20 maddede cerrahinin atası El Zehravi
Tıp dünyasındaki ilklerinin neredeyse tamamına yakınını keşfeden ve geliştiren Zehravi'nin, günümüz tıp dünyasına büyük bir miras bıraktığını biliyor muydunuz? Ya da Avrupalılar tarafından ''Abulcasis'' lakabıyla tanındığını? Sizler için, cerrahinin atası kabul edilen Zehravi'yi 20 maddede derledik.
Giriş Tarihi: 03.04.2019
12:44
Güncelleme Tarihi: 16.05.2020
13:04
AVRUPA'DAN ÖNCE O KEŞFETTİ
Kadın hastalıkları konusunda kendine has yöntem ve aletlerle büyük yenilikler kaydetti. "Ceninin ters doğumuna müdahaleyi" ilk öneren cerrahtır. O çağda kimse buna cesaret edemezken, Zehravi bunu başarmıştır. Daha sonra Stuttgartlı jinekolog Walcher bu yöntemi dener ve bu yöntemi "Walcher Durumu" adıyla ünlenir. Böylece Müslüman bir hekimin icadı olan yöntem bir Avrupalı doktora mal edildi.
İCAT ETTİĞİ ALETLER DİĞER TABİPLERCE GELİŞTİRİLDİ
12'nci yüzyıla gelindiğinde Sevilla'da yaşayan İbn Zuhr isimli hekim, çelik çubuğun ucuna bir elmas ilave etmek suretiyle Zehravi'ye ait cihazı dönüştürdü. Zehravi ise, matkaplara ek olarak sistolitotomi (mesane taşı ameliyatı) prosedürlerinde kullanılan özel bir bıçak da geliştirdi.
ÇÜRÜK TEDAVİSİNİ KEŞFEDEN İLK DOKTOR
Doğal dişlerin ağızda mümkün olduğunca tutulması gerektiğini, çekilen bir dişin yerinin hiçbir zaman doldurulamayacağını söyler. Günümüz diş hekimliğinin amacını 10. yüzyılda dile getirir. Ayrıca çürük dişlerin kırılmadan çekilebilmesi için, kurşunla doldurulup çekilmesi fikrini ortaya atan ilk doktordur.
Zehravi'nin bu uzmanlık alanında icat edip kullandığı, orijinalliği ile de doktorların hayranlığını uyandıran ameliyat araçlarını ilk defa sterilize ettiğini de unutmamak gerekmektedir. Ayrıca bu cerrahi aletlerini ilk defa sistematik olarak sınıflayan da Zehravi'dir.
Zehravi, siğil tedavisini şöyle açıklamaktadır: "İnsanın burnunun ucunda zaman zaman siğiller çıkar ve günden güne buyur. Bazen insan yüzünü çirkinleştirecek kadar gelişir. Bunun için, çıkar çıkmaz siğili kesmek ve tamamen köklerini de çıkarmak ve yerini bizzat yakıcı demirle veya yakıcı ilaçla dağlamak lâzımdır. Fakat siğiller kesildikten sonra dikkate değer derecede büyürse, yeniden dikkatlice incelemek gerekir. Eğer onlar çok sert ve donuk renkli iseler hiç bir âletle onlara dokunmamak lâzımdır. Zîrâ onlar kanser tümörüdür. Böyle urları kesen bir çok kimseler gördüm. Netîcesi sahibine büyük ağrılar ve korkular vermek oldu. Eğer siğilin rengi soluk değilse ve yumuşak olup, dokunulduğu zaman tamamen hareket ediyorsa hasta teskin edilip, kesildikten sonra kan durdurucu ilâçla iyileşinceye kadar tedâvî edilmelidir."