Arama

Hırka-i Saadet Dairesi’nde bir teravih

Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinin ardından halifelik makamını alması ile Mukaddes Emanetler Osmanlı'ya teslim edildi. Bu emanetler arasında yer alan Resul-i Ekrem Efendimizin hırkası "Hırka-i Saadet", Topkapı Sarayı'nda bulunduğu odaya ismini verdi ve yüzyıllarca bu dairede muhafaza edildi. Fikriyat olarak, dini muhtevanın daima yaşatıldığı bu dairede, bir asır önce kılınan bir teravih namazına dair kaleme alınanları sizlerle buluşturuyoruz.

  • 6
  • 11
‘BERGÜZAR-I MUHAMMED’İN YANI BAŞINDA…’
‘BERGÜZAR-I MUHAMMED’İN YANI BAŞINDA…’

"Duyduğum nefes, rükûlarda mafsalları çıtırdayan buruşuk yüzlü akağadan ziyade, Zigetvar'ı görmüş bir pir gazinin soluğuydu. İmamın geçkin sesi Revan gününden geliyor gibiydi. Her selâm verişte sanıyordum ki dizinde teşbih, belinde hançer, bin zünûb ve gururun istiğfarı için murakabeye varmış bir eski hakanla göz göze geleceğiz. Zira bu tayfanın hepsi buralarda, bu sehhâr dehlizde bergüzâr-ı Muhammed'in yanı başında saf beste idi…"

  • 7
  • 11
‘TERAVİHİ İLK DEFA NE TAZE VECDLE EDA ETMİŞLERDİ!’
‘TERAVİHİ İLK DEFA NE TAZE VECDLE EDA ETMİŞLERDİ!’

"Maddî tabcil ve şahane ruhaniyet payânının en yüksek haddini bulmuş bu dairede bizim için üç yüz otuz yedinci Ramazanda kıldığımız şu teravihi acaba onlar Hicaz yıldızları altında ve soğumaya başlamış kumlar üstünde Resûlullâh'ın etrafında ilk defa ne taze vecdle eda etmişlerdi!..."

  • 8
  • 11
‘HIRKA-I MUHAMMED'İN ETEĞİ UCUNDA…’
‘HIRKA-I MUHAMMED’İN ETEĞİ UCUNDA…’

"İbadetimiz bin amber kokusu içinde idi. Bilhassa secde demlerinde bir su uzaktan, manevradan sesleniyor gibiydi. Bu koku bir gümüş buhurdandan geliyor. Bu su bir sonraki çeşmenin lülesinden boşanıyor ve Arapkâri nakışlı bir mermer olukta sırnıa gibi akıyordu. Bununla beraber Hırka-ı Muhammed'in eteği ucunda güya Kevser'in sesini duyan ve cennetin kokusunu alan müminlerdik."

  • 9
  • 11
‘ELVEDA YA ŞEHR-İ BEREKET VELİHSAN’
‘ELVEDA YA ŞEHR-İ BEREKET VELİHSAN’

"Müezzin "Elveda yâ şehr-i Ramazan, elveda yâ şehr-i bereket velihsan!" diye nida ediyordu. Ağlayanlar ve inleyenler "Amin, amin" diyorlardı. Ne yapsam ve nasıl olsa bitmesi mukadder ve muhakkak hayatım için, küçük şahsi arzularım için, hiçbir dua etmedim, hiçbir şey dilemedim."

  • 10
  • 11
‘ELDEN YİTİRİP KENDİMİ Bİ-HÜDLUĞA YETTİM’
‘ELDEN YİTİRİP KENDİMİ Bİ-HÜDLUĞA YETTİM’

"Erdiğim vecdin havası içinde: Elden yitirip kendimi bî-hüdluğa yettim."

Ruşen Eşref Ünaydın, 1923.

Ramazan Gazetesi, Hırka-i Saadet Dairesinde teravih, 18 Ramazan 1439.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN