Erdoğan'ın BM'deki İsrail konuşması
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu'nda tarihi bir konuşmaya daha imza attı. Büyük yankı uyandıran konuşmasıyla Erdoğan, tüm dünyanın sessiz kaldığı işgallere, adaletsizliklere ve insan hakları ihlallerine dikkat çekti. İsrail'in işgalini gösteren haritayla Filistin meselesine de değinen Erdoğan "Ben merak ediyorum bu İsrail neresidir, acaba bu İsrail'in toprakları nereleri kapsıyor, 1947'de İsrail neresiydi, 1949, 1967'de İsrail neresiydi ve şu anda İsrail neresi?" diye sordu. Erdoğan'ın o konuşmasını ve İsrail'in Filistin toprakları üzerindeki sistematik işgaline dair detayları sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 25.09.2019
17:29
Güncelleme Tarihi: 26.09.2019
09:21
BİR ASIRDIR FİLİSTİN TOPRAKLARINDA KAN DURMUYOR
Erdoğan'ın da BM kürsüsünde işaret ettiği üzere, neredeyse bir asırdır Filistin topraklarında kan durmadı. Filistin devleti, İsrail'in sistematik işgali ve bazı Batılı ülkelerin yanlı tutumu nedeniyle zorlu bir süreçten geçmeye devam ediyor.
Filistin devletinin bağımsızlık ilanına rağmen topraklarının İsrail işgali altında bulunuyor. Tek hedefleri kendi bayrakları altında bağımsız Filistin'de özgürce yaşamak olan binlerce Filistinli bu uğurda hayatlarını kaybetti, yüz binlercesi ise topraklarından sürüldü.
FİLİSTİN HALKI MÜCADELESİNİ SÜRDÜRÜYOR
Bugün itibarıyla 140'a yakın ülke Filistin devletini tanısa da bazı Batılı ülkelerin bu grubun içinde yer almaması dikkati çekiyor. Filistin'i tanımayan ülkelerin başında sözde dünyanın demokrasi beşiği olarak gösterilen ABD, İngiltere ve Fransa geliyor.
Bir milletin kendi vatanında bağımsız ve özgürce yaşama isteği karşısında üç maymunu oynayan ülkeler, İsrail'in kural tanımaz tutumuna da çoğu zaman göz yumuyor.
Tüm bu ikiyüzlü politikalara ve İsrail'in işgaline rağmen Filistin halkı, başkenti Doğu Kudüs olan, Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nin de içinde yer aldığı bağımsız bir devlete sahip olma yolundaki mücadelesini sürdürüyor.
OSMANLI'DAN SONRA FİLİSTİN'İN YÜZÜ HİÇ GÜLMEDİ
Filistin'in kalbi olan Kudüs, Müslümanların ilk kıblesi ve Hazreti Muhammed'in Miraç yolculuğuna çıktığı yer olan Mescid-i Aksa'nın yanı sıra Hristiyanlar ile Yahudilerin en kutsal mekânlarına ev sahipliği yapıyor.
Bu nedenle tarih boyunca saldırılara ve işgallere sahne olan Filistin'in bugün içinde bulunduğu sancılı süreç Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Osmanlı Devleti himayesindeki bölgeyi işgal etmesiyle başladı. Filistin'i işgal eden İngilizler, 9 Aralık 1917'de kutsal şehir Kudüs'e girdi. Bu tarihten sonra Filistin'in yüzü hiç gülmedi.
FİLİSTİN’İN KADERİNİ DEĞİŞTİREN MEKTUP
Kudüs'ün işgalinden kısa süre önce 2 Kasım 1917'deki Balfour Deklarasyonu olarak bilinen mektupla Filistin'in kaderi değişti.
İngilizler dünyanın dört bir tarafından gelen Yahudi yerleşimcilerin Filistin topraklarına yerleşmesine göz yumdu. Her gün sayıları artan Yahudiler tarihi Filistin topraklarına yerleşmeye başladı.
BM'NİN TAKSİM PLANI NASILDI?
Araplar ile Yahudiler arasında artan çatışmalar nedeniyle İngilizler konuyu Birleşmiş Milletler'e (BM) taşıdı. BM'nin 1947'de kabul ettiği taksim planında Filistin topraklarının yüzde 55'i İsrail'e verilirken, Araplara vatanlarından sadece 45'i layık görüldü. Özel bir statüye tabi tutulan Kudüs'ün ise uluslararası toplumun kontrolüne verilmesi kararlaştırdı.
Bu karar bölgedeki durumun iyice içinden çıkılmaz bir hâl olmasına neden oldu.