III. Ahmed Çeşmesi hakkında 10 detay
İyi bir nişancı olan III. Ahmed'in, seksen beş adımdan tek atışta bir altın dinarı tüfekle vurduğunu, dokuz yüz geze (arşın) ok atıp Okmeydanı'nda adına taş diktirdiğini biliyor muydunuz? Peki, Topkapı Sarayı'nın Bab-ı Hümayun kapısının karşısında, bir Lale Devri eseri olarak yer alan İstanbul'un ünlü çeşmelerinden birini yaptırdığını? Sizler için III. Ahmed Çeşmesine dair 10 detayı derledik.
Giriş Tarihi: 24.04.2019
16:12
Güncelleme Tarihi: 24.04.2019
16:32
TÜRK SÜSLEME SANATINA AİT MOTİFLER
III. Ahmed Çeşmesi, Türk sanatına Batı sanat üslûbunun sızmağa başladığı bir dönemin eseridir. Bu bakımdan onda klasik çağın sadeliği yoktur. Bütün satıhlar hiçbir boş yer bırakılmadan tezyin edilmiş olup bu bezemelerin bir kısmının Türk süsleme sanatına ait olmasına karşılık aralarında Batı Avrupa sanatından alınmış motifler de görülür. Bu motiflerin tamamen hâkim olduğu yer, geniş saçağın alt yüzü ile çeşmelerin etrafını çeviren dal kıvrımlarıyla bezenmiş çerçeve şeritleridir.
ALTIN YALDIZLI TUNÇ ŞEBEKELERİNDE LALE MOTİFİ
Cephelerde yatay şeritler halinde uzanan süsleme arasında ise Türk sanatının mukarnasları, şemseleri görülür. Süslemenin bir kısmı mermer üzerine kabartma şeklinde yapılarak altın varakla yaldızlanmıştır. Diğer bir kısmı ise çinidir. Bunlar teknik kaliteleri bakımından 14. yüzyılın İznik çinileri ayarında değildirler. Çeşmelerin ayna taşının iki yanına çiçek kabartmaları işlenmiş, Ayasofya'ya bakan esas cephede musluğun üstüne bir madalyon halinde "mâşallah" yazılmıştır. Sebillerin altın yaldızlı tunç şebekelerinde lale motifinin tekrarlandığı görülür.
YABANCI SEYYAHLARIN HAYRAN OLDUĞU ÇEŞME
III. Ahmed Çeşmesi, meydan çeşmelerinin bütün Türk sanatı tarihi içinde ortaya konulmuş en göz kamaştırıcı örneğidir. Avrupa'dan gelen ve Türk sanatına 18. yüzyıl başlarından itibaren sızan tesirler, burada henüz sadece süslemenin çokluğunda ve bazı kısımlarda kendisini belli eder.
Bu anıt, çeşme mimarisinde 18. yüzyılda başlayan zengin bezemeli yeni akımın da temsilcisi olup bütün benzerlerini aşan bir güzelliğe sahiptir. Bu yüzdendir ki İstanbul'a gelmiş ve bu şehir hakkındaki görüşlerini yazılı olarak anlatmış olan yabancı seyyahların hepsi tarafından hayranlık ifade eden sözlerle tasvir edilmiştir.