İbn Battuta’nın Anadolu’daki güzergahı
Dünyanın en büyük seyyahlarından olan İbn Battuta, 28 yıl boyunca dünyanın çeşitli yerlerini seyahat etti. Büyük seyyahlardan olan sayılan Marko Polo'yu seyahatleri ve aktardıklarıyla geride bırakan İbn Battuta'nın güzergâhlarından biri de Anadolu'ydu. Battuta'nın "Rum diyarı diye bilinen bu ülke, dünyanın belki en güzel memleketi! Allah Teâlâ güzellikleri öbür ülkelere ayrı ayrı dağıtırken burada hepsini bir araya toplamış!" dediği Anadolu'da nerelere gitti, buralarda kimlerle karşılaştı? İşte sizler için İbn Battuta'nın Anadolu'daki güzergâhını sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 20.03.2019
11:45
Güncelleme Tarihi: 20.03.2019
11:50
"Büyük bir ırmak kenarında, çevresi bağ ve bostanlarla kaplı, meyvelik ve ağaçlık bir şehir." Olarak bahsettiği Amasya'ya geçen seyyah, ırmaktan çekilen sular ile evlerin ve bahçelerin su ihtiyacının karşılandığını söyler.
Amasya'dan sonra Tokat'ın Erbaa ilçesi içerisindeki Sonusa'ya daha sonra da Irak ve Suriye'den tüccarların gelerek mal satın aldıklarını belirttiği Gümüşhane'ye uğrayan seyyahın bir sonraki güzergâhı ise Erzincan oldu. Şehirde kendi adıyla anılan kumaşların dokunduğuna temas eden İbn Battuta, çeşitli boyutlarda mutfak eşyalarının yapımında kullanılan bakır madeninin de Erzincan'da olduğunu belirtir.
İbn Battuta, "İki Türkmen grubu" olarak belirttiği ve Akkoyunlular ile Karakoyunlular arasında gerçekleşen savaşlar sebebiyle şehrin büyük bir kısmının harabeye dönüştüğünden bahseder. Ahi tekkesinde üç gün konaklayan Battuta, daha erken yola çıkacakken Ahîler, misafirin en az üç gün konaklaması gerektiğini belirtmeleri sonucu seyahatini iptal etti.
İbn Battuta, bugün İzmir'in Ödemiş ilçesine bağlı bir mahalle konumundaki Birgi hakkında orada yaşadıklarına daha fazla yer vermişti. Seyyah, bir müderris ile Aydınoğlu Mehmet Bey'in huzuruna varmıştı. İbn Battuta'nın tabiriyle "Hükümdar koyun tulumları içinde un, pirinç ve yağ gönderdi bize. Türklerde böyle bir adet vardır." der. İbn Battuta, her gün aynı şekilde yanlarına malzeme geldiğini belirtip yemeklerini de bu malzemeler sayesinde yapmışlardı. Türklerin fıkıh bilginlerine ne derece büyük saygı gösterdiğinin örneği olarak, müderrisin başköşede, hükümdarın ise onun sağında oturmasını göstermişti. Battuta, Birgi'de on dört gün kaldı.
İzmir'in büyük bir kısmının harap halde olduğuna temas etmesi dışında şehirle alakalı fazla bir bilgi vermez. İbn Battuta, seyahat ettiği yerlerde uzun uzadıya, tanıştığı din adamlarının ve şahsiyetlerin hayatlarını ve kişiliklerine temas eder. Bu durum, bazen gitmiş olduğu yerlerin sosyal ve kültürel hayatına ait değerlerin de önüne geçer.