Arama

Asırlık tarihin şahidi: Beyazıt Yangın Kulesi

İstanbul, asırlar boyunca birçok yangına maruz kaldı. Bundan dolayı da tarihin en çok yangın geçiren şehirlerinden biri olarak anıldı. Kadim kentin korkulu rüyası haline gelen bu yangınlara çözüm olması için Beyazıt Kulesi inşa edildi. Burada görülen yangınlar, kendine özgü yöntemler ile tulumbacılara ve halka bildirilirdi. Peki, kuleden neden sepet sarkıtılırdı? Beyazıt Yangın Kulesi'nin ışıkları ne anlama gelir?

📌 Kule, Süleymaniye'deki Yeniçeri Ocağı'nın merkezi olan Ağakapısı'nın geniş avlusunda, günümüzde İstanbul Müftülüğü'nün bulunduğu yere, ahşap malzemeden yapıldı.

📌 Fakat ahşaptan yapılmış olmasından dolayı, 1774'te Cibali yangınında ortadan kalktı. Öyle ki Reşad Ekrem Koçu, bu afette kulenin adeta dev bir meşale gibi yandığını ve dehşet dolu bir manzara meydana getirdiğini anlatır.

📌 1826 yılına gelindiğinde kule, Sultan II. Mahmut tarafından yeniden inşa ettirildi. Sultan, kagir olmasını istese de acil ihtiyaç nedeniyle yeniden ahşaptan yapıldı. Gözetleme kulesi olarak inşa süresi bitene kadar Süleymaniye Camii'nin minareleri kullanıldı.

📌 Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasıyla beraber buraya bağlı olan kule de yıktırıldı. Fakat iki gün sonra çıkan yangının kenti harap etmesi, bir gözetleme kulesine olan ihtiyacı gösterdi. Bunun neticesinde de Bâb-ı Seraskerî'nin (bugünkü İstanbul Üniversitesi) tâlimhâne avlusuna yeni bir ahşap kule yaptırıldı.

📌 Kulenin yapımı, 21 Haziran 1826'da tamamlandı. Fakat bu dönemde Vaka-i Hayriye'nin çatışmaları henüz dinmemişti ve isyan eden yeniçeri yandaşları, bir gece yarısı kuleyi kundakladı.

📌1828 yılına gelince ise bugünkü kâgir kule inşa edildi. Beyazıt Kulesi'ne son şeklini Mimar Senekerim Balyan verdi. Osmanlı'ya üç kuşat boyunca hizmet veren Balyan ailesinin bir ferdiydi.

📌Osmanlı, yüksek mühendislik bilgisiyle asırlara meydan okuyan mimari yapılara imzasını attı. Fakat İstanbul'un korkulu rüyası haline gelen yangınlara çözüm olarak inşa edilen Beyazıt Yangın Kulesi, ironik olarak birçok kez yandı. Kısa sürede inşa edilebilmesi için ahşaptan yapılması bu duruma yol açtığı düşünülmektedir.

📌 Kaidenin doğu yüzünde Keçecizâde İzzet Molla'nın tarafından yazılmış tarih manzumesi yer alır. Kitabenin üst kısmında Sultan II. Mahmud'un tuğrası yer bulunur. Kitabe hattat Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi tarafından yazıldı.

Kitabede şu ifadeler yer alır:

"Hakk bu kim Sultan Mahmud'un sarây-ı şevkete bir naziri gelmemiştir olalı dünyâ binâ
Bâni-i endişesi tecdîd kıldı devletin köhne bünyân-ı cihânı itmede hâlâ binâ
Eyleyüp eski sarâyın bâb-ı ser-asker o şâh nev-be-nev yapmakda anda nice a'lâ binâ
Emredüp ser-asker-i sâbık Hüseyin Gazi'ye buldu bu kâf-ı şecâ'at kulle-i ra'nâ binâ
Eyleyüp ser-asker lâhik nezâret hüsnüne ânı ma'na eyledi gûyâ iki pâşâ binâ
Revzen-i eflâktan bakdıkca zîr-i pâyına kaldı kendi kaddine hayretde bu bâlâ binâ
Olmasa zerrîn külâhı âsumâna müntehi arz ider mi zer alemle kevkeb-i zehrâ binâ
Dâr-ı mülki itmesün bu külleye muhtâc hakk zîynetiçün itmiş olsun şâh-ı mülkârâ binâ
Kulle-i eflâk durdukça o şâhın eylesün zirve-i çarha esâs şevketin mevlâ binâ
Sanke tâk-ı çarha yazdım izzetâ târîhini kıldı Han-ı Mahmud-ı Adlî kulle-i vâlâ binâ

1244

Hurirre e'l-fâkir e'l abdü'd-dâi Yesârî-zâde Mustafa İzzet"

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN