Geçmişin izini günümüze taşıyan 5 tarihi han
Geçmişin izlerini günümüzde de yakalayabileceğiniz yerlerden biri olan tarihi hanlar, zamanın değişimine direnerek bizi eski günlerin yolculuğuna çıkarır. Selçuklu ve Osmanlı'da önemli yeri olan hanlar, tasarımlarına uygun olarak ticari amaçlı veya yolcular için inşa edildi. Aynı zamanda hem misafirhane hem de pazar olan, harp zamanlarında da erzak ve mühimmat ambarı olarak hizmet veren önemli görevleri de vardı. Geçmişin izini günümüze taşıyan bu tarihi hanlardan 5 tanesini listeledik.
Giriş Tarihi: 02.09.2019
09:15
Güncelleme Tarihi: 02.09.2019
09:35
Eminönü Çakmakçılar Yokuşu'nda Çarkçılar Sokağı ile Sandalyeciler Sokağı arasında bulunan hanın kitabesi yoktur. Ancak çeşitli arşiv belgelerinde hanın 1764 yılında Sultan III. Mustafa tarafından, kurduğu vakıflara gelir getirmesi maksadıyla inşa edildiği anlaşılmaktadır. İstanbul hanlarının geleneksel yapı tekniği ve malzemesinin gözlemlendiği han taş ve tuğla malzemelerinden inşa edilmiştir. Yalnızca zemin katı kesme taştan inşa edilen hanın üst katlarınca ise taş ve tuğla kullanılmıştır. Yapı cephe tasarımındaki taş işçiliğinin mükemmelliğiyle diğer hanlardan ayrılmaktadır.
Beyazıt'tan Sultanhamam'a dik bir yokuş halinde inen Çakmakçılar Yokuşu'nun sağ kenarında ve 17. yüzyılda yapılan Büyük Vâlide Hanı'nın alt köşesi karşısındadır. Üst tarafında Sandalyeciler, alt tarafında Çarkçılar, arkasında ise Tarakçılar sokaklarının çevrelediği bir alan üzerinde kurulmuştur. Sandalyeciler sokağının üst kısmındaki tek kubbeli Sultan Mustafa Camii'ne bitişik Küçük Yeni Han da komşusu olan Büyük Yeni Han ile aynı zamanda yapılmıştır.
Büyük Yeni Han, muntazam yontulmuş kesme taş ve tuğlalardan karma teknikte inşa edilmiştir. Sadece en alt kat yalnız taştandır. Han dar ve çok meyilli bir arazide yapıldığından topografya ve şehir dokusuna uyma kaygısı ile oldukça ustalıklı ve muntazam geometrik biçimi olmayan bir plan uygulanmıştır. Hanın esas girişi Çakmakçılar Yokuşu'ndadır. Buradan itibaren bina arkaya doğru uzanır. Odalar dikdörtgen iki iç avlu etrafında toplanmış ve iki avlu birbirinden bir ara kol ile ayrılmıştır. Birinci avlu 42 m., ikinci avlu 25 m. uzunlukta ve 15-12 m. genişliktedirler.
Büyük Yeni Han'ın tarihimiz açısından bir önemi de ülkemizdeki ilk bankacılık faaliyetlerinden birinin bu handa gerçekleşmesidir. 1863 yılında Ziraat Bankası'nın temelini atarak, bir çeşit tarım kooperatifi kuran (Memleket Sandığı) Mithat Paşa, Rusçuk'ta görev yaptığı sırada, Rusçuk halkının tasarruflarını toplamak ve saklamak üzere Emniyet Sandığı'nı kurmuştur. Bu oluşumun merkezi 1868 yılında İstanbul'a taşınmış ve faaliyetlerini Büyük Yeni Han'da kiralanan birkaç odada, İstanbul Emniyet Sandığı adı altında yürütmüştür. Tasarrufların güvence altına alındığı bu kurumun Büyük Yeni Han'da faaliyet göstermesi, kısa zamanda bölgedeki sarrafların bir hana taşınmasına neden olmuştur.
Karaman'ın Ayrancı ilçesine bağlı Höyükburun köyü sınırları içerisinde olan Atlas Han'ın, yapılış tarihi tam olarak bilinmiyor. Toroslar'dan ovaya inildiğinde ilk han olma özelliğini taşıyan yapının yaklaşık 800 yıllık olduğu tahmin ediliyor. Atlas Han'ın yapımında kullanılan, Bizans ve Roma yerleşkelerindeki binalardan getirilen devşirme taşlar dikkati çekiyor. Hanın duvarlarındaki büyük taşlar ve sütun kaideleri görenlerin ilgisini çekiyor.
Han, civardaki ören yerlerinden getirilen kesme taşlarla yapılmış. Muntazam bir yapısı var. Taşların üzerinde çeşitli işaretler, simgeler bulunuyor. Maalesef, defineciler burayı mesken tutmuş. Yapıda üzerinde bir simge olan taşın etrafını kazmışlar. Bu işaretleri kırmaya çalışmışlar. Hanın içinde belki bir metre kalınlığında hayvan pisliği var, çevresi ağıl. Köylüler belli zamanlarında hayvanlarını konaklatmış. Tavanın belli bir bölümü yıkılmış. Bazı taşlarda götürülerek ev yapımında kullanılmış.
Mersin'den Niğde, Aksaray, Kayseri'ye en kısa ve güvenli yol, bu güzergahtan geçiyor. Atlas Han da bu yolun üzerinde inşa edilmiş. Toroslardan ovaya indikten sonraki ilk ve tek han burası. Bu yol, İpek Yolu'na bağlanıyor.