Geçmişin izini günümüze taşıyan 5 tarihi han
Geçmişin izlerini günümüzde de yakalayabileceğiniz yerlerden biri olan tarihi hanlar, zamanın değişimine direnerek bizi eski günlerin yolculuğuna çıkarır. Selçuklu ve Osmanlı'da önemli yeri olan hanlar, tasarımlarına uygun olarak ticari amaçlı veya yolcular için inşa edildi. Aynı zamanda hem misafirhane hem de pazar olan, harp zamanlarında da erzak ve mühimmat ambarı olarak hizmet veren önemli görevleri de vardı. Geçmişin izini günümüze taşıyan bu tarihi hanlardan 5 tanesini listeledik.
Giriş Tarihi: 02.09.2019
09:15
Güncelleme Tarihi: 02.09.2019
09:35
Karaman'ın Ayrancı ilçesine bağlı Höyükburun köyü sınırları içerisinde olan Atlas Han'ın, yapılış tarihi tam olarak bilinmiyor. Toroslar'dan ovaya inildiğinde ilk han olma özelliğini taşıyan yapının yaklaşık 800 yıllık olduğu tahmin ediliyor. Atlas Han'ın yapımında kullanılan, Bizans ve Roma yerleşkelerindeki binalardan getirilen devşirme taşlar dikkati çekiyor. Hanın duvarlarındaki büyük taşlar ve sütun kaideleri görenlerin ilgisini çekiyor.
Han, civardaki ören yerlerinden getirilen kesme taşlarla yapılmış. Muntazam bir yapısı var. Taşların üzerinde çeşitli işaretler, simgeler bulunuyor. Maalesef, defineciler burayı mesken tutmuş. Yapıda üzerinde bir simge olan taşın etrafını kazmışlar. Bu işaretleri kırmaya çalışmışlar. Hanın içinde belki bir metre kalınlığında hayvan pisliği var, çevresi ağıl. Köylüler belli zamanlarında hayvanlarını konaklatmış. Tavanın belli bir bölümü yıkılmış. Bazı taşlarda götürülerek ev yapımında kullanılmış.
Mersin'den Niğde, Aksaray, Kayseri'ye en kısa ve güvenli yol, bu güzergahtan geçiyor. Atlas Han da bu yolun üzerinde inşa edilmiş. Toroslardan ovaya indikten sonraki ilk ve tek han burası. Bu yol, İpek Yolu'na bağlanıyor.
Susuz Han, Bucak / Burdur
Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev devrinde inşa edilen Susuz Han, Antalya-Burdur yolunda Bucak kasabası yakınındaki Susuz köyündedir. Kitabesi günümüze ulaşmayan kervansarayın mimari ve süsleme özelliklerine göre II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in saltanatının son yıllarında (1246 civarı) inşa edilmiş olduğu düşünülür. Susuz Han, günümüze 28 × 30 m. ölçülerindeki kareye yakın dikdörtgen planlı kapalı bölümüyle ulaşabilmiştir. Doğu-batı doğrultulu yapının doğu cephesinde geometrik, bitkisel ve figürlü süslemeleriyle dikkati çeken bir taçkapı bulunmaktadır.
Kervansarayın açık avlulu bölümünün inşa edilmediği ya da inşa edildikten sonra harap olarak yıkıldığı yönünde görüşler vardır. Doğu cephesinin her iki köşesinde görülen duvar kalıntıları inşasına başlanan açık avlulu bölümün tamamlanamadığı ya da inşa edilen avlunun yıkılarak günümüze kadar gelemediği düşüncesini ortaya koymaktadır.
Yapının doğu cephesinde, taçkapının sağında kapalı bölümün duvarına bitişik olarak inşa edilmiş kemerli bazı mekânların kalıntıları görülmektedir. Kapalı bölüm duvarları her cephede dıştan payandalarla desteklenmiş, duvarlarda mazgal pencereler açılmıştır.
Kervansarayın kapalı bölümü on altı adet kare kesitli pâye ve sivri kemerlerle beş nefe bölünmüştür. Orta nef doğu-batı, diğer nefler kuzey-güney doğrultusunda sivri kemerli tonozlarla örtülmüştür. Orta nefin tam ortasında pandantif geçişli bir kubbe bulunmaktadır. Üst kısmı günümüze ulaşmamış olan aydınlık feneri ise muhtemelen piramidal bir külâhla sonlanıyordu. Duvarlarda mazgal pencereler bulunan kapalı bölümün pâyeler arasında kalan bazı bölümlerinde farklı kullanım amaçları için 0,80 m. yüksekliğinde sekiler bulunmaktadır.
Beyazıt'ta Kapalıçarşı'nın batı yönünde, Yorgancılar Caddesi'nin Yağlıkçılar Sokağına yakın bir noktada inşa edilmiştir. Hanın kitabesinin günümüze ulaşamamasından dolayı, binanın yaptıranına ve mimarına dair bilgiler bulunmamaktadır. Fakat isminin Ağa Hanı olarak anılması, bu hanın saraydaki kapıağalarından biri tarafından yaptırılma ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
Hanın kitabesinin bulunmayışı yapının tarihlendirilmesi konusunda da başlıca engellerdendir. Ancak yapının Kapalıçarşı'nın batı istikametinde inşa edilmesi ve civarındaki diğer hanlarla plan ve süsleme açısından benzerliklerin görülmesi bu hanın, civarındaki diğer hanlar ile aynı dönemlerde, yani 18. yüzyılın ortalarında inşa edilmiş olabileceği tezini güçlendirmektedir.