Cem Sultan ile Sultan Bayezid arasındaki söz düellosu
İkisi de şair olan iki şehzade kavga eder de araya şiir girmez mi? Her ikisi de şair olan Cem Sultan ile kardeşi II. Bayezid arasında şiir yolu ile yapılan düellolar, meşhur beyitlerin ortaya çıkmasına vesile oldu. Sizler için Cem Sultan ile Sultan Bayezid arasında karşılıklı söylenen beyitleri derledik.
Giriş Tarihi: 20.02.2019
16:16
Güncelleme Tarihi: 20.02.2019
16:22
Kutsal görevini yerine getirdikten sonra Kahire'ye geri dönen Cem Sultan , devamında Konya'yı kuşatarak tekrar savaş pozisyonu aldı. Bayezid ise kardeşine farklı bir teklif sunacaktı bu sefer. Tahttan vazgeçip Kudüs'te yaşamayı kabul etmesi halinde her yıl kendisine bir milyon akçe ödeyeceğini söyledi. Fakat Cem bunu da kabul etmedi. Bayezid'in devasa ordusu üzerine doğru geldiğinde, başarısız olacağını anladı ve kuşatmayı kaldırarak Rodos Şövalyeleri'nin davetine icabet etti. Böylece esir hayatı başlamış oldu.
Cem Sultan Hac için Harem-i Şerif yollarında iken bir kıta yazıp ağabeyine gönderdi. Ağabeyine, sen her zaman güller gibi gül döşeklerinde zevk ve safa içinde mesut ve bahtiyar yatarken benim taşı yastık, toprağı döşek yapmamın sebebi nedir, diye sorar.
Sen pister-i gülde yatasın şevk ile handan (Sen gül döşekte keyifle, güle oynaya yatarken)
Ben hicr ile balin edinem harı sebeb ne (Ben çölde dikenleri yastık edeceğim. Sebep ne?)
Bu saltanat-ı dünye ola bu adle mukarin (Bu dünya saltanatı adaletle paylaştırmayı emrediyor)
Haccü'l-Haremeyn anı talep kılsa acep ne (Hacca giden kişi talep etse ne olur?)
Ağabeyi bu soruyu cevapsız bırakmadı. Sultan Bayezid kardeşine:
Çun ruz-ı ezel kısmet olunmuş bize devlet (Madem devlet bize ezelden kısmet olunmuş)
Takdire rıza vermeyesün böyle sebep ne (Allah'ın bu takdirine razı olmak istemeyişine sebep ne?)
Cevabı verdikten sonra söz sırası Sultan Bayezid'e geçti. Kardeşine der ki ey güze kardeşim, bak benim çok isteyip de gidemediğim en güzel yer olan Mekke ile Medine'ye gidiyorsun, üstelik oralara gidebildiğin için de övünüyorsun. Hem oralara gitmek, Kâbe'nin kapısına yüz sürmek, Hz. Peygamber'in (sav) kısa süreli olsa da komşusu olmak için yolculuğa çıkan bir insanın bu dünya saltanatı için hala uğraşması ve talepte bulunması doğru bir şey midir?
Hacc-ül harameynim diyüben da'vi kılursun (Hacı olmakla övünüyorsun)
Ya saltanat-ı dünyeviye bunca talep ne (Öyleyse dünya saltanatına bunca talep ne?)
Cem Sultan ağabeyinin bu sorusunu cevapsız bırakacak değildi herhalde. Bu dünyadaki kavgaların adaletli olması gerekir, der. Adeta ağabeyinin mahlasının Adli olmasını da hatırlatarak onun adil olmadığını söyler. Ne yani der, Hacca gittik diye dünyadan elimizi, eteğimizi çekecek miyiz? Keşişler gibi bir yere kapanıp ibadetle mi geçireceğiz günlerimizi. Takdir-i ezele boynumuzu eğeriz ama gayrete de aşığız, tadında şu beyti söyler:
Bu meşgale-i dünya ola 'adle mukârin Haccü'l-Harameyn anı taleb kılsa aveb ne
Sultan Bayezid'in kardeşine cevap verip vermediğini bilmiyoruz. Kader Cem Sultan'ı tahta oturtmamıştır ama gayretleri de görmezden gelmemezlik yapmamış; kendisinden sonra gelenlerin ona sultan demelerine ve bir sultan gibi anmalarına da izin vermiş.