Fatih Sultan Mehmet hayatı hakkında bilgiler
Fatih Sultan Mehmet, hadis-i şerif ile müjdelenen İstanbul'u 21 yaşında fethetti. Tarihi yeniden şekillendiren ve tüm zamanların en önemli devlet adamlarından birisi olan Sultan II. Mehmet, iyi bir stratejist ve büyük bir komutandı. Devlet otoritesine gölge getirmemek için en kapsamlı mücadeleyi verdi. Osmanlı devletinin hem devamını hem de şahlanışını temin etti. Osmanlı'yı devletten dünya imparatorluğuna dönüştüren Fatih Sultan Mehmet'in hayatına dair bilgileri derledik.
Giriş Tarihi: 28.01.2020
09:08
Güncelleme Tarihi: 29.05.2023
18:52
🔹 Göynük'te yaşadığı dönemde Fatih Sultan Mehmet'in fetih hazırlıkları yaptığı haberi üzerine Edirne'ye giden Akşemseddin, İstanbul'un fethine katılarak padişahın yanında bulundu.
🔹 Fatih Sultan Mehmet'in "O benim hocamdır. Şehrin manevi fatihidir" dediği, fetihten sonra Ayasofya'da kılınan cuma namazında ilk hutbeyi okuyan Akşemseddin, İstanbul'da bulunan Eyüp Sultan'ın kabrini de bulduktan sonra Padişah'ın tüm ısrarlarına rağmen Göynük'e döndü ve 1459 'da burada vefat etti.
🔹 İstanbul'un manevi fatihi, büyük bir alim, usta bir hekim, büyük bir veli ve çok yönlü bir bilim insanı olarak bilinen Akşemseddin, aynı zamanda yazdığı tıp kitabında mikrobu ilk tanımlayan kişidir.
İSTANBUL'UN MANEVİ FATİHİ: AKŞEMSEDDİN HAKKINDA BİLGİ EDİNMEK İÇİN TIKLAYIN
🔹 Anadolu'nun İslamlaşmasında büyük rolü olan alim, usta hekim, büyük bir veli ve çok yönlü bir bilim insanı olan Akşemseddin ,aynı zamanda yazdığı tıp kitabında mikrobu ilk tanımlayan kişiydi. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un kapısında kendisini karşılayan ahaliye, "O benim hocamdır. Şehrin manevi fatihidir" dediği Osmanlı döneminin önemli din alimlerinden biriydi.
🔹 1453 yılında Edirne'den İstanbul'a doğru yürüyen fetih ordusuna Akşemseddin ve tanınmış birçok mürşit talebeleriyle birlikte katılmışlardı. Sıkıntılı dönemlerde, ordunun sıkıntılı dönemlerinde hem Fatih'in hem de ordunun Kuvve-i maneviyesini destekleyici söylemleriyle, dualarıyla, tavırlarıyla, davranışlarıyla hep göz doldurmuştur. Fatih'in ve ordunun yanında olamadığı dönemlerde de mektuplarıyla bu vazifeyi yapmıştır.
İSTANBUL'UN FETHİNDE KULLANILAN ŞAHÎ TOPLARININ SIRRI
🔹 14. yüzyılda tarih sahnesine çıkan toplar, Osmanlı tarafından ilk olarak 1389 yılında, I. Kosova Savaşı 'nda kullanıldı. Ardından 1399 yılında Yıldırım Bayezid'in İstanbul'u kuşatması esnasında top atışları gerçekleşti.
🔹 Kale surlarını yıkabilecek güçte toplar ise ancak 1439 yılındaki Belgra d Kuşatması sırasında tarih sahnesine çıktı. Kısa zamanda bu silahın gücünü ve önemini kavrayan Osmanlı, II. Murat döneminde Kapıkulu Ocakları içerisinde Topçu ve Top Arabacı Ocakları'nı kurdu.
🔹 O dönem için, bu çok önemli bir gelişmeydi. Ateşli silahların, özellikle topların Osmanlı tarafından benimsenerek kullanılması, onlara Akkoyunlular, Memlukler, Safeviler gibi devletler karşısında büyük bir üstünlük kazandırdı.
🔹 İstanbul'un kuşatılması için 50'den fazla Şahî Topu üretildi. Bu topların neredeyse tamamına yakını, bakır ve kalay ın karışımıyla elde edilen tunçtan dökülmüştü. Çünkü tunç, pahalı ama dayanıklı ydı. Oysa aynı dönem bakır ve kalay pahalı olduğundan Avrupa'da toplar, maliyeti daha düşük olan demirden yapılıyordu.
🔹 Haliç'te demirli bulunan Bizans donanmasına karşı da top kullanılması düşünülmüştü. Ancak Galata s urları buna engel oluyordu. Yüksekten, görüş alanı olmadan atış yapabilecek yeni bir topa ihtiyaç vardı. Bu topun belirli bir hesaba göre konuşlandırılması ve atışını üst bir açı grubu ile yapması gerekiyordu. Fatih Sultan Mehmet, böyle bir topun krokisi ni ve balistik hesaplamalarını bizzat kendisi çizdi.
🔹 Topçularına bunu izah etti ve böyle bir top yapmalarını istedi. Kısa bir süre sonra hazırlanan bu top tarihin ilk "havan topu" oldu. Haliç'te bulunan gemileri gören bir yerde bulunan bir topçunun işaretleriyle, top atışı başladı ve gemilerin bir kısmı bu yöntemle batırıldı.
🔹 İstanbul'a ulaşacak yardımın ve Osmanlı'ya karşı gerçekleştirilmesi beklenen savunmanın, böylelikle önüne geçilmiş olundu. Fatih Sultan Mehmet'in icat ettiği havan topu tarihte ilk defa İstanbul'un Fethi sırasında, Türkler tarafından kullanıldı.