Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Tarih
  • Endülüslü Müslümanların kasideden yankılanan yardım çağrısı

Endülüslü Müslümanların kasideden yankılanan yardım çağrısı

Endülüs, tarihin seyrini değiştiren bir devletti. Avrupa'nın ortasına İslam'ın mührünü vurdu, yüksek ve parlak ilim merkezi haline geldi. Ancak 1492'de devletin yıkılmasından sonra Hristiyan İspanyollar tarafından baskı ve zulme uğradılar. Engizisyon mahkemelerinde yargılanıp zorla dinleri değiştirildi. Gördükleri etnik temizlikten kurtulmak için elçiler vasıtasıyla çeşitli devletlerden yardım istediler. Bunlardan biri de dönemin en güçlü devleti Osmanlı'ydı. Endülüslüler, II. Beyazid'e toplamda iki kaside yazdı ve yaşadıkları zor durumu dile getirerek yardım istediler.

Nebi Muhammed'in dinini muhafaza ederek Hristiyan uşaklarıyla içtenlikle savaşıyorduk.
Cihat yaparken büyük güçlüklerle karşılaştık; ölüm, esaret, sonra açlık ve kıtlık.
Gayrimüslimler her taraftan büyük akınlar halinde, grup grup üzerimize saldırdılar.
Atları ve silahlarıyla büyük topluluklar halinde, azimle ve kararlılıkla çekirgeler gibi bizi ezdiler.
Buna rağmen uzun bir süre onların tümüne karşı koyduk. Onlardan pek çok kimse öldürdük.
Onların atları her saat çoğalırken, bizim atlarımız azalıyordu.
Zayıf düştüğümüzde topraklarımıza yerleştiler. Birbiri ardınca şehirlerimizi ele geçirdiler.
Şehirlerin aşılmaz surlarını tahrip eden pek çok büyük toplarla geldiler.
Kuşatma sırasında günlerce ve aylarca büyük bir azim ve kararlılıkla güçlü olarak saldırdılar.
Süvarilerimiz ve piyadelerimiz yok olduğunda kardeşlerimizden bizi kurtarmaya geleni görmedik.
Yiyeceklerimiz azalıp durumumuz kötüleşince bize alçakça yapacakları şeylerden korkup istemeyerek boyun eğdik.
Erkek ve kız çocuklarımız esir edilirler ya da kötü bir şekilde öldürülürler korkusuyla (boyun eğdik).
Eskiden bu topraklardaki Müslümanlar gibi yaşamak üzere (boyun eğdik).
Namazlarımızda ve ezanlarımızda serbest bırakılmak ve şeriatın diğer emirlerinden hiçbirini terk etmemek üzere (boyun eğdik).
Bizden denizi (geçip) karşı kıyıya (Afrika'ya) gitmek isteyenlerin, diledikleri mallarını da alıp emniyet içinde gidebilmeleri için.
Bunlardan başka daha pek çok şart vardı. Sayıları elli beşi geçiyordu.
Onların kralları ve önde gelenleri bize şöyle demişti: "Şart koyduğunuz şeylere tam olarak, hatta
fazlasıyla uyulacaktır."

Bize antlaşma ve ahdi içeren belgeler göstermiş ve "İşte bu benim size güvencem ve taahhüdümdür" demişti.
"Daha önceleri, bir baskı olmaksızın yaşadığınız gibi mallarınızı ve evlerinizi koruyunuz." demişti.

  • 10
  • 15

Ancak bizi koruyacaklarına dair antlaşmaya uyduğumuzda, verdikleri sözü tutmayıp antlaşmaya ihanet ettikleri ortaya çıktı.
Gözümüzü boyadığı antlaşmalara uymadı. Bizi baskı ve güç kullanarak, istemeye istemeye Hristiyanlaştırdı.
Ellerimizdeki tüm kitapları yaktı ve onları pislik ve çöplüğe attı.
Din kitaplarımızı alay ve hakaretle ateşe attılar.
Hiçbir Müslümana ne bir kitap ne de yalnızlıkta okunacak bir Kuran bile bırakmadılar.
Oruç tuttuğu ve namaz kıldığı bilinen herkes her hâlükârda ateşe atılıyordu.
Bizden kiliselerine gitmeyen kişileri papaz feci bir şekilde cezalandırıyordu.
Tokatlıyordu, malını alıyordu, perişan bir halde onu hapse atıyordu.
Ramazanda sık sık yiyip içerek oruçlarımızı ifsat ediyorlar.
Peygamberimize küfretmeyi, iyi ve kötü günlerimizde O'nu anmamamızı bize emrettiler.
Bizden bir grubu, Peygamberimizin adını anarken duydular ve onlara feci şekilde eziyet ettiler.
Valileri ve kadıları döverek, para cezası vererek, hapsederek ve onurlarını kırarak cezalandırdılar.
Ölen bir kimsenin yanında kendi dinlerini ona telkin edecek bir Hristiyan din adamı yoksa hile yoluyla onu defnetmiyorlardı.
Yere serilen ölü bir eşek ya da başka bir hayvan gibi çöplüğe ya da pis yerlere terk ediyorlardı.
Bunun dışında birçok çirkin işler ve alçakça yapılan şeyler de vardır.
İrademiz dışında, rızamız olmaksızın adlarımız değiştirildi.
Muhammed'in dinin yerine insanlığın en aşağılığı Rum köpeklerinin dininin konması ne kadar da kötü.
Cahil, kaba, Arap olmayan insanların adlarıyla adlarımız değiştirildiğinde ne kadar da yazık oluyor.
Her sabah papaza giden kızlarımızın ve oğullarımızın durumu ne acıklıdır.
Onlara küfür, puta tapıcılık ve yalan öğrettikleri halde (Hristiyanları) hiçbir hileyle aldatamıyorlar.
Temiz ve paklıklarından sonra, kafirlerin çöplükleri olmaları için duvarlarla çevrilen mescitlere ne kadar yazık.

  • 11
  • 15

Ezan yerine çanlar asılan minarelere ne kadar da yazık.
Küfürle kapkara olan şu şehirlere ve güzelliklerine ne kadar yazık.
Haça tapanların kaleleri haline geldiler; saldırı sırasında kendilerine emniyet sağladılar.
Köleleştik; ne fidye ile geri alınabilecek esirler, ne de şehadet getiren Müslümanlarız.
Başımıza gelenleri görmüş olsaydınız, gözlerinizden yaşlar boşalırdı.
Vay halimize ve başımıza gelenlere; felaket, bela ve zillete.
Ey efendimiz, Rabbimiz Allah'ın seçkin ve yaratıkların en hayırlısı Hz. Muhammed'in adına senden yardım diliyoruz.
Hz. Muhammed'in soyundan gelenlerin ve sahabenin adına... Onlar ne soylu sahabelerdir.
Peygamberimizin amcası Abbas'ın ve onun beyaz saçının adına ki, o ne güzel beyazlıktır.
Allah'ını tanıyan, bilen salih kimseler, keramet sahibi seçkin velilerin adına.
Umarız ki, bize ve başımıza gelenlere bakarsınız. Böylelikle arşın ilahı bize merhamet eder.
Sözünüz dinlenir, emrinize uyulur, her dediğiniz süratle yerine getirilir.
Hristiyanlığa gelince, onun aslı sizin idareniz altındaki topraklardadır. Oradan başka bölgelere yayılmıştır.
Öyleyse Allah aşkına ey efendimiz, bizi yüceliğinizle koruyunuz; ya bize tavsiyede bulunun, ya da bu durumu protesto edin.
Çünkü siz, yüce, şerefli ve üstünsünüz. Allah'a ibadet edenleri her türlü kötülükten kurtarma gücünüz var.
Roma'da oturan papaya sorun. Bizi korumaya aldıktan sonra neden ihanet ettiler?
Bir suçumuz, yaptığımız bir eziyet olmadığı halde ne oluyor da bize ihanet ediyorlar?
Bizim mağlup ettiğimiz hemcinsleri, dinimizin koruması ve sözlerine sadık yüce meliklerimizin himayesi altındaydılar.
Onlar ne dinlerinden ne de ülkelerinden çıkarıldılar; ihanete uğramadılar, onurlarıyla da oynanmadı.
Söz verip de dönen kişiye gelince, onun bu davranışı tüm inanç sistemlerinde yasaklanmıştır.

  • 12
  • 15

Özellikle krallar için bu böyledir. Bu davranış her yerde kanun dışı olup çirkin ve utanç vericidir.
Mektubunuz onlara ulaştı, fakat bugüne değin tek bir kelimesine bile aldırmadılar.
Aksine bize karşı düşmanlıklarını ve cüretlerini artırdılar ve her türlü kötülükte ileri gittiler.
Mısır heyeti onlara geldi, kendilerine kötülük yapılmadı, şerefleriyle de oynanmadı.
Ancak onlara bizim adımıza, Hristiyanlığı isteyerek, baskıya uğramadan kabul ettiğimizi söylediler.
Kendilerine boyun eğen mürtedleri getirdiler. Allah'a yemin olsun ki, biz bu tanıklığı kabul etmeyiz.
Hakkımızda yaptıkları açıklamalarda ve söyledikleri sözlerde çok büyük yalanlar söylediler.
Ancak, ölüm ve yakılma korkusu bizi dinimizi değiştirmeye zorladı; istemeye istemeye onların konuştuğu gibi konuşuyoruz.
Hâlâ Rasulullah'ın dini üzereyiz. Her an Allah'ı birlemekteyiz.
Dahası, Allah'a yemin olsun ki, biz ne dinimizin değiştirilmesini ne de teslis hakkında söylediklerini kabul ederiz.
Dinlerini kötülüğe ve eziyete uğramaksızın kabul ettiğimizi iddia ederlerse, Vahr'a, sakinlerine ne olduğunu sor, onlar kahırla, aşağılamakla nasıl esir edilip öldürüldüler?
Belefîque'ye başına neler geldiğini sor, büyük bir felaketten sonra kılıçla parça parça edildiler.
Munyafe'ye gelince, halkı kılıçtan geçirildi. Busra halkına da aynı şeyi yaptılar.
Endereş'in halkı da camilerinde yakıldı. Tümü kömür haline geldi.
Ey efendimiz, işte size şikâyette bulunuyoruz. Başımıza gelen bütün bunlar, hep yalnız kalışımızdandır.
Anlaşmayı bozmadan önce söz verdikleri gibi dinimiz ve namazımız keşke bizimle kalsa.
Ya da hepimizin mallarımızla birlikte sevdiklerimizin ülkesi olan Kuzey Afrika'ya gitmemize müsaade etsinler.

  • 13
  • 15

Gönderilmemiz, başka bir inanç sisteminde küfür içinde güçlü olarak kalmamızdan bizim için daha iyidir.
Yüce katınızdan dileğimiz budur. Sizin katınızda bütün ihtiyaçlarımız, sorunlarımız giderilsin.
Yine dileğimiz, zillet ve kötü durumumuzdan dolayı başımıza gelen şeylere ve musibetlere son vermenizdir.
Allah'a şükür siz meliklerimizin en iyisisiniz. Şerefiniz bütün şereflerin, şanların üstündedir.
Rabbimizden saadet ve nimet içerisinde yüce bir kişi ve sultan olarak hayatınızın devamını dileriz.
Ülkenize barış, düşmanlara karşı zafer, büyük bir servet ve güçlü bir ordu dileriz.
Son olarak Allah'ın selamı ve rahmeti her an sizin üzerinizde olsun."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN