Fatih Sultan Mehmet hakkında bilmeniz gereken 15 şey
Yalnızca 21 yaşında yaptığı zekice planla Bizanslıları şaşırtan ve İstanbul'un fethiyle yeni bir çağ başlatan Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı Devleti'nin hem devamını hem de başarısını sağladı. Peki, Fatih Sultan Mehmet, kaç defa tahta çıktı? Gemileri karadan nasıl yürüttü? Portresinde neden gül kokladı? Zehirlenerek mi öldü? Fatih Sultan Mehmet'in tahta çıkışının yıl dönümünde hayatına dair bilmeniz gereken 15 detayı derledik.
Giriş Tarihi: 30.03.2020
14:23
Güncelleme Tarihi: 03.02.2021
08:57
FATİH’İN OSMANLI TARİHİNDEKİ ÖNEMİ NEDİR?
Fatih'ten sonra da Osmanlı tarihinde cihangir hükümdarlar çıkmıştır. Ancak Fatih kadar bilime, düşünceye önem veren bir padişah daha gelmemiştir. Fatih bir Rönesans hükümdarıydı. Devrin ileri gelen âlimlerini de sık sık huzurunda tartıştırırdı. Fatih'in huzurundaki tartışmalarda başarılı olan mükâfatlandırılır, kaybeden ise bulunduğu görevi bırakmak zorunda kalırdı. Bu tartışmaların günlerce sürdüğü de olurdu.
Fatih ilme değer verdiği için Osmanlı ülkesi dışında bulunan önemli İslam âlimlerine büyük paralar vererek memleketine çağırırdı. Akkoyunluların hizmetinde olan meşhur matematik ve astronomi uzmanı Ali Kuşçu'yu geldiği mesafe miktarınca mükâfat vererek Osmanlı hizmetine sokmuştu.
TARİHTE İLKLERE İMZA ATTI
Fatih Sultan Mehmet aynı zamanda havan topu sistemini de geliştirdi. Havan topu o dönemde uygulanıyordu ama geliştirilmesi çok önemliydi. Surdan içeri atış yapılabilmesi ya da Haliç'teki donanmanın Galata surları üzerinden sektirilerek donanmadaki gemilerin batırılmasının gerçekleştirilmesi olayı tarihte ilk uygulamadır .
Krokisi kendisi tarafından çizilen ve balistik hesaplamalarının da kendisinde tarafından yapılan ilk havan topu , askeri silah tarihi içerisinde Fatih Sultan Mehmet'in icat ettiği havan topu tarihte ilk defa İstanbul'un fethi sırasında Türkler tarafından kullanıldı . Öte yandan, ciddi açıdan bir ateşli silah olarak top gücünün genel alanda ciddi bir yıkım gücü olmasa bile, asker ve toplum üzerinde uyandırdığı korku, savaş stratejisinde direnme gücünü kırmada, psikolojik baskının gerçek anlamda uygulaması olmuştur.
MODERN ASKERİ SİSTEMİN KURUCUSU OLDU
Bizans'ın Haliç ağzı üzerinde düzen almış olan güçlü donanmasının hemen arkasına karadan geçirerek Haliç içerisine küçük bir kuvvet indirebilmek, ciddi moral bozukluğu yapabilecek bir noktadır. Fatih Sultan Mehmet Han'ın bu gemileri karadan denize indirme başarısı öncesinde bunu Mora kuşatmasında 300 gemisini karadan yürüten Gazi Umur Bey'in bu başarısına vakıf olduğu bunu İstanbul'un fethi esnasında gerçekleştirmek üzere hazırlanmış olduğunu görmekteyiz.
Fatih, kendisinden önceki medeniyetler ve askeri sistemdeki uygulamaları, en mükemmel ve kemale ermiş şekliyle icra etmiş, hayata geçirmiştir. Savaş teknikleri ve teknolojisinin gelişimine sağladığı başarının sadece ateş gücü değil, bir strateji ve lojistik ile uygulanabilineceğini ispat etmiştir ve emsal oluşturmuştur. Bugün, modern askeri sistemin kurucusudur.
Fatih Sultan Mehmet, sefere çıktığında şiddetli karın ağrıları çekti. Nikris hastalığının yanında yeni hastalıklar da baş gösterince tedavisine hekimbaşı Laristanlı Acem Hamideddin el-Lari başladı. Acem Lari başarısız olunca, eski hekimbaşı Yakup Paşa elinden bir şey gelmeyeceğini, yanlış bir ilaç kullanıldığını ve bu ilacın etkilerini gidermenin artık mümkün olmadığını söyledi. Ancak diğer tabipler çaresiz kalınca hastaların tedavide kullanıldığı şurubunu vererek padişahın sancısını azaltma yolunda gitti. Fakat şurup tesirini göstermesi ve Fatih kısa bir komadan sonra 3 Mayıs 1481'de ikindi vakti vefat etti. Henüz 50 yaşında sefere giderken vefat etmesi ise büyük tartışmalara neden oldu. .
HANGİ HASTALIKTAN MUZDARİPTİ?
Fatih Sultan Mehmet'in ölümünden önce Mısır'daki Memluk Devleti ile Osmanlılar arasında bir gerginlik meydana gelmişti. Fatih Sultan Mehmet'in 25 Nisan 1481'de Üsküdar'a geçmesiyle sefer başladı. Fatih, hemen hemen bütün Osmanlı padişahlarında görülen nıkris (gut) hastalığından mustaripti. Bu durum padişahların hareketlerinin kısıtladığı gibi devamlı ağrılar içinde kalmasına da sebep oluyordu. Osmanlı ordusu, Gebze civarındaki Hünkâr Çayırı'nda konaklandı.
Sultan burada 1 Mayıs'ta şiddetli karın ağrıları çekmeye başladı. Eski hastalıklarının yani nikris ile romatizmanın yanı sıra yeni hastalıklar da baş göstermişti.