20 maddede Abdülhamid'in emaneti; Hicaz Demiryolu
Hicaz Demiryolları'nın, Sultan Abdülhamid'in yıllarca düşlediği bir proje olduğunu biliyor muydunuz? II. Abdülhamid'in emaneti olan Hicaz Demiryolu, İslam dünyasının büyük fedakarlıklarıyla yapıldı. Avrupalılar tarafından "başarılması imkansız fantezi" olarak dünya kamuoyuna lanse edilse de, Müslümanlar tarafından büyük bir teveccüh görerek desteklendi. Şam'dan Medine'ye kadar uzanan ve Osmanlı'nın son büyük projesi olan Hicaz Demiryolu hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 10.02.2020
16:23
Güncelleme Tarihi: 10.02.2022
11:05
50 GÜNLÜK HAC YOLU 5 GÜNE İNDİ
Osmanlı Devleti'nin o bölgeyle haberleşmesini de kolaylaştıran Hicaz Demiryolu, hacca gitmek isteyen Müslümanların da işini oldukça kolaylaştırdı.
Hicaz Demiryolu hattı, 1908 yılında açıldıktan sonra, Hayfa ile Şam arasında her gün, Şam ile Medine arasında haftada üç gün karşılıklı yolcu ve ticarî eşya katarları çalışmaya başladı. Hac mevsimi boyunca, Safer ayı sonuna kadar Şam-Medine arasında yine karşılıklı üç sefer yapılırdı.
Yalnız hac zamanına mahsus olmak üzere gidiş geliş için tek bilet kâfiydi. Böylece önceden deve sırtında 40 günde alınan Şam-Medine arası, 72 saate indi. Hareket saatleri namaz vaktine göre ayarlanıyordu. Ayrıca her seferde bir vagon mescid olarak hizmet veriyor; bir de müezzin vazife yapıyordu. Dinî günlerde ve Mevlid kandilinde Medine'ye ucuz seferler tanzim ediliyordu. Ailelerin rahat seyahat yapabilmesi için vagonlarda hususî tanzimler yapıldı.
HATTIN BÖLGEYE SAĞLADIĞI FAYDALAR
Hat bitince, bedevîler hattı korumakla vazifelendirilip maaşa bağlandı. Demiryolu vesilesiyle çok sayıda teknik eleman yetiştirildi. Müslümanların kendine güveni tazelendi. Hint Müslümanları, hattın Bağdat üzerinden Hindistan'a kadar uzatılmasını isteyip; bunun için üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını beyan ettiler. II. Meşrutiyet ilan edilince ilk iş olarak Hamidiye Hicaz Demiryolu adı, Hicaz Demiryolları'na çevrildi. Demiryolu İdaresi, Harbiye Nezâreti'ne bağlandı.
Sürre Alayı, demiryolu ile gönderilmeye başladı. Eşya sevkiyatı sebebiyle hattın geçtiği yerler iktisadî olarak canlandı. Bu arada bazı tâli hatlar yapılarak hattın uzunluğu 1900 kilometreye çıktı. Ancak Mekke ve Yemen'e kadar uzatılması, bir yandan da Bağdat'a bağlanması işi akim kaldı. Harb rüzgârlarının estiği bu sıralarda, İngiliz ve Fransızlar hattın inşasından fevkalade rahatsızdı.
HİCAZ DEMİRYOLU'NUN SON SEFERİ
Cihan Harbi'nde Hicaz Demiryolu asker sevkiyatı için kullanıldı. Suriye cephesinin çöküşü üzerine, İngilizler, hattı bombalayarak sabote etti. Hatta meşhur casus Lawrence (Arapların tabiriyle El-Aurans) bedevî eşkıyasına ray ve travers başına bir altın vererek, hattın Maan'dan Medine'ye kadar olan kısmını kullanılamaz hâle getirdi. Demiryolu sayesinde Medine, İstanbul'la irtibatını devam ettirdi ve 1919 yılına kadar dayandı. Hicaz hattının İstanbul'a son seferi, Medine'nin düşmesi üzerine Mukaddes Emânetler'in taşınması için cereyan etti. 1918 mütarekesi ile hattın çoğu kontrolümüzden çıktı.
Hicaz Demiryolu hattı bugün Suriye ve Ürdün'de hâlâ kullanılır. Suudi Arabistan hükümeti de hattı yeniden canlandırmaya çalışır. Hattın 452 kilometresi Ürdün sınırları içerisinde yer alır. Ürdün'ün Mefrak, Zerkâ, Amman, Cize, Katraniye ve Maan istasyonlarından geçen trenler yük ve yolcu taşıyor.
GÜNÜMÜZDE KULLANIMINA DEVAM EDİLİYOR
Osmanlı devrinden kalma istasyonlardan başka, birkaç şimendifer ve vagon Amman-Zerkâ arasında banliyö treni olarak halen kullanılmaktadır. Vagonların iç duvarlarında Kudüs, Şam ve Hicaz'daki dinî, tarihî ve turistik mekânların resimleri asılıdır. Vagonun dışındaki sahanlıkta Osmanlıca şu yazı görülüyor:
"Hâricde vukuf memnu'dur" (Dışarıda durmak yasaktır).
Osmanlı Devleti'nin o bölgeyle haberleşmesini de kolaylaştıran Hicaz Demiryolu, hacca gitmek isteyen Müslümanların da işini oldukça kolaylaştırmış ve büyük sonuçlar doğurdu.
SULTAN ABDÜLHAMİD'İN HATIRASI
Hicaz Demiryolu, meydana getirdiği maddi sonuçların yanı sıra, insanlarımızın ortak bir hedef ve ideal etrafında yardımlaşma ve dayanışma bilincinin oluşmasına da önemli bir katkı sağladı.
1900'de başlayan proje 1908'de tamamlandı. Bu demiryolu son Surre Alayı'na kadar devam etti. 7 Ocak 1919'de imzalana Mondros Antlaşması nedeniyle Osmanlı Hicaz Demiryolu'nun hâkimiyetini kaybetti.