Ayasofya'da kılınan ilk Cuma namazı
Asırlar boyu dimdik ayakta kalan, ihtişamını nesilden nesile aktaran Ayasofya, fethin en önemli sembolüydü. Fatih Sultan Mehmed tarafından camiye çevrilen Ayasofya'da, ilk Cuma namazının 1 Haziran 1453 tarihinde kılındığını biliyor muydunuz? Ya da hutbenin Akşemseddin tarafından Fatih Sultan Mehmed adına okunduğunu? İşte tarihçiler tarafından "Dünyanın 8. Harikası" olarak tanımlanan Ayasofya'daki ilk Cuma namazına dair detaylar…
Giriş Tarihi: 29.05.2020
13:56
Güncelleme Tarihi: 01.06.2021
09:56
Nitekim tarihçi Solakzade, Cuma namazından önce mihrab, minber ve mahfil hazırlandığını, duvarlarda bulunan tasvirlerin kaldırıldığını, Cuma hutbesini Akşemseddin'in irad ettiğini ve imameti de yine bu zatın yaptığını belirtir. "Yeniçeri Kanunnamesi"nde Fatih hakkında "ol zaman kim saadetle İslambol'u feth eyledikleri zamanda Eğrikapı kurbünde [yakınında] Tekfur-ı makhurun sarayına konub, Ayasofya Camii'nin çanların yıkub minarelerin bina edip Cuma namazına azimet buyurup geri saraylarına döndüklerinde…" ifadesi geçmektedir.
📌Ayasofya Camii'nin müezzin mahfili Fatih, Ayasofya'nın tahribini önlemiş, burada ilk namazı kıldıktan sonra camiyi kendi hayratının ilk eseri olarak vakfetmiş, yanına sonraları çok değişikliğe uğrayan bir de medrese yaptırmıştı.
📌Ayasofya müze haline geldikten sonra ilk defa 8 Ağustos 1980 tarihinde hünkâr mahfili ibadete açılmıştı. Bundan kısa bir süre sonra (14 Eylül 1980) restorasyon gerekçesiyle tekrar kapatılan hünkâr mahfili 10 Şubat 1991'de yeniden namaz kılmaya tahsis edilmiş ve Ayasofya kısmen de olsa cami olarak hizmet vermeye başlamıştı. Cami olduğu süre içinde Ayasofya, Ramazan aylarında bilhassa teravih namazında çok kalabalık bir cemaatin toplanmasına imkân verir ve padişahın da katıldığı Kadir geceleriyle bayram namazlarında muhteşem bir görüntü sergilerdi.
📌Osmanlı hükümdarları Ayasofya'nın bakımına ve cami olarak zenginleşmesine itina gösterdikleri gibi halk da bu iş için vakıflar yapmıştı. Mihrabın sağındaki dehlizin içinde görülen 17. yüzyıla ait Kâbe ve Medine tasvirli çiniler, bu tarzdaki halk vakıflarından kalmış hâtıralardır. Ayrıca içeride bazıları bizzat padişahlar (III. Ahmed, II. Mahmud) veya tanınmış hattatlar tarafından yazılmış levhalar da bulunuyordu.
📌Ayasofya'nın etrafında Türk devrinde yapılan ilaveler arasında, 16. veya 17. yüzyıla ait, batı kapısı önündeki kazıda bulunan bir çeşme ile güney tarafında şimdiki girişin yanında bulunan sebil ve avlunun güneybatı dış köşesindeki Sultan İbrâhim'e izâfe edilen diğer mermer sebil de sayılabilir.