İstanbul'daki camilerin ilginç hikayeleri
İstanbul denilince akla ilk gelenlerden biri de yüzyıllardır şehrin siluetinin eşsiz parçaları olan camilerdir. Şehrin kimliğinin en önemli parçalarından biri olan camilerle ilgili bilgiler ise bu zenginlik karşısında eksiktir. Cami yaptırmak için Sultan III. Murad'dan yer isteyen ve kaptan-ı derya olduğu için camiyi denize yaptırması söylenen Kılıç Ali Paşa'nın, denizi toprakla doldurtarak yaptırdığı caminin hikayesini biliyor musunuz? İşte İstanbul'daki 20 caminin ilginç hikayeleri...
Giriş Tarihi: 08.10.2019
15:40
Güncelleme Tarihi: 08.10.2019
16:13
Gotik Kilise'den çevrilen cami
Galata kentsel dokusunda beton bloklar arasında, sivri külahlı hayli yüksek kare biçimli kulesiyle hala fark edilebilen Arap Camii; fetih öncesinden kalan İstanbul'un tek Gotik kilisesidir. İstanbul'da ilk ezan sesinin yükseldiği yer 717 yılında yapılmış olan İstanbul'un ilk camii hüviyetini taşıyan Arap Camii'dir.
İstanbul'un Fethi için M.S. 717 yılında gelmiş olan Müslüman Arap kumandanlarından ve sahabe neslinden meydana gelen bir ordu başında Mesleme Bin Abdülmelik adındaki komutan; Galata'da Bizans semalarına ilk Ezan-ı Muhammedi sesinin yükseldiği bir camii yaptırmış ve adına da Arap Camii denilmiştir.
Sancaktar Hayrettin Camii
Bu cami, Osmanlı İmparatorluğu döneminde camiye çevrilen bir manastırdır. Bugün cami olarak kullanılan bölüm, manastır kompleksinin yalnızca ayakta kalan küçük bir bölümü olduğu sanılmaktadır. Bu manastırın adının ne olduğu konusunda kesin kabul görmemiş değişik görüşler bulunmaktadır. Yapının Gastrion Manastırı'nın bir parçası olduğu düşünülse de, adı geçen manastırın fazla doğusunda olması nedeniyle bu görüş herkes tarafından kabul görmemektedir. İstanbul'da Komnenos ve Paleologos dönemi Bizans mimari yapıtlarının küçük bir örneğidir.
Kırmızı Minare Camii ya da Kiremitçi Ahmet Camii, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde yer alan Osmanlı döneminden kalma, tarihi bir ibadethanedir. Hasköy semtinde, Yün-İplik Fabrikası'nın yanında; Rahmi M. Koç Müzesi'nin arkasında bulunur. 1591 yılında, camiye adını veren Kiremitçi Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Cami içindeki minber ise sarayda görev yapan kapıcıbaşı Esedullah Ağa ve eşi tarafından eklenmiştir. Cami, 1889 yılında, III. Ahmet döneminde kapsamlı bir onarım geçirmiştir. Son onarım çalışması ise, 1994 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülmüştür.
Mahpeyker Kösem Sultan Camii
İsmini çiniye kaptıran cami
Cami, 1640 tarihinde, Sultan I. Ahmet'in eşi, Sultan IV. Murat'ın ve Sultan İbrahim'in annesi Mahpeyker Kösem Sultan tarafından yaptırılmıştır. Camiden başka, bir medrese, bir şadırvan, bir sebil, bir mektep, bir çeşme ve bir de çifte hamam bina edilmiştir. Avlunun etrafını, pencereli, kesme taş harpuştalı bir duvar çevirmiştir. Bu kapının sol tarafında, sekiz mermer sütunlu, bir sivri kubbenin altında, mermer şebekeli güzel bir şadırvan, bunun önünde ve avlu duvarı penceresi içinde ise, sebil bulunmaktadır. Cami halk arasında 'Çinili Cami' olarak bilinmektedir.
Kanuni'nin genç yaşta ölen oğlunun anısına yaptırdığı cami
Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın genç yaşta ölen oğulları Şehzade Cihangir'in anısına, Mimar Sinan tarafından küçük, kare planlı ve tek kubbeli bir cami inşa edildi. Sonraki yüzyıllarda geçirdiği depremler ve yangınlar sonucu tahrip olan caminin yerine, bugün gördüğümüz kare planlı ve çift kubbeli cami 1889 yılında Sultan II. Abdülmecit tarafından, dönemin ünlü mimarları olan Balyan ailesine yaptırıldı.