Endülüslü Müslümanların kasideden yankılanan yardım çağrısı
Endülüs, tarihin seyrini değiştiren bir devletti. Avrupa'nın ortasına İslam'ın mührünü vurdu, yüksek ve parlak ilim merkezi haline geldi. Ancak 1492'de devletin yıkılmasından sonra Hristiyan İspanyollar tarafından baskı ve zulme uğradılar. Engizisyon mahkemelerinde yargılanıp zorla dinleri değiştirildi. Gördükleri etnik temizlikten kurtulmak için elçiler vasıtasıyla çeşitli devletlerden yardım istediler. Bunlardan biri de dönemin en güçlü devleti Osmanlı'ydı. Endülüslüler, II. Beyazid'e toplamda iki kaside yazdı ve yaşadıkları zor durumu dile getirerek yardım istediler.
Giriş Tarihi: 31.01.2022
09:03
Güncelleme Tarihi: 02.08.2023
10:00
Ezan yerine çanlar asılan minarelere ne kadar da yazık. Küfürle kapkara olan şu şehirlere ve güzelliklerine ne kadar yazık. Haça tapanların kaleleri haline geldiler; saldırı sırasında kendilerine emniyet sağladılar. Köleleştik ; ne fidye ile geri alınabilecek esirler, ne de şehadet getiren Müslümanlarız. Başımıza gelenleri görmüş olsaydınız, gözlerinizden yaşlar boşalırdı. Vay halimize ve başımıza gelenlere; felaket, bela ve zillete. Ey efendimiz, Rabbimiz Allah'ın seçkin ve yaratıkların en hayırlısı Hz. Muhammed'in adına senden yardım diliyoruz. Hz. Muhammed'in soyundan gelenlerin ve sahabenin adına... Onlar ne soylu sahabelerdir. Peygamberimizin amcası Abbas'ın ve onun beyaz saçının adına ki, o ne güzel beyazlıktır. Allah'ını tanıyan, bilen salih kimseler, keramet sahibi seçkin velilerin adına. Umarız ki, bize ve başımıza gelenlere bakarsınız. Böylelikle arşın ilahı bize merhamet eder. Sözünüz dinlenir, emrinize uyulur, her dediğiniz süratle yerine getirilir. Hristiyanlığa gelince, onun aslı sizin idareniz altındaki topraklardadır. Oradan başka bölgelere yayılmıştır. Öyleyse Allah aşkına ey efendimiz, bizi yüceliğinizle koruyunuz; ya bize tavsiyede bulunun, ya da bu durumu protesto edin. Çünkü siz, yüce, şerefli ve üstünsünüz. Allah'a ibadet edenleri her türlü kötülükten kurtarma gücünüz var. Roma'da oturan papaya sorun. Bizi korumaya aldıktan sonra neden ihanet ettiler? Bir suçumuz, yaptığımız bir eziyet olmadığı halde ne oluyor da bize ihanet ediyorlar? Bizim mağlup ettiğimiz hemcinsleri, dinimizin koruması ve sözlerine sadık yüce meliklerimizin himayesi altındaydılar. Onlar ne dinlerinden ne de ülkelerinden çıkarıldılar; ihanete uğramadılar, onurlarıyla da oynanmadı. Söz verip de dönen kişiye gelince, onun bu davranışı tüm inanç sistemlerinde yasaklanmıştır.
Özellikle krallar için bu böyledir. Bu davranış her yerde kanun dışı olup çirkin ve utanç vericidir. Mektubunuz onlara ulaştı, fakat bugüne değin tek bir kelimesine bile aldırmadılar. Aksine bize karşı düşmanlıklarını ve cüretlerini artırdılar ve her türlü kötülükte ileri gittiler. Mısır heyeti onlara geldi, kendilerine kötülük yapılmadı, şerefleriyle de oynanmadı. Ancak onlara bizim adımıza, Hristiyanlığı isteyerek, baskıya uğramadan kabul ettiğimizi söylediler. Kendilerine boyun eğen mürtedleri getirdiler. Allah'a yemin olsun ki, biz bu tanıklığı kabul etmeyiz. Hakkımızda yaptıkları açıklamalarda ve söyledikleri sözlerde çok büyük yalanlar söylediler. Ancak, ölüm ve yakılma korkusu bizi dinimizi değiştirmeye zorladı; istemeye istemeye onların konuştuğu gibi konuşuyoruz. Hâlâ Rasulullah'ın dini üzereyiz. Her an Allah'ı birlemekteyiz. Dahası, Allah'a yemin olsun ki, biz ne dinimizin değiştirilmesini ne de teslis hakkında söylediklerini kabul ederiz. Dinlerini kötülüğe ve eziyete uğramaksızın kabul ettiğimizi iddia ederlerse, Vahr'a, sakinlerine ne olduğunu sor, onlar kahırla, aşağılamakla nasıl esir edilip öldürüldüler? Belefîque'ye başına neler geldiğini sor, büyük bir felaketten sonra kılıçla parça parça edildiler. Munyafe'ye gelince, halkı kılıçtan geçirildi. Busra halkına da aynı şeyi yaptılar. Endereş'in halkı da camilerinde yakıldı. Tümü kömür haline geldi. Ey efendimiz, işte size şikâyette bulunuyoruz. Başımıza gelen bütün bunlar, hep yalnız kalışımızdandır. Anlaşmayı bozmadan önce söz verdikleri gibi dinimiz ve namazımız keşke bizimle kalsa. Ya da hepimizin mallarımızla birlikte sevdiklerimizin ülkesi olan Kuzey Afrika'ya gitmemize müsaade etsinler.
Gönderilmemiz, başka bir inanç sisteminde küfür içinde güçlü olarak kalmamızdan bizim için daha iyidir. Yüce katınızdan dileğimiz budur. Sizin katınızda bütün ihtiyaçlarımız, sorunlarımız giderilsin. Yine dileğimiz, zillet ve kötü durumumuzdan dolayı başımıza gelen şeylere ve musibetlere son vermenizdir. Allah'a şükür siz meliklerimizin en iyisisiniz. Şerefiniz bütün şereflerin, şanların üstündedir. Rabbimizden saadet ve nimet içerisinde yüce bir kişi ve sultan olarak hayatınızın devamını dileriz. Ülkenize barış, düşmanlara karşı zafer, büyük bir servet ve güçlü bir ordu dileriz. Son olarak Allah'ın selamı ve rahmeti her an sizin üzerinizde olsun."
◾ II. Bayezid, 1505 yılında yardım taleplerinin üzerine dönemin ünlü kaptanlarından Kemal Reis'i Akdeniz'e gönderdi. İspanya kıyılarını vuran Osmanlı donanması bir grup Endülüslü Müslümanı kurtarıp Kuzey Afrika ve İstanbul'a taşınmalarını sağladı.
◾ Yavuz Sultan Selim döneminde de Kemal Reis ve Barbaros Hayreddin Paşa İspanya'dan kaçmak isteyen çok sayıda Müslümanı Kuzey Afrika'ya taşıdı.
◾ Kanuni Sultan Süleyman döneminde Barbaros, 70 bin civarındaki Endülüslü Müslümanı Kuzey Afrika'ya özellikle de Cezayir'e taşıdı. Turgut, Piyale ve Salih reisler gibi Osmanlı denizcileri de İspanya kıyılarına pek çok sefer düzenleyerek çok sayıda Endülüslü Müslüman'ı Kuzey Afrika'ya taşıdı.
◾ 1492 yılında Endülüs'ün yıkılmasıyla birlikte başlayan göçlerin bir kısmı İstanbul'a yöneldi. Payitahta gelen Endülüslü Müslümanlar, Galata çevresine yerleştirildi.
Kaynaklar : Endülüs - Mehmet Özdemir Endülüs Direniş ve Soykırım - Prof. Dr. Lütfi Şeyban Endülüs Müslümanlarının II. Bayezid'e Yazdığı İstiğâse (Feryadname) Kasidesi - Ramazan Meşe