15 maddede Osmanlı padişahlarının asırlık geleneği: Bayram alayı
Osmanlı'da bayramlar oldukça coşkulu ve şatafatlı bir şekilde kutlanırdı. Bu zamanlarda payitahtta en önem verilen hadise ise padişahların bayramlaşma törenleriydi. Padişahların bayramlaşma kaideleri kanunnameler ile belirlenmişti. Sultanın, bayram namazı için camiye doğru beraber yola çıktığı alay renkli görüntüler oluştururdu. İşte 15 maddede Osmanlı padişahlarının asırlık geleneği bayram alayları hakkında bilinmesi gerekenler...
Giriş Tarihi: 24.05.2020
15:30
Güncelleme Tarihi: 22.07.2021
10:29
Dönüşte Topkapı Sarayı'na gelen padişah burada Enderun mensuplarının tebriklerini kabul ederdi. Daha sonra haren-i hümayuna geçer, harem mensuplarıyla bayramlaşırdı. Bayram sebebiyle haremde de çeşitli etkinlikler düzenlenir, bu etkinliklerin bazılarına bizzat padişah da izleyici olarak katılırdı. Sarayda pehlivan güreşleri, ok atma müsabakaları, esnaf alayları cambazlık ve hüner oyunları bu eğlencelerden bazılarıydı.
Esnaf alaylarındaki çeşitli mesleklerden esnaflar, uğraş alanları ile ilgili işleri bir gösteri şeklinde sanardı. Örneğin bir ayakkabıcı bir gün içinde 110 çift ayakkabı dikmişti. Etkinliklerin sonunda padişah, harem görevlilerine bahşişler dağıtır, devletin sahibi olarak herkesin mutlu olmasını gözetirdi.
AVRUPALI SEYYAHIN GÖZÜNDEN OSMANLI'DA BAYRAM TÖRENİ
Ramazan bayramlarında arife gününde ikindi vaktinden bayram sonuna kadar gemilerde alay sancakları keşide olunup beş vakit 21 pare top atışı yapılırdı. Diğer şehirlerde de top atışları yapılırdı. Avrupalı seyyah Busbecq Kanuni Sultan Süleyman'ın Ramazan bayramı namazını izleme fırsatı buldu.
"İmamın söylediklerini derin bir sessizlik içinde dinliyorlardı. Her rütbe ve sınıfın kendine ayrılmış yerleri vardı. Sıralandıkları geniş alanda birer duvar görüntüsü veren ayrı ayrı saflar halinde dizilmişlerdi... Sanki toprağa çakılmış ve kök salmış gibi hareketsiz duruyorlardı. Ne öksüren ne de boğazını temizleyen vardı. Tek çıt çıkmıyordu. İmam, Muhammed'in adını telaffuz ettiği zaman derin bir saygı içinde başlarını yere eğiyorlar, Tanrı'nın adı anıldığında huşuyla yere kapanarak toprağı öpüyorlardı. Türkler dini ayinlerine büyük bir sevgi ve saygıyla katılıyorlar ."
Salomon Schweigger, bayram eğlenceleri şöyle anlatır:
"Bayramlarda büyük caddelerin kenarlarında yüksek direklerden oluşan bir ya da iki iskele kurulur ve buralara ipler bağlanır. Halk buralara gelir ve sallanır. Bu salıncakların başında duran görevliler, sallamaları karşılığında para alırlar. İskelenin üzerine tente biçiminde bir halı serilir, çevresine de süs olarak narenciye meyveleri, mendiller, şeker külahları ve yapraklı ağaç dalları asılır. Yüksek makam sahiplerinin evlerinde de böyle eğlenceler düzenlendiği söylenmektedir. Hatta padişah bile böyle gülünç oyunlarla vakit geçirirmiş. Bu eğlenceler sırasında bir yandan da sazlar çalınır. Bayramlarda genç, yaşlı, herkes baştan ayağa kadar yeni giysilere bürünür, en azından yeni ayakkabılar edinir."
19. yüzyılda Osmanlı sarayındaki bayramlaşma törenlerinde bazı değişiklikler yapıldı. Bu merasimlerde mehter yerini orkestraya bıraktı. Ancak şeyhülislam ve Mekke Şerifi salona girdiğinde orkestra susar, bunlar padişahla bayramlaşıp salondan ayrıldıktan sonra tekrar çalmaya başlardı.
Bu dönemde padişahın bayramlaşmak için ayağa kalktığı ve iki adım atarak yaklaştığı tek kişi şeyhülislamdı. Şeyhülislamın el öpmek âdeti de kaldırıldı ve padişahı eğilerek selamlaması uygun görüldü. Ayrıca etek öpmek adeti yerine başmabeyncinin ya da saray ileri gelenlerinden birisinin elinde tuttuğu, bir ucuna tahta bağlanmış kırmızı kadifeden kurdelenin ucunu öpmek yani saçak öpmek usulü getirildi.
Saraydaki bayramlaşma töreni, 1868 yılından itibaren Dolmabahçe Sarayı'ndaki muayede salonunda gerçekleştirildi. Sultan II. Abdülhamid döneminde bayram alayının geçiş güzergahı değişti. Bu dönemde sultan Yıldız Sarayı'nda genellikle alayla Beşiktaş'taki Sinan Paşa Camii'ne gidip bayram namazını kılar sonrasında merasimin yapılacağı Dolmabahçe'ye geçerdi. Askerler, Yıldız ve Dolmabahçe sarayları arasında uzanan yol boyunca dizilirlerdi.
Padişahın arzusu ederse, bayramın ikinci günü, Gülhane, Davut Paşa, Üsküdar'daki Mehmet Paşa, Beşiktaş'ta Dolmabahçe, Arnavutköy'de Mehmet Paşa, Bebek, Göksu, Florya kasırları gibi kasırlardan birinde bayram merasimi de gerçekleştirilirdi.