Havacılık tarihini değiştiren keşif: Kara kutu
1900'lü yılların başında Wright Kardeşler ile başlayan modern havacılık, kazaları da beraberinde getirmiş; uçakların düşme nedeni muamma olarak kalmıştı. Bu soruna çare olacak "uçuş verilerini kaydetme" fikri ortaya atıldığında ise bu icadın faydasına kimse inanmamıştı. Peki, bu icada turuncu olmasına rağmen neden 'kara kutu' deniyordu? Kara kutu nasıl çalışıyor ve hangi bilgileri içeriyordu? Uçağın tamamen yok olduğu kazalarda kara kutu nasıl oluyor da sağlam kalıyordu?
Giriş Tarihi: 28.02.2019
17:10
Güncelleme Tarihi: 04.07.2019
12:58
UÇUŞ VERİLERİNİ KAYDETME FİKRİNİ KİM ORTAYA ATTI?
O tarihten sonra uçak kazaları birbirini takip etti. Uçakların peş peşe düşmesi sonucu insanlar ölüyor, uzmanlar bunun nedenini anlamaya çalışıyor ancak yeterli bilgiye ulaşamıyordu.
Uçuş verilerinin kaydedilmesi ise bir kaza durumunda hayati rol oynuyordu.
1950'li yıllarda David Warren, uçuş verilerini kaydetme fikrini ortaya attığında bu icadın faydasına kimseyi inandıramamıştı.
KOKPİTTE NELER OLDUĞUNU BİLMEK NEDEN ÖNEMLİYDİ?
Warren, 1953 yılında Avusturalya Havacılık Araştırma Kurumu'nda uzman bilim insanı olarak, dünyanın ilk jet yolcu uçağı De Haviland Comet'in düşmesinin ardından enkaz incelemelerine katıldı.
Burada bir ticaret fuarında gördüğü küçük ses kaydediciyi hatırlayarak, uçağın düşme anında kokpitte neler olduğunu bilmenin çok işe yarayabileceğini düşündü. Böylece uçaktaki aygıtların göstergeleri ile pilotun sesini kaydedebilecek bir makine yapmak için kafa yormaya başladı.
WARREN’IN FİKRİYLE BAŞLANGIÇTA KİMSE İLGİLENMEDİ
Düşüncelerinin ayrıntılı bir teklifini yazıp birkaç farklı ülkenin havacılık yetkililerine gönderdiyse de, ilgilenen kimseyi bulamadı. Ancak Warren, çalışmalarına yılmadan devam etti.
Pilotun konuşmalarının yanı sıra, uçağın hız, irtifa ve yönünü kaydedebilen bir prototip yaptı. Veriler bir teyp bandı yerine çelik tel üzerine kaydedildiğinden yangınlarda zarar görme olasılığı da düşmüş oldu.
KARA KUTU NE ZAMAN ZORUNLU HALE GELDİ?
1958 yılında Warren prototipini, Sir Robert Hardingham'a gösterme fırsatını buldu. Sir Robert, o sıralarda Avusturalya Havacılık Kurumu'nu ziyarete gelmişti.
Cihazın potansiyelini fark eden Hardingham'ın İngiltere'ye dönüşünde savunduğu bu fikir, Havacılık Bakanlığı'ndan onay aldı; uçuş veri kayıt cihazları daha sonra İngiltere'de zorunlu hale getirildi.
Kara kutuları zorunlu hale getiren ilk ülke, keşfin sahibi olan Warren'ın ana vatanı Avusturalya oldu. Ardından 1960'ta kara kutunun kullanılması ABD'de zorunlu hale geldi.
KARA KUTU NEDİR VE NASIL ÇALIŞIR?
Uçuşa dair her tür veriyi kaydeden kara kutular yaklaşık 5 kilogram ağırlığında ve ebat olarak bir ayakkabı kutusu büyüklüğündedir. Çarpma etkisini asgariye indirmek için uçağın kuyruk kısmında yer alır.
Kutudaki sinyal sistemi suyla temas halinde devreye girer ve kutunun bulunması için 90 gün boyunca ve 6000 metre derinliğe kadar sinyal verir.
Uçakların düşmesi halinde araştırmacıların işini kolaylaştırmak için uçaklara iki kara kutu taşıma zorunluluğu getirilmiştir. Bunlardan biri, uçağın son 25 saatindeki konum, yükseklik, hız gibi 88 farklı alanda uçuş bilgilerini; diğeri ise kokpitteki son iki saatlik ses kaydını içerir. Böylece kazanın neyden kaynaklandığı ve nasıl olduğuna dair bilgi edinilir.