Dârülislam’da alışveriş nasıl yapılıyordu?
Geçmişte, paranın olmadığı dönemde, satın alınan malların bedeli deve, sığır ya da koyun gibi canlı hayvanlarla ödenirdi. Müslüman gezgin İbn Battûta'nın yaşadığı 14'üncü yüzyılda, Maldivlerde para yerine geçen deniz kabuğu, Batı Afrika'daki Mali gibi bölgelere kadar ulaşmıştı. Gün gelecek, metal para ve banknotlar, hatta somut olarak görmediğimiz sanal paralar dahi İbn Battûta'nın bahsettiği deniz kabuklarının yerini alacaktı…
Giriş Tarihi: 13.10.2018
18:06
Güncelleme Tarihi: 13.10.2018
18:17
PARANIN ARKA YÜZÜNDE KELİME-İ ŞAHADET YAZIYORDU
691 ya da 692 yılında kendi parasını bastırmak suretiyle, Halife Abdülmelik artık kendi yönetimini Bizans'tan ayırabilecek ve tüm Müslümanları tek bir para birimi altında birleştirebilecekti.
Bu sikke hazırlanırken Bizans parası olan solidus örnek alınmıştı. Neredeyse aynı büyüklük ve ağırlıkta olan bu paranın ön yüzünde, Herakles, Heraklios Konstantinos ve Heraklonas figürlerini taşıyan Bizans sikkesiyle aynı şekilde, ayakta duran üç adam figürü bulunuyordu.
Önemli farklardan bir tanesi ise paranın arka yüzünde "Allah'ın adıyla, Allah'tan başka ilah yoktur: O birdir; Muhammed onun resulüdür" şeklinde Arapça şahadet cümlesi yazmasıydı.
PARA ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLEN REKABET
Yeni paranın rekabet anlamına gelmesi sebebiyle bu gelişmeye öfkelenen Bizans imparatoru, durumu kabullenemeyerek yeni bir para bastırdı.
Bu, Halife Abdülmelik'i kızdırdı; ayakta duran sarıklı ve kılıçlı halife figürü taşıyan yeni bir sikke bastırdı ve arkasına yine Kelime-i Tevhid ve paranın tarihini yazdırdı.
Erken döneme ait bu Arap-Bizans paraları içerisinde hicri takvime göre tarih basılan dinarlardan yalnızca sekiz tanesi günümüze ulaştı.
BİR İNANÇ MESAJI HALİNE GELEN EMEVİ PARASI
Bu karşılıklı atışma devam etti. Bizans imparatorunun yeni bir sikkeyle cevap vermesi üzerine 697 yılında Halife, artık devam etmeyerek üzerinde herhangi bir figür bulunmayan ilk İslami sikkeyi bastırdı.
Böylece, her iki yüzünde de Kur'an-ı Kerim'den ayetler bulunan bu yeni dinarın her iki yüzü, bir inanç mesajı haline gelmiş oldu. Daha sonra bir ferman çıkaran Halife, yeni paranın Emevi topraklarında kullanılan tek para olmasını emretti.
Geriye kalan tüm Bizans ve Arap-Bizans sikkeleri hazineye teslim edilecek, eritilecek ve yeniden basılacaktı. Bu fermana uymayanlar ise ölüm cezasına çarptırılacaktı.
KUZEY AFRİKA VE İSPANYA’YA UZANAN DARPHANELER
Yeni altın dinarlar Bizans İmparatorluğu'nun altın sikkelerinden biraz daha hafifti ve bunların ağırlığı ve kullanılan altının saflığı devlet tarafından denetleniyordu. Emevi altın sikkeleri genellikle Şam'da basılırken, gümüş ve bakır sikkeler başka bir yerde basılıyordu.
Bu ilk paradan sonra, farklı değerlerde başka paralar da basıldı. Kuzey Afrika ve İspanya'yı fetheden Emeviler yeni darphaneler kurdular. Bu darphanelerde, basıldığı şehrin adını ve basılma tarihini taşıyan sikkeler üretilmeye başlandı.
HARUN REŞİD’LE TEDAVÜLDEN KALDIRILAN ‘DİRHEM’
Dinar, Halife Mansur'un Bağdat'ı inşa edip altın darphanesini başkente taşıdığı 762 yılına kadar anapara birimi olmaya devam etti.
Sikkelerin basımından sorumlu olan kişilerin isimleri dirhem denilen gümüş sikkeler üzerinde görülmeye başlandı. Ancak bu paraların ömrü çok uzun olmayacaktı, zira 786'da halifeliğe gelen Harun Reşid bu paraları tedavülden kaldırarak yerine Mısır valilerinin adını taşıyan dinarlar bastıracaktı.
Harun Reşid, Bağdat darphanesi ve Mısır valisinin yaşadığı Fustat'taki darphane olmak üzere iki aktif darphaneyi kullanmıştı.