Abdülhamid'in Ramazanları nasıl geçerdi?
Müslümanların iple çektiği on bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayına kavuştuk. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden azat olan Ramazan, İslami emirlerin gerçekleştirilmesinin yanında kültüre göre de şekillenen, İslam dünyasının farklı coğrafyalarında bayram havasında geçen bir ay. Asırlar boyu Osmanlı'da da büyük bir ihtimam gösterilen Ramazan ayı, sarayda farklı ritüellerin oluşmasını sağlamıştı. Buradan yola çıkarak sizleri Yıldız Sarayı'na, Sultan II. Abdülhamid'in Ramazanlarına doğru tarihte kısa bir yolculuğa çıkıyoruz. O günlerin Ramazanlarını bize aktaran Şadiye Sultan'ın kaleminden, Abdülhamid'in Ramazanlarını sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 25.04.2020
15:51
ABDÜLHAMİD HER GÜN HUZÛR-I HÜMÂYÛN DERSİNİ DİNLERDİ
Gece kapılar açılır, sahur tablaları girer, top atılıncaya kadar herkes ayakta kalırdı. İmsak topundan sonra namaz kılınır ve yatılırdı. Öğle üzeri de her dâireye bir hoca gelir vaaz verirdi.
Akşam topla beraber Zemzem-i Şerîflerle iftar edilirdi. Sultan Abdülhamid Han Ramazan'da her gün Mâbeyn'e gider, "Huzûr-ı Hümâyûn" dersini dinlerdi. Ramazan'da, sarayda nöbet musikisi ve çalgı çalınmazdı. Mâbeyn'e gelenlere Başmâbeynci tarafından diş kiraları verilirdi.
‘BİR TABUR ASKER YILDIZ MEYDANINDA İFTAR EDERDİ’
Her akşam bir tabur asker, Yıldız meydanında iftar eder, namaz kılar, Ceyb-i Hümâyûn Nâzırı tarafından diş kirası dağıtılır, üç kere "Pâdişâhım çok yaşa!" diye bağırıp giderlerdi. Erkek evlâtları ve bazen de amcalarımız, cemaatine dâhil olurlardı.
Namazdan sonra sohbet edilirdi. Babam damatları ve biraderlerimi sık sık iftara davet eder, yemekten sonra onlara da diş kirası adını taşıyan keseler verdirirdi.
ABDÜLHAMİD'İN ÖLÜMÜ HAKKINDA BİLİNMEYENLER
CÜLUS ŞENLİKLERİ NASIL İCRA EDİLİRDİ?
Babamın tahta çıkışının her yıl dönümünde, merasim ve şenlikler yapılırdı. "Cülus Merâsimi" adı verilen bu merasimlerde, dâirelerimizin önüne oyuncular getirilir, marifetleri seyrettirilirdi.
Cülus şenlikleri, sarayın dışında, geceleyin ateş oyunları ile yani havaya fişekler atılmak suretiyle icra edilirdi, fener alayları tertip edilirdi. Evlerimizdeki kızlar, bu şenliklerde türlü kıyafetlere girerlerdi.
RAMAZAN AYINDA HIRKA-İ SAADET ZİYARET EDİLİRDİ
Senede bir defa Ramazan ayında, hanedana mensup olanların "Hırka-i Saâdet"i ziyaret günü vardı. Peygamber Efendimiz (sav)'in şahsî eşyalarını ihtiva eden "Mukaddes Emanetler", Topkapı Sarayı'nda hususî dâirede, büyük bir ihtimamla, muhâfaza edilirdi.
Bu ziyaret mühim dînî geleneklerimizden biriydi. Erkenden kalkardık, arabalarımızla Topkapı Sarayı'na giderdik. Orada özel dâirelerinde, daha eski pâdişâhlardan kalmış, çok ihtiyar ve emektar saray kadınlarını görürdük.
HIRKA-İ SAADET'TE ABDÜLHAMİD'E MAHSUS YER
Onlar Hırka-i Saâdet'in muhâfaza edildiği bu yerde ömürlerinin son günlerini ibadet ve dua ile geçirirlerdi. Bizleri bir anne şefkati ile severlerdi. Hırka-i Saâdet Dâiresi'nde, babama mahsus bir yer vardı.
Burada bir masa üzerinde sırmalı kat kat bohçalara sarılmış, Peygamberimiz'e âit asıl Mukaddes Emanet bulunurdu. Büyük hatlar ile yazılmış ayetler ile işlemeli bir örtü bu masada yarı açık dururdu.