İstanbul’u ihya eden Sultan Abdülhamid’in hizmetleri
Üç kıtaya hükmeden büyük bir imparatorluğun en zor dönemlerinin mirasını omuzlarına alan bir hükümdardı, Sultan II. Abdülhamid. Dünyanın en buhranlı döneminde tahta çıkmasına rağmen, Osmanlı Devletinin yükselmesi için eğitim, bilim, teknoloji ve sanayiye daima büyük önem verdi. Demiryollarından, hastanelere, mühendislik okullarından camilere, fabrikalardan hayır kurumlarına kadar İstanbul'a sayısız eser kazandırdı. Onun imzası bulunan mimari yapılar ise bir kitapta toplandı. Bizler de, "Ulu Hakan" ın İstanbul'a kazandırdığı bu paha biçilmez eserleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 11.01.2019
12:48
Güncelleme Tarihi: 20.01.2019
15:58
Sultan Abdülhamid, Osmanlı'dan günümüze kadar, sanat denince akla ilk gelen Sanayi-i Nefise Mektebini Osman Hamdi Bey'e 1882 yılında kurdurdu.
Mimarlık, resim ve heykel alanlarında eğitim veren kurum, özellikle İstanbul'da sanat ortamının oluşmasına ve sanatçıların yetişmesine ön ayak oldu.
İstanbul'da peş peşe sergiler açılmaya başlandı. Sanatın kalbi ise Pera'ydı. 1901 yılında Peralı sanatçılar bir araya gelerek "Pera Salon Sergileri" ni üç yıl üst üste organize ettiler.
İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZESİ (1891)
Avrupa'da müzelerin art arda kurulması, dünyanın eski medeniyetlerine olan ilgiyi de artırdı. Bu ilgi noktalarının başında da Anadolu ve çevresi gelir.
Binlerce yıllık kültürlerin beşiği bu coğrafya, herkes tarafından ilgiyle izlenir. Fransa'da eğitim görüp ülkesine dönen Osman Hamdi Bey, bu durumu Sultan'a arz eder.
Sultan Abdülhamid, Arkeoloji Müzesi'nin kurulmasını, korumacı politikalar geliştirilmesini ve birçok yerde kazı yapılması için ödenek vermesi ile öncü bir rol üstlenir.
İSTANBUL İTFAİYE TEŞKİLATI TATBİKATTA
İstanbul tarihi, bir bakışla yangınların da tarihidir. İstanbul tarihinde birçok kez büyük yangınlar sonucunda ağır yıkımlar yaşanmıştı.
Sultan Abdülhamid döneminde de on büyük yangın yaşayan İstanbul'da, binlerce bina yanmıştı. Sigorta şirketlerinin altından kalkamayacağı bir boyuta gelen yangınları önlemek için, Avrupa itfaiye teşkilatları incelenmiş ve en gelişmişi olan Macar modeli benimsenmişti.
Bu model üzerinden, itfaiyeciler eğitilmiş ve İstanbul'un farklı yerlerinde teşkilatlandırılmıştı.
"Osmanlı'nın ateşten hızlı kahramanları: Tulumbacılar" adlı haberimizi okumak için tıklayın.
KIYILARI KORUMAK AMAÇLI TORPEDOLAR
Sultan Abdülhamid'in en çok eleştirildiği konulardan biri, "donanmanın Haliç'te çürütüldüğü" üzerinedir. Bu eleştiri, zamanın ruhunu ve Osmanlı'nın durumunu yeteri kadar doğru okuyamamaktır.
Teknolojisi geliştirilememiş bir deniz gücünün yenilgisi, ağır toplumsal travmalara yol açar. Bunun en acı örneği "Navarin Deniz Muharebesi" dir. Bu deneyimler Sultan'a kıyıları koruyacak, esnek bir deniz filosu kurmaya itmişti.
Daha esnek ve manevra kabiliyeti yüksek, küçük savaş gemileri ile güç oluşturma çabası, o günün koşullarında en doğru olan tavırdı.
Sultan'ın "çünkü ülkeler birbiriyle ittifak yapmak istediğinde bir ülkenin kara ve deniz gücünü dikkate alırlardı" cümlesi, konuya nasıl baktığını anlatması bakımından değerlidir.
"Dünyanın ilk denizaltısı: Tahtelbahir" adlı haberimizi okumak için tıklayın.
"Basiret emniyetin babasıdır; evvela basiret sonra da emniyet gereklidir."
Sultan Abdülhamid
Üç kıtaya yayıldığı dönemde, kuşkusuz ki imparatorluğun en güçlü kurumu, ordusuydu. Ancak bunun devam ettirilebilmesi için yeterli "zihinsel dönüşüm" ü gerçekleştirecek kadroların yetişmemiş olması, orduyu zamanın büyük dişlilerinden yapamamıştı; aksine zamanın dışına taşımıştı.
Sultan Abdülhamid, zihinsel dönüşümü sağlayarak güçlenen yabancı orduların seviyesine çıkarabilmek için; ordu kadrolarının eğitimine öncelik vermiş, yabancı uzman subayları bu konuda istihdam etmişti.
Bu sayede son derece başarılı, görevini iyi yapan, vatansever kurmay subayların yetişmesi mümkün olabilmişti.