Arama

John Covel’ın kaleminden Osmanlı’da düğün şenlikleri

John Covel, Osmanlı'da Sultan IV. Mehmed'in hüküm sürdüğü dönemde İstanbul'a gelmiş bir isim. İngiltere tarafından merkezi İstanbul'da olan Ortodoks kilisesini incelemek üzere görevlendirilmiş; şehirde gördüğü her şeyi en ince detayına kadar kaleme almıştı. Türk, Rum, Ermeni, Yahudi ayırt etmeden Osmanlı tebaasının bütün üyelerine dair döneme ışık tutacak pek çok bilgiye yer vermişti. Saray efradı, inançlar ve gündelik hayata dair ilginç detaylar yazan Covel, Şehzade Mustafa ve Hatice Sultan'ın düğün şenliklerine de tanık olmuştu.

  • 6
  • 12
‘ASKERİN İSTANBUL’DAYKEN SİLAH TAŞIMASI YASAKTI’
‘ASKERİN İSTANBUL’DAYKEN SİLAH TAŞIMASI YASAKTI’

Sonra belindeki kemerin kalınlığı en az 1,5 ayak olan çavuşlarının at üstünde onları takip ettiği başka yeniçeri grupları gelirdi. Sonra çeribeylerinin at üstünde gittiği başka yeniçeriler. Daha sonra bir o kadar daha yeniçeri ve arkalarında at üstünde giden yeniçeri ağası (hem görünüşü hem tabiatı ve yaptığı işler itibariyle melun, haşin bir adam).

Onları başlarında çavuşları olan başka yeniçeriler takip ediyordu. Bir şey dikkat çekiciydi. Bizim kılıç ustalarımızı hiçbir zaman böyle kılıçsız olarak gruplar halinde göremezsiniz, burada ise kılıç, tüfek veya başka bir silahtan eser yoktu (İstanbul'da iken askerin silah taşıması yasaktı).

  • 7
  • 12
‘SONUÇTA DÜNYADAKİ EN İYİ DEVLET’
‘SONUÇTA DÜNYADAKİ EN İYİ DEVLET’

Bazı yeniçeri gruplarının elinde bir çubuk ya da sopa vardı. Diğerlerinde hiçbir şey göremezdiniz. Sadece kim olursa olsun her atlının taşıdığı bir balta ve çakı. Birini sol kalçasının altındaki üzengiye, diğerini ise sağ dizinin üstündeki eğer topuzuna yerleştirirdi.

Bu kadar emniyet tedbirine karşı ne ayaklanan, ne de gürültü patırtı çıkaran vardır, sonuçta dünyadaki en iyi devlet.

  • 8
  • 12
GEÇİT TÖRENİNDE SIRALAMA NASIL OLURDU?
GEÇİT TÖRENİNDE SIRALAMA NASIL OLURDU?

Sonra gruplar halinde keselerine göre kenarları altın veya gümüş işlemeli yeşilbaşlıklarıyla cebeciler, sadece alınlarının üstündeki kıvrımın daha yüksek olduğu yeniçeriler gibi kırmızı başlıklarıyla çeşmeciler, levazımcılar onları takip ediyordu. Sonra naipleri veya sekreterleri veya daha doğrusu kâtipleriyle kadılar ve kadıaskerler.

Hepsi çeşitli renk ve giyenin mali durumuna göre iyi cins veya daha basit ipekli veya satenden yapılmış, kısa kollu kapüşonsuz ama hepsi kürklü cübbeler giymişlerdi. Bu kadınların, süvarilerin veya Divan'ın âdetiydi.

  • 9
  • 12
‘HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK ŞENLİKTİ’
‘HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK ŞENLİKTİ’

Sonra büyük bir direğin etrafında, telden yapılmış piramit veya huninin üstüne, çıtalarla tutturulmuş oyuncaklar (bizim oyuncak atlarımızın süslendiği gibi) renkli kâğıtlar, çiçekler, balmumundan yapılmış meyveler olan kırk nahıl (dilek ağacı) yirmi tanesi yolun bir tarafından yirmi tanesi diğer tarafında iki saf halinde geçti.

Her düğün ve sünnette böyle oyuncaklar katılımcıların önünden taşınır. Ama bunlar daha büyük ve pahalıydı. Daha sonra anormal büyüklükte iki büyük nahıl daha onu takip etti. Hayatımda gördüğüm en büyük cicili bicili (sallanan oyuncak atlar) şenlikti.

  • 10
  • 12
‘MUMDAN YAPILMIŞ TASARIMLARLA SÜSLENMİŞTİ’
‘MUMDAN YAPILMIŞ TASARIMLARLA SÜSLENMİŞTİ’

Bu şenlik sonra 27 yarda uzunluğunda 5 veya 6 yarda genişliğinde bir gemi direği ile devam etti; o da diğerleri gibi süslenmişti. Ama direğin her boğumunda özellikle mumdan yapılmış tasarımlarla süslenmiş olan tahta küpler vardı.

Şimdi sekiz veya on tahta seren paralel olarak bağlanmıştı (bir tahteravallinin ipleri ve tahtaları gibi) ve bunların arasına yüz esir koşulmuştu. Önlerinde çaldığı ıslığa göre, esirlerin durup dinlendiği veya direği kaldırdığı, onları idare eden bir kadırga ustası vardı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN