20 maddede Abdülhamid'in emaneti; Hicaz Demiryolu
Hicaz Demiryolları'nın, Sultan Abdülhamid'in yıllarca düşlediği bir proje olduğunu biliyor muydunuz? II. Abdülhamid'in emaneti olan Hicaz Demiryolu, İslam dünyasının büyük fedakarlıklarıyla yapıldı. Avrupalılar tarafından "başarılması imkansız fantezi" olarak dünya kamuoyuna lanse edilse de, Müslümanlar tarafından büyük bir teveccüh görerek desteklendi. Şam'dan Medine'ye kadar uzanan ve Osmanlı'nın son büyük projesi olan Hicaz Demiryolu hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 10.02.2020
16:23
Güncelleme Tarihi: 10.02.2022
11:05
İSTANBUL'U KUTSAL TOPRAKLARA BAĞLAYAN PROJE
Bu projenin tamamlanması, İstanbul'un Hicaz'a bağlanması bütün ümmeti heyecandırdı. Osmanlı, Hindistan İran ve Arap basınında aylarca en ağırlıklı konu Hicaz Demiryolu oldu. İstanbul'da yayınlanan Sabah gazetesi, demiryolundan kutsal hat ve halifenin en muhteşem eseri olarak bahsediyordu.
Bu yardımların arkasından Osmanlı neferleri ile Mühendislik Mektebi öğrencileri kolları sıvadı. Bu proje ile II. Abdülhamid Han, siyasî bir dehâ olduğunu ispatladı.
HİCAZ DEMİRYOLU YAPIMI NEREDEN BAŞLANDI
Maddi konular halledildikten sonra teknik problemler de baş gösterdi. II. Abdülhamid, özellikle inşaatta Müslüman mühendislerin çalışmasını istiyordu. Fakat daha önce ciddi bir demiryolu inşaatı yapmadığından tecrübesiz olan Müslüman mühendisler nedeniyle demiryolu çalışmaları yavaşladı. Ancak tecrübeli mühendisler hızla işe alınıp genç Osmanlı mühendislerine bilgi birikimlerini aktararak sorun çözüme kavuştu.
Hicaz Demiryolu'nun yapımına 1900 yılında Şam'da başlandı . Bölgedeki Osmanlı askerlerinin önemli bir kısmı bu demiryolunda işçi olarak görev aldı. Bazı askerler, tezkereleri gelmesine rağmen işi bırakmayarak Medine'ye kadar rayları döşemekte kararlıydılar.
SULTAN ABDÜLHAMİD'İN PEYGAMBER EFENDİMİZ İÇİN YAPTIĞI İNCELİK
Demiryolu halkın da gayretiyle hızla ilerledi. Demiryolu yapımında bulunan bir Alman mühendis, Auler Paşa, halkın karşılamasını şu cümlelerle aktarır: "Yüz binden fazla erkek, kadın ve çocuk set çekilmiş dalgalı bir deniz gibi yolun iki tarafını doldurmuşlardı ve zaman zaman askerlerin teşkil ettiği çemberi aşıyorlardı. Art arda kadınların sevinç bağrışmalarının eşlik ettiği erkeklerin "Allâh yansur sultânenâ" sesleri duyuluyordu ."
II. Abdülhamid büyük bir incelik örneği göstererek, mukaddes topraklarda gürültülü çalışılmamasını, Hz. Muhammed'in yüce ruhaniyetini rahatsız etmemesini istedi. Medine-i Münevvere'nin 20 kilometre yakınına gelindiğinde rayların altına keçe döşenerek çalışmalar devam ettirildi. Çalışmalar süresince bölgede sesiz lokomotifler kullanılmaya özen gösterildi.
SULTAN ABDÜLHAMİD TARAFINDAN AÇILDI
Sultan II. Abdülhamid, projenin yapımı sırasında ortaya çıkan zorluklara karşı güçlü bir irade ortaya koydu ve 1464 kilometreyi bulan Hicaz Demiryolu'nu 1 Eylül 1908 tarihinde yapılan bir törenle bizzat kendi açtı. Bu açılışın ardından ise Hayfa-Şam arasında her gün, Şam ile Medine arasında ise haftada üç gün yolcu ve eşya taşımacılığına başlandı.
Demiryolunun yapımı sırasında hem mali hem de beşeri sorunlar ortaya çıkmıştı. İnşaatın yapımı sırasındaki yüksek sıcaklık, su sorunu, arazi koşulları ve bedevi saldırıları süreci olumsuz etkiliyordu. Projenin yapılmasını istemeyen dış mihraklar tarafından sadece telgraf tellerine yapılan saldırı sayısı 128'i bulmuştu. Yüzlerce asker ise şehit edildi. Ancak buna rağmen bu zorlu süreçte Hicaz Demiryolu oldukça kısa denilebilecek bir sürede tamamlandı.
BİN 750 KİLOMETRELİK DEMİRYOLU HATTI
Hicaz Demiryolu'nun yapımı sırasında bu bölgelerde yaşayan eşkıya grupları demiryolunun yapımına karşı çıkıp saldırılarda bulunsa da demiryolunun yapımı sırasında 2666 köprü ve menfez, 7 demir köprü, 9 tünel, 96 istasyon, 7 gölet, 37 su deposu, 2 hastane ve 3 atölye de inşa edildi.
Abdülhamid döneminde "Hamidiye Hicaz Demiryolu " olarak anılan ve 18 Ocak 1909'dan itibaren sadece "Hicaz Demiryolu" olarak bilinen hat, 1918'de bin 750 kilometreyi aştı . Medine komutanı Fahreddin Paşa'nın Mondros Mütarekesi'nin 16'ncı maddesi gereğince 7 Ocak 1919'da imzaladığı şartname gereği Medine'yi teslim ve tahliye etmesi ile birlikte Hicaz Demiryolu üzerindeki Osmanlı hâkimiyeti kalkmıştı. Medine'de bulunan Mukaddes Emanetler, Fahreddin Paşa'nın üstün çabalarıyla Hicaz Demiryolu hattı sayesinde İstanbul'a taşınabildi.