Arama

İngiliz kadın casusun günlüklerinde geçen sıra dışı bilgiler

Batılılar Sanayi Devrimi'nin bir neticesi olarak Doğu'nun bereketli topraklarına göz diktiler. Bu durum Oryantalizm adı verilen bir alanı ortaya çıkardı. Şarkiyatçılığın en meşhur isimlerinden birisi de bölgeyi adeta adım adım gezen Gertrude Bell'di. İngiliz kadın casus Bell, bu yıllarda dağcı, tarihçi, yazar, dilbilimci, arkeolog, kaşif, fotoğrafçı gibi unvanlarla ortaya çıktı. Elinde cetvelle Ortadoğu ülkelerinin sınırlarını çizdi, Arap kabilelerinin isyanında en önemli isimlerden biri oldu. İşte günlüklerinin ve mektuplarının izinde "Çöl Kraliçesi" olarak anılan Gertrude Bell'in profili...

▪ Öyle ki 13 Mayıs 1914 tarihini attığı günlüğünün sayfasında Çanakkale Boğazı'ndan geçtiğini tek cümleyle ifade ettiği, Mayıs 1914 tarihli günlüklerinde ise Türklerin mücadelelerinden vazgeçmediklerini belirttiği görülüyor.

1919 yılının 19 Ekim Cumartesi günü, yüzyıllar önce Mekke'den gelen ve Suriye'nin zenginlerinden olan Mar'i Paşa el-Mallah'ın evine konuk oluyor. Mar'i Paşa el-Mallah'ın Türklere hizmet ettiğini belirtiyor. El-Mallah ile Suriye'nin Osmanlı'dan ayrılması ve Suriye'nin geleceği hakkında konuştuklarını ancak el-Mallah'ın onu düş kırıklığına uğrattığını yazıyor.

▪ Gertrude Bell aynı zamanda Suriyelilerin, Fransızların değil Türklerin himayesini seçeceğini dile getiriyor. Türklerin bir ideale sahip olduğunu ama Fransızların bundan yoksun olduğunu düşünüyor.

Anadolu topraklarında Milli Mücadele devam ederken Bell, Hindistan'daki bölünmüşlükten, Hinduların Müslümanlara ve yerli prenslerin milliyetçilere karşı olmasından memnuniyet duyduğunu; Hindistan'ın Mısır gibi homojen bir yapıya sahip olmamasının İngiltere'nin lehine olduğunu düşünüyordu. Anadolu'nun doğusundaki Ermeni ve Kürt ayrışmalarını destekliyordu.

▪ Günlüklerinde seyahat ettiği yerlerin iklim ve bitki örtüsü gibi coğrafyası ve kültürel miraslarına da değinen Bell, 20 Nisan 1905'te gittiği Kayseri'de Yunan temelleri üzerine inşa edilen Ermeni kilisesinin taş işçiliğini beğendiğini, kiliseyi fotoğrafladığını, burada kamp kuran tüccarlara misafir olup kahvelerini içtiğini de anlatıyor.

Casus aynı zamanda kayaların arasında çok fazla yılan, geceleyin sivrisinek olmasından şikâyet ediyor. Şam'ın bağları ve meyve bahçelerini görünce sevindiğini; 11 Mayıs 1914'te ulaştığı ve bir gün kaldığı Susam Adası'nı, Milet'e doğru bakması, Efes'e olan yakınlığı, beyaz evlerin olduğu dik sokakları, küçük gül bahçeleri ve evlerin balkonlarından sarkan karanfilleri ile tasvir ediyor.

Körfezin maviliği ve kayalıkların sarplığı Bell'de büyük bir hayranlık uyandırmış.

▪ Küçük bir kafede kahve ve şerbet içip baklava yiyen Bell'in, bütün resmi binaların Yunanlar tarafından işgal edildiği adada, eski bir Türk kışlasının önünden geçtiğini ve burada yaşayan insanların Türk değil, Yunan olduğunu belirtmesine rağmen 12 Mayıs 1914 tarihli günlüğünde Türklerin Adalar'dan vazgeçmeyeceğini yazdığı görülüyor. Yunanların kibirli olmalarından ve harekete geçmekte gecikmelerinden şikâyet ediyor.

▪ 16 Ekim 1919'da Beyrut'taki bir Türk hamamına gittiğini ve atmosferini çok beğendiğini de günlüklerine yazmayı ihmal etmiyor.

Kalplere uzanan kanlı el: Misyonerlik

  • 10
  • 10

Seyyah, arkeolog, fotoğrafçı, yazar, dağcı ve casus gibi sıfatlarla öne çıkan Gertrude Bell, geride ailesine yazılmış mektuplar, günlükler, binlerce fotoğraf karesi, siyasi içerikli makaleler, Farsçadan İngilizceye şiir tercümeleri ve seyahat tecrübelerini kaleme aldığı birçok kitap bıraktı.

▪ Bu kitapları arasında Türkçe isimleriyle "Çöl ve Tohum", "Dişi Lawrence'ın Suriye Maceraları ve Ukheidir Sarayı ve Camii", "Murat'tan Murat'a" bulunmaktadır.

Bell'in metinleri Osmanlı'ya karşı girişilen maddi ve manevi savaşın boyutlarını göstermesi bakımından önemli bir tarihi vesikadır.

Bir mutsuzluk hikayesi: Kapitalizm

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN