İmam Hatip Liseleri ilk olarak nasıl açıldı? Celaleddin Ökten kimdir?
Celaleddin Ökten, Türkiye'nin ilk imam hatip okulunu kuran ve hayatı boyunca imam hatip okullarının yaygınlaşması için mücadele eden bir isim. Ökten, okullarda kimi zaman elinde süpürgeyle temizlik, kimi zaman tamirat yaptı, çoğu zaman da tahta karşısına geçip öğrencilerine ders anlattı. İmam hatip neslinin öncü ismi olan Celaleddin Ökten'in hayatını derledik.
Giriş Tarihi: 21.11.2019
17:44
Güncelleme Tarihi: 21.11.2021
10:26
Türkiye'nin dinî , ilmî , kültürel ve sosyal hayatında önemli yeri olan imam hatip okullarının kurulması fikrinin ilk sahibi ve ilk program yapımcılarından biri olması dolayısıyla Celaleddin Hoca'nın bu okulların tarihinde çok önemli ve unutulmaz bir yeri vardır.
HER ZAMAN VE HER ŞARTTA ÇALIŞTI
Ökten'in muallimliği kutsal bir meslek olarak gördüğü, daima dersine hazırlanarak girdiği, konunun iyi anlaşılması için elindeki bütün imkânları seferber ettiği aktarılmaktadır.
Bunun yanında bütün dikkatini dersine vermesi, talebelerinin düşüncelerine değer vermesi, kimseyi rencide etmeyecek biçimde değişik ödül ve ceza mekanizmalarına başvurması, adil bir değerlendirme yapması ve en önemlisi de Türkçe kullanıma azami itina göstermesi eğitimciler için örnek davranışlar olmuştur.
Arap edebiyatı bilgisiyle tanınan Celaleddin Hoca, Arapça, Farsça, Fransızca biliyordu. İslami ilimler yanında Batı kültürünü de yakından inceleyen Celaleddin Hoca, bütün ilmi hayatı boyunca tahkik metodunu uyguladı. Okullardaki resmi derslerinin yanında Beyazıt'ta evinin yakınındaki Soğanağa Camii'nde cumartesi günleri altı yıl süreyle İhyâü ulûmi'd-dîn okuttu.
Cumhuriyet Türkiyesinin ilk yıllarında Celaleddin Hoca, birçok din âlimi ve muhafazakâr münevverin bir köşeye çekilmesine rağmen, her zaman ve her şartta yapılabilecek işler olduğunu düşünen iyimser kişiler arasında yer aldı.
Ökten, okula atanmasının ardından kimi zaman elinde süpürgeyle temizlik, kimi zaman tamirat yaptı, çoğu zaman da tahta karşısına geçip öğrencilerine ders anlattı.
Zor şartlarda imam hatip okullarının yaşaması ve gelişmesi için çalışan "Celaleddin Hoca"nın adı artık imam hatip okullarıyla özdeşleşmişti.
Arapça, Farsça ve Fransızcayı iyi derecede bilmesinin yanı sıra İslami ilimlerle beraber Batı bilim ve düşüncesine de hakim olan "Celaleddin Hoca", resmi derslerinin yanında Beyazıt'taki Soğanağa Camisinde de 6 yıl süreyle cumartesi günleri, İmam Gazali'nin "İhya-u Ulumid-din" adlı kitabını okuttu.
Gayretli, aynı zamanda sabırlı ve kanaatkâr bir anlayışla eski kültürün yeni nesle aktarılmasında başarılı hizmetler gerçekleştirdi. Günümüz insanının tasavvur edemeyeceği kadar sade bir hayat yaşadı. Ona göre hayat, meşru sınırlar çerçevesinde, güzel insanlarla güzel mekânlarda geçirilen güzel zamanlardır . Çevresindeki içten muhabbet ve saygı kuşağı ölümüne kadar devam ettiği için Celal Hoca yaşlılığın terk edilmişliğini hiç tatmadı.
Celaleddin Hoca'nın, tabiatındaki aşırı titizlik ve müşkülpesentlik, okuduğu ve yazdığı her kelime üzerinde duruşu gibi sebeplerle bazı makaleleri dışında yayımlanmış herhangi bir eseri bulunmaz.
Doğu ve Batı kaynaklarından tercüme ederek derlediği sarf, nahiv, edebiyat, kelâm , İslâm felsefesi, felsefe ve ahlâka dair kitap ve makaleleri 100 kadar defter tutar.