Dârülislam’da alışveriş nasıl yapılıyordu?
Geçmişte, paranın olmadığı dönemde, satın alınan malların bedeli deve, sığır ya da koyun gibi canlı hayvanlarla ödenirdi. Müslüman gezgin İbn Battûta'nın yaşadığı 14'üncü yüzyılda, Maldivlerde para yerine geçen deniz kabuğu, Batı Afrika'daki Mali gibi bölgelere kadar ulaşmıştı. Gün gelecek, metal para ve banknotlar, hatta somut olarak görmediğimiz sanal paralar dahi İbn Battûta'nın bahsettiği deniz kabuklarının yerini alacaktı…
Giriş Tarihi: 13.10.2018
18:06
Güncelleme Tarihi: 13.10.2018
18:17
BİR İNANÇ MESAJI HALİNE GELEN EMEVİ PARASI
Bu karşılıklı atışma devam etti. Bizans imparatorunun yeni bir sikkeyle cevap vermesi üzerine 697 yılında Halife, artık devam etmeyerek üzerinde herhangi bir figür bulunmayan ilk İslami sikkeyi bastırdı.
Böylece, her iki yüzünde de Kur'an-ı Kerim'den ayetler bulunan bu yeni dinarın her iki yüzü, bir inanç mesajı haline gelmiş oldu. Daha sonra bir ferman çıkaran Halife, yeni paranın Emevi topraklarında kullanılan tek para olmasını emretti.
Geriye kalan tüm Bizans ve Arap-Bizans sikkeleri hazineye teslim edilecek, eritilecek ve yeniden basılacaktı. Bu fermana uymayanlar ise ölüm cezasına çarptırılacaktı.
KUZEY AFRİKA VE İSPANYA’YA UZANAN DARPHANELER
Yeni altın dinarlar Bizans İmparatorluğu'nun altın sikkelerinden biraz daha hafifti ve bunların ağırlığı ve kullanılan altının saflığı devlet tarafından denetleniyordu. Emevi altın sikkeleri genellikle Şam'da basılırken, gümüş ve bakır sikkeler başka bir yerde basılıyordu.
Bu ilk paradan sonra, farklı değerlerde başka paralar da basıldı. Kuzey Afrika ve İspanya'yı fetheden Emeviler yeni darphaneler kurdular. Bu darphanelerde, basıldığı şehrin adını ve basılma tarihini taşıyan sikkeler üretilmeye başlandı.
HARUN REŞİD’LE TEDAVÜLDEN KALDIRILAN ‘DİRHEM’
Dinar, Halife Mansur'un Bağdat'ı inşa edip altın darphanesini başkente taşıdığı 762 yılına kadar anapara birimi olmaya devam etti.
Sikkelerin basımından sorumlu olan kişilerin isimleri dirhem denilen gümüş sikkeler üzerinde görülmeye başlandı. Ancak bu paraların ömrü çok uzun olmayacaktı, zira 786'da halifeliğe gelen Harun Reşid bu paraları tedavülden kaldırarak yerine Mısır valilerinin adını taşıyan dinarlar bastıracaktı.
Harun Reşid, Bağdat darphanesi ve Mısır valisinin yaşadığı Fustat'taki darphane olmak üzere iki aktif darphaneyi kullanmıştı.
HAÇLILAR KÛFİ YAZILI DİNARLARI TAKLİT ETTİLER
909 ve 1171 yılları arasında yönetime gelen Fatımiler tarafından kullanılan ve üzerinde kûfi yazılar bulunan dinarlar, kalitelerinden ve bol miktarda bulunmalarından ötürü Akdeniz ve civarının en yaygın ticaret parası haline geldi .
Filistin'i ele geçiren Haçlılar, kendi paralarını basmak yerine bu sikkeleri taklit ettiler; bu taklitler arasında hem mükemmel kopyalar hem de vasat taklitler yer almaktaydı.
AVRUPA’YA ENDÜLÜS’TEN YAYILDI
Altın dinarlar Avrupa'ya 711 civarında Endülüs'ten geldi. Daha sonra, Granada'da 1238 ila 1492 yılları arasındaki Nasrid yönetiminde dinar dirheme dönüştü.
Oldukça ağır olan ve dikkatli şekilde basılan bu sikkeler üzerinde Kur'an-ı Kerim'den ayetler ve hükümdarların soy ağaçları yer alıyordu. Hiçbirinin üzerinde tarih bulunmamasına rağmen, Nasrid sikkeleri, üzerindeki "Allah'tan başka muzaffer yoktur" yazısı ile ayırt edilebilirdi.
Aynı zamanda, kuzeydeki Hristiyan krallıklarında yaklaşık dört yüz yıl boyunca yalnızca Arap ve Fransız para birimleri kullanılmıştı.
13'üncü yüzyıldan sonra, Müslüman Halifeliği küçük hanedanlıklara bölünmüş (Mülükü't Tavâif dönemi), bu hanedanlıkların her biri kendi paralarını basmıştır. Bu paralar yarı bağımsız devletlerin çeşitli valilerinin adlarını taşıyordu. Bağımsız olarak basılmakla beraber, bu paralarda halifenin hükmi liderliği kabul ediliyordu.