Arama

Batı'ya damga vuran İslam düşünürü: İbn-i Rüşd kimdir?

İbn Rüşd, İslam düşünce tarihinde, en çok eser veren yazarlar arasında ilk sırada yer alan ve yaşadığı dönemin bütün bilim disiplinlerinde orijinal kitaplar kaleme almış bir alim. Aristoteles'in eserlerini onun doktrinine bağlı kalarak şerh ettiği için İslam aleminde "eş-şarih" olarak tanındı. İşte Batı'ya damga vuran İslam filozofunun hayatı…

  • 18
  • 25
PASTEUR'DAN ÖNCE MİKROBİYOLOJİ İLE İLGİLENDİ
PASTEUR’DAN ÖNCE MİKROBİYOLOJİ İLE İLGİLENDİ

Üzerinde durduğu en önemli meselelerden bir başkası ise kan dolaşımına getirdiği derin bilgi olan İbn-i Rüşd, "El Külliyat Fi't Tıbb"ta, kan dolaşımının şemasını ana hatlarıyla göstererek, tıp doktoru William Harvey'e öncülük etti.

İbn-i Rüşd'ün tıp alanında dikkati çeken diğer bir özelliği ise mikrobiyolog ve kimyager Louis Pasteur'dan önce mikrobik hayat üzerinde durması ve ilmi anlamda açıklık getirmesi oldu.

  • 19
  • 25
FELSEFENİN AMACI NEYDİ?
FELSEFENİN AMACI NEYDİ?

İbn Rüşd, din-felsefe ilişkisini ele alırken öncelikle felsefenin din açısından durumunu tesbite çalışır. Ona göre felsefenin amacı, var olanlar üzerinde düşünmek ve onları Allah'ın varlığına delâletleri bakımından incelemekten ibarettir. Felsefenin İslâm dini karşısındaki durumunu sağlam temeller üzerine oturtmaya çalışan İbn Rüşd, Aristo mantığının genel kavramlarından yola çıkarak zihnî ve kültürel kapasite açısından insanları üç grupta değerlendirir:

Bilgi edinme sürecinde aklî yöntemi kullananlar (burhan ehli), diyalektiği kullananlar (cedelciler), başkalarından duyup işiterek bilgi edinenler (hitabet ehli). İslâm'ın amacı bütün insan topluluklarını eğitmek ve onlara hitap etmek olduğundan Kur'an bu üç yöntemi birlikte içeren bir üslûbu benimsemiştir.

  • 20
  • 25

"Demek ki, varlığı başkasına bağlı olan hiçbir şey, doğası olanaklının doğasına dönüşmedikçe, özünde yokluktan başka hiçbir şeye sahip değildir."

  • 21
  • 25
İBN RÜŞD'E GÖRE AKIL
İBN RÜŞD’E GÖRE AKIL

Akıl burhan yöntemini kullanır, vahiy ise hem akla hem hayale hem de hisse hitap eder; dolayısıyla akıl yürütme (burhan), diyalektik (cedel) ve retorik (hitabet) yönteminin üçünü birden kullanır. Nitekim Allah Teâlâ, "Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et; onlarla en güzel şekilde tartış" (en-Nahl 16/125) buyururken bu konuda her üç yöntemin (hikmet, öğüt ve cedel) kullanılmasını istemektedir.

  • 22
  • 25
KESİN BİLGİNİN KAYNAĞI NEDİR?
KESİN BİLGİNİN KAYNAĞI NEDİR?

İbn Rüşd'e göre kesin bilgi burhana, diyalektik bilgi zan ve tahmine, retorik ise hayale dayanır. Şu halde te'vil demek, diyalektik ve retorik söylemi burhanî söyleme çevirmek demektir. Vahiyde te'vil edilebilecek ve edilemeyecek hususlar vardır. Allah'a, peygamberlere ve âhiret gününe imandan ibaret olan üç temel ilkede te'vile asla yer yoktur. Bunların dışında kalan konularda usulüne uygun olmak şartıyla te'vil yapılabilir.

Bu hususta Arap dilinin kurallarına riayet edilmesi, dinî söylemin iç bütünlüğünün bozulmaması ve kendilerine te'vilin yöneltildiği insanların bilgi düzeyinin gözetilmesi gerekir. Te'vilin amacı nassın söyleminden farklı bir anlamın çıkarılması değildir. Bu sebeple özü itibariyle te'vil dinî söylemin kendi bütünlüğü içinde öncüllerin sonuçlara, sonuçların öncüllere bağlanmasından ibarettir ki bu bir nevi ictihaddır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN