İstanbul'un tarihi 10 lokantası
Mis kokular içerisinde buharı tüten taze yemeklerin mahfilidir lokantalar. Hem esnafın hem halkın yüzünü güldürür. Zamanla sadece yemek yenilen yer değil; iki arkadaşın dertleştiği, memleket meselelerinin çorbanın buğusunda tartışıldığı mekanlar olurlar. Ülkemizin yetiştirdiği birçok isim için lokantalar edebiyat sohbetlerinin toplantı yeridir. Sizler için, İstanbul'un tarihi 10 lokantasını derledik.
Giriş Tarihi: 16.07.2019
18:22
Güncelleme Tarihi: 16.07.2019
18:35
Salâh Birsel de Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu adlı kitabında Tokatlıyan'dan uzun uzun söz eder. 1911-12'den sonra Abdülhak Hâmid, Brüksel Elçiliğinden alınıp İstanbul'a dönünce, Süleyman Nazif şair onuruna Tokatlıyan'da bir öğle yemeği düzenlemiştir. O yıllarda Yahya Kemal, Yakup Kadri, Şehabettin Süleyman, Halid Fahri, Fazıl Ahmet Aykaç, Celâl Nuri, Abdülhak Şinasi, Refik Halid Tokatlıyan'ın müdavimleri arasında yer almışlardır. İttihat ve Terakki'nin iktidarda olduğu günlerde, buraya pek çok İttihatçı bakan, parti ve devlet ileri gelenleri gelmeye başlamıştır.
Ali Efendi Lokantası, Sirkeci'de Ankara Caddesi'nde hizmet verirdi. Sahipleri, birbirlerine ikiz gibi benzeyen terbiyeli, çelebi iki Rumelili kardeşmiş. Bu lokantanın en işlek ve rağbette olduğu yıllar, Sultan İkinci Abdülhamid döneminin son ve İkinci Meşrutiyet yıllarıdır.
Alus bu lokantayı anlatırken "Yemekleri başka lokantalardan daha çeşitli, kullandığı harçlar iyi cins, porsiyonlar bol, fiyatları az çok her keseye uygun, sofraları temiz, servisi düzgün…" şeklinde ifade eder.
Lokantanın en ünlü yemekleriyse şunlardı: Tandır kebap, çöp kebabı, ıspanak kavurması, güveçte piliç türlü, beğendi, keşkek, nohutlu beyaz pilav, yassı kadayıfı, kaymaklı elma kompostosu.
Lokantanın en işlek olduğu saatler ise öğle vakitleriydi. Devamlı müşterileri olarak ise Telgraf Fabrikası Müdürü Hasan Ferid Bey, Mimar Vedad Bey, Fabrikatör Raif Bey, Şuara-yı Devlet muavinlerinden Göbekli Hasan Bey, Divan-ı Muhasebât azalarından Cemal Bey, Diş Tabibi Halid Şazi Bey, Sirkeci'de iki kapılı eczanenin sahibi çorbacı, Ticaret ve Nafia Nezareti Mehtupçu Muavini Şemsettin Ziya Bey, Mekteb-i Hukuk muallimlerinden Tevfik Bey.
Ziraat Bankası'nın yanındaki sokaktaydı. Yemeklerinin nadide ve pahalı olduğunu belirtiyor Alus. Sayfiyede olan beyler, paşalar, saat dokuz buçuk, onda dairelerine yollanırlar, fazla kuruntulular lokantalarda şununla bununla beraber oluyor demesinler diye evlerinde yer, kimi deryadillerse Köprü'ye ayak basar basmaz doğruca Ekonomi Lokantası'na giderlermiş. Bunların dışında, ufak tefek almaya İstanbul'a inen hanımların da Karaköy'deki börekçi fırınının üst katında oturup Ekonomi Lokantası'ndan piliç kızartması, güveçte türlü, bıldırcınlı pilav getirttikleri olurmuş.
Karaköy'de, Konsolit Hanı'nın altında, üç adım en, on adım boyunda küçücük, kapkaranlık bir lokantadır burası. Ancak yemek vakitlerinde hıncahınç doludur. Biri kalkarken yerini kapmak için seğirten seğirtene... Öğle vakti biraz geçince de tüm yemekler biterdi lokantada. Aşçı Agop'un en ünlü yemeklerine gelince; ciğer ve midye tavası, halis tereyağlı keşkek, katıksız sütten, ev harcı Frenk arpalı sütlaç...