17 maddede Osmanlı'nın Rumeli'ye geçişi ve ilerleyişi
Osmanlı'nın Rumeli'ye geçişine dair tarih boyunca pek çok teori üretilmiş; tarihçiler arasında Osmanlı'nın Balkan topraklarına ayak bastığı tarih daima tartışma konusu olmuştur. Peki, Osmanlı Rumeli topraklarına nasıl geçti? Osmanlı Beyliğinin Rumeli'ye geçişini sağlayan olaylar nelerdir? Balkan topraklarının fethinde dönüm noktası olan olay nedir? Osmanlılar Rumeli'ye geçtiklerinde Balkanların durumu nasıldı? 17 maddede Osmanlı'nın Rumeli'ye geçişi ve ilerleyişine dair az bilinen gerçekleri derledik.
Giriş Tarihi: 02.03.2020
20:10
Güncelleme Tarihi: 02.03.2021
09:43
RUMELİ’DE UC BEYLERİNİN OSMANLI TARİHİNDEKİ ROLLERİ
Beyliğin esas kuvvetlerini teşkil eden gazilerin lideri Süleyman Paşa'nın idaresindeki Osmanlı Rumelisi, Anadolu karşısında başlı başına bir bölge halini almıştı.
💠
Uclar devletin yayılışında birinci derece rol oynadılar. Uc ananesi de devamlı genişleyerek, yeni hudutlara intikal etmekteydi. Ucsancakları başlangıçta ırsi ve beylerin idaresi altında merkezi idare karşısında oldukça bağımsız bir halde idi.
Uc beyleri fethedilen yerleri timar olarak kendi adamlarına dağıtır, komşu devletlerle doğrudan münasebetlere girerlerdi. Sultanlar tarafından tayin edilen beylerbeyiler, Rumeli'deki bütün sancakların üzerinde merkezi otoriteyi temsil etmekteydi. Fakat uc beyleriyle, beylerbeyi arasındaki rekabet, Fatih'e kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun iç politikasında daima ağır basan bir faktör oldu.
OSMANLILAR RUMELİ’YE GEÇTİKLERİNDE BALKANLARIN DURUMU NASILDI?
Osmanlılar, iç işlerini halletmiş olmaları ve düzenli fetih metotları sayesinde, Balkanlardaki genişlemede fazla zorluk çekmediler.
💠
Balkanların müdafaası için siyasi birliğin veya işbirliğinin olması gerekmekteydi. 14'üncü yüzyılın son çeyreğinde Balkanlar siyasi bakımdan birlik halinde değildi.
O devirde Balkanlar, birçok devletçikler ve feodal senyörlükler halinde parçalanmış durumdaydı. Aralarındaki rekabet ve çekişmeler Osmanlılara karşı birlikte mukavemet etmelerini engellediği gibi, Osmanlı İmparatorluğu'na bir yardımcı ve daha sonra hami olarak nüfuz ve hâkimiyetini yayma imkânını verdi.
OSMANLI’NIN FEODALİZMİN KARŞISINDA OLMASI AVANTAJDI
Halil İnalcık, Sırp İmparatorluğu'nun zayıflamasından sonra Osmanlıların Balkanlarda hamilik rolünün başladığını söyler.
💠
İki büyük devlet, kuzeyde Macaristan, batıda ve güneyde ise Venedik siyasi parçalanmadan istifade ederek Balkanlarda yayılma politikası güdüyorlardı. Bu iki devlet siyasi ve askeri hâkimiyetle beraber Katolikliği de temsil ediyordu.
Bundan dolayı hâkimiyetleri Balkanlarda halk kitleleri tarafından benimsenmedi. Fakat bu iki devletin yaptığı tazyik neticesinde Balkanlar, Katolik olmaya mahkûm gibiydi. Osmanlıların bu devletlere karşı mücadele etmeleri bu tehlikeye bir set çekti.
BALKANLARIN SOSYAL ŞARTLARI OSMANLI’NIN LEHİNEYDİ
Balkanların sosyal şartları da Osmanlı yayılışına yardım etti. Bizans'ın siyasi otoritesinin zayıflamasıyla birlikte vilayetlerde bulunan senyörler, mali ve hukuki imtiyazlarla merkeze karşı gittikçe daha bağımsız hale geldiler.
💠
Bu durum onların köylü üzerindeki angarya ve vergileri arttırmalarıyla neticelendi. Osmanlı fethiyle mahalli senyörlükler yerine merkezi ve mutlak bir devlet otoritesi bölgeye yerleşti ve bu tür feodal angaryalar kaldırıldı.
OSMANLILAR BALKANLARI KAN VE KILIÇLA MI FETHETTİLER?
Halil İnalcık, Osmanlı fetihlerinin kılıçtan ziyade istimâlet (gönül çekme) ismi verilen uzlaştırıcı bir politika ile gerçekleştirildiğini belirtir.
💠
İstimâlet, Müslüman olmayan ahalinin çeşitli vaatlerle kazanılması sayesinde Osmanlı hâkimiyet sahasının genişletilmesidir.
Osmanlı idaresi yaptığı propagandayla İslam'ın müsamaha politikası çerçevesinde gayrimüslimlere can ve mal güvenliği ile dinlerinde serbestlik tanınıyor ve eski feodal bağlılıklarından kurtarıyordu. Osmanlı idaresini kabul eden gayrimüslimler askerlik hizmeti yerine "cizye" vergisini ödedikleri takdirde hayatları, malları ve dinleri teminat altına alınırdı.