İslam uygarlığında Müslüman alimlerin icat ettiği saatler
İslam uygarlığı, altın çağını 7 ila 17. yüzyıllar arasında yaşadı. Ömrünü ilme adayan, birden çok bilim dalında ihtisaslaşan Müslüman alimler, yepyeni keşiflerde bulunarak, medeniyetin temellerini attılar. Geliştirdikleri teraziler ve ölçüm araçları, su düzenekleri, değirmenler, otomatlar ve kilitler ile teknolojik anlamda bugün kullandığımız pek çok aletin temelini oluşturdular. O teknolojilerden biri de saatlerdi. Müslümanların ibadeti için en önemli unsurlardan biri olan zamanın hesaplanması, alimlerin en büyük önceliklerindendi.
Giriş Tarihi: 29.11.2020
18:48
Güncelleme Tarihi: 15.03.2022
13:15
ARAP GELENEĞİNDE PSEUDO-ARŞİMET SU SAATİ
1000'li yıllarda yaşayan bilim tarihçisi İbn Nedîm'in, Arşimet'e ait bir risaleyi keşfetmesi ile Müslüman âlimlerin bu icadı geliştirdikleri ifade edilir.
Gün uzunluklarının 12 saate bölünmesi esasına dayanan saat, her defasında bir ağırlığın bir saat skalasında geçip giderek hareket ettiği iki sütunda göstermektedir.
📌 Ayrıca her saat, bir küre avara kalır ve bir kuşun gagasından kayarak bir çan üzerine düşer. Ayrıca saat üzerine resmedilmiş olan çehrenin gözleri renk değiştirir. Bir gün ve gece zarfında düzenli bir biçimde bir depodan boşalan su, temel düzeneği harekete geçirir ve kontrol eder.
🔍 Müslümanlar medeniyetin temellerini nasıl attılar?
Bu saat şu şekilde işlemektedir: Mum, güneşin batışı ile mahfazaya oturtulur ve 15 kadar küre peş peşe gagaya yerleştirilir.
Bu esnada yazı kamışı birinci derecenin dış tarafında bulunur. Şimdi mum yakılır. Bu mumun alevi herhangi bir düzeneksiz mumun alevinden daha büyüktür. Bunun nedeni balmumunun fitil çevresinde birikmesidir. Yazı kamışı, ucu birinci işarete gelene kadar dolaşır.
📌 Bu işaret 1 derecedir; böylece geceden bir saatin 1 derecesi (4 dakika) geçmiştir. Uç 15. Dereceye ulaştığında şahin, mumun altlığına bir küre atar. Gece bitene kadar böylece devam eder. Altlıkta gecenin saatleri sayısınca küreler vardır. Yazı kamışı kürelerden hasıl olmayan dereceleri verir.
ENDÜLÜS TARZI ON İKİ KAPILI MUM SAATİ
Saatin mahfazası üstü açılmış on iki köşeli ahşap bir etütten oluşmaktadır ve on iki kapılıdır. Tavanın ortasında on iki eşit kısma bölümlenmiş bir mum durmaktadır.
Mumun yanması sırasında bir dengeleme ağırlığıyla ağırlaştırılmış on iki pim peş peşe balmumundan ayrılır. Pimler, aralarındaki mesafenin bir saatlik yanma süresine tekabül edeceği şekilde yerleştirilmişlerdir. Bir pim aşağı düşerse, dengeleme ağırlığı her defasında kapılardan birisinde bulunan bir kafesi serbest bırakan diğer bir pimi kendisiyle birlikte çeker.
📌 Bu kafes saatin içerisinde bulunan bir rayda aşağı düşer, bu yolla kapı aralığında dürülü ve geçen gece saatini betimleyen mısralar içeren bir kâğıt parçası görünür. Aynı anda kâseye bir küre düşer ve akustik bir sinyal yaratır. Açılan kapıların sayısından, geçen simetrik saatler okunur.
RİDVÂN ES-SÂ’ÂTÎ’NİN SU SAATİ
📌 13. yüzyılda Rıdvân es-Sâ'atî tarafından icat edilen bu su saati, eşit olmayan saatler veya temporal saatler (saʿat zemaniyye) prensibine göre tasarlanmıştır. Güneşin doğuşundan batışına kadar olan (veya batışından doğuşuna kadar) zaman, her defasında on iki kısma bölümlenmiştir.
Güneşin seyrinin takvimsel farklılığı, saatin içindeki su dökülme aparatının ayarlanmasıyla düzeltilir.
🔍 İslam bilimini Avrupa'ya aktaran köprü: Sicilya ve Kral II. Roger
Burada sözkonusu olan, 48 entervali 30 dakikalık aralıkta sinyalle bildiren ve böylelikle 24 simetrik saati gösteren bir su saatidir.
📌 Bir kâtip, filin sırtında oturarak bu aralıkları, yazı kamışını her yarım saatten sonra gizlice bir taksimat çizgisine kaydırarak göstermektedir. Ayrıca saat yarım ve tam saatleri, kuledeki bir figürün her tam saatte sağ kolunu, her yarım saatte ise sol kolunu kaldırması suretiyle göstermektedir.