

İniş ve çıkışlarla yaşadığımız bir süreçtir hayat. Düştüğümüz, yıkıldığımız ve kapıların yüzümüze sertçe kapandığı zamanlar dışında olumlu ve başarılı günler de yüzünü gösterir. Emeğin karşılığında bizi mutlu etmesi gereken armağanımız olan başarılarımız kimi zaman yanında tedirginliği de getirebiliyor. Imposter Sendromu adını alan bu hastalık, psikiyatristler için en ilginç rahatsızlık olarak kabul ediliyor. Einstein ve Steinbeck gibi başarılı insanların da yaşadığı durum, kişinin başarılarına rağmen kendisini yeteneksiz ve beceriksiz olarak görmesi şeklinde literatürde yerini alıyor. Halk içerisinde diğer ismi 'Sahtekâr Sendromu'.

  • 2
  • 6
İLK OLARAK 1978 YILINDA TANIMLANDI
İLK OLARAK 1978 YILINDA TANIMLANDI

Sendrom öncelikle psikolog Suzanne Imes tarafından 1978'de tanımlandı. Sendromun en önemli özelliğinin kişinin kendisi ile ilgili algılarına dayalı olduğunun altını çizdi. Yani kişi, kendini aslında olmadığı biri gibi görme eğilimine sahip. Imes bu sendromu tanımlarken sadece kadınlara özel olarak tanımlamış. Ama sonradan yapılan araştırmalar erkeklerde de bu sendromun var olduğunu göstermiş. Yine de kadınlar, hem kendilerinden hem de başarılarından şüphe duymaya daha çok meylediyorlar ve başarılarını şans ya da o an orada olmak gibi nedenlere dayandırmaya daha yatkın oluyorlar.

  • 3
  • 6
“ASLA YETERLİ OLMAYACAKSIN”
ASLA YETERLİ OLMAYACAKSIN

Sendrom, performansa yönelik yoğun kaygılarla başlayarak kişinin algısını dış dünyaya ve tüm gerçekliklere kapayarak tamamen kendine yönelmesine, zamanla olumsuz ve zalim hükümlere başlıyor: "Asla yeterli olamayacaksın", "bu senin başarın değil, sadece şanslıydın" gibi.

  • 4
  • 6
MÜKEMMELİYETÇİ İNSANLARDA GÖRÜLÜR
MÜKEMMELİYETÇİ İNSANLARDA GÖRÜLÜR

Bu bozukluğun görüldüğü kişilerin ortak özelliklerinden biri, aslında hayata dair somut başarılarının bulunması. Yani hiçbir başarı elde edememiş kişilerden ziyade, geçmişte bir başarısı olan, mükemmeliyetçi, kaygılı ve hep daha iyisini kovalayan insanlarda bulunma olasılığı daha fazla.

Suzanne Imes'e göre sendromun en önemli nedenlerinden biri aile. Ailede başarı baskısı ile büyüyen kişilerde bu sendrom görülüyor. Kadınların mükemmeliyetçi yapıları da bunu destekliyor. Genellikle fazla öven ve eleştiren ailelerde risk daha da artıyor.

  • 5
  • 6
MUTLU OLUNMAYAN YERDE SENDROM ARTIYOR
MUTLU OLUNMAYAN YERDE SENDROM ARTIYOR

Sendromun en büyük nedenlerinden biri ise yanlış yerde bulunmanın verdiği kaygı. Bu noktada kişi aslında sevmediği, kendini ait hissetmediği bir ödül veya başarı için çalışıyorsa, başarısını içselleştiremediği için kendini yetersiz hissedebiliyor. Sendromun görüldüğü kişilerse toplum önünde konuşmaktan, sahneye çıkmaktan, soru cevaplamaktan kaçınıyor. "Ne kadar beceriksiz olduğumu anlarlarsa" korkusuyla kendilerini toplumdan uzak tutuyorlar.

  • 6
  • 6
SOSYAL ORTAMLARDAN KAÇINIRLAR
SOSYAL ORTAMLARDAN KAÇINIRLAR

Sahtekâr olduğuna inanan imposter sendromlu kişi, foyasının bir gün ortaya çıkacağı endişesi ile konuşmalardan, sohbetlerden ve sosyal ortamlardan kaçmaya çalışırlar. "Örneğin; toplantılara katılmaktan, konuşma yapmaktan, seminer vermekten, soru sorulacağı endişesi ile iş ortamlarına girmekten kaçmaya başlar. Kişi oldukça başarılı ve zeki olmasına rağmen kendisini bunun gerçek olmadığına inandırmakta ve bunun sonucunda da dışarıdan anlaşılmaması için sosyal ortamlardan kaçınmaya başlamaktadır. Böylece kişide bir performans kaygısı ve sosyal kaygı ortaya çıkar. Bu durum aslında hepimizin bildiği obsesif yani takıntı hastalığı ile sosyal fobi rahatsızlıklarının bir karışımı gibi görünür.

(Derlenmiştir.)

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN