Arama

John Covel’ın kaleminden Osmanlı’da düğün şenlikleri

John Covel, Osmanlı'da Sultan IV. Mehmed'in hüküm sürdüğü dönemde İstanbul'a gelmiş bir isim. İngiltere tarafından merkezi İstanbul'da olan Ortodoks kilisesini incelemek üzere görevlendirilmiş; şehirde gördüğü her şeyi en ince detayına kadar kaleme almıştı. Türk, Rum, Ermeni, Yahudi ayırt etmeden Osmanlı tebaasının bütün üyelerine dair döneme ışık tutacak pek çok bilgiye yer vermişti. Saray efradı, inançlar ve gündelik hayata dair ilginç detaylar yazan Covel, Şehzade Mustafa ve Hatice Sultan'ın düğün şenliklerine de tanık olmuştu.

  • 8
  • 12
GEÇİT TÖRENİNDE SIRALAMA NASIL OLURDU?
GEÇİT TÖRENİNDE SIRALAMA NASIL OLURDU?

Sonra gruplar halinde keselerine göre kenarları altın veya gümüş işlemeli yeşilbaşlıklarıyla cebeciler, sadece alınlarının üstündeki kıvrımın daha yüksek olduğu yeniçeriler gibi kırmızı başlıklarıyla çeşmeciler, levazımcılar onları takip ediyordu. Sonra naipleri veya sekreterleri veya daha doğrusu kâtipleriyle kadılar ve kadıaskerler.

Hepsi çeşitli renk ve giyenin mali durumuna göre iyi cins veya daha basit ipekli veya satenden yapılmış, kısa kollu kapüşonsuz ama hepsi kürklü cübbeler giymişlerdi. Bu kadınların, süvarilerin veya Divan'ın âdetiydi.

  • 9
  • 12
‘HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK ŞENLİKTİ’
‘HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK ŞENLİKTİ’

Sonra büyük bir direğin etrafında, telden yapılmış piramit veya huninin üstüne, çıtalarla tutturulmuş oyuncaklar (bizim oyuncak atlarımızın süslendiği gibi) renkli kâğıtlar, çiçekler, balmumundan yapılmış meyveler olan kırk nahıl (dilek ağacı) yirmi tanesi yolun bir tarafından yirmi tanesi diğer tarafında iki saf halinde geçti.

Her düğün ve sünnette böyle oyuncaklar katılımcıların önünden taşınır. Ama bunlar daha büyük ve pahalıydı. Daha sonra anormal büyüklükte iki büyük nahıl daha onu takip etti. Hayatımda gördüğüm en büyük cicili bicili (sallanan oyuncak atlar) şenlikti.

  • 10
  • 12
‘MUMDAN YAPILMIŞ TASARIMLARLA SÜSLENMİŞTİ’
‘MUMDAN YAPILMIŞ TASARIMLARLA SÜSLENMİŞTİ’

Bu şenlik sonra 27 yarda uzunluğunda 5 veya 6 yarda genişliğinde bir gemi direği ile devam etti; o da diğerleri gibi süslenmişti. Ama direğin her boğumunda özellikle mumdan yapılmış tasarımlarla süslenmiş olan tahta küpler vardı.

Şimdi sekiz veya on tahta seren paralel olarak bağlanmıştı (bir tahteravallinin ipleri ve tahtaları gibi) ve bunların arasına yüz esir koşulmuştu. Önlerinde çaldığı ıslığa göre, esirlerin durup dinlendiği veya direği kaldırdığı, onları idare eden bir kadırga ustası vardı.

  • 11
  • 12
‘BUNUN İÇİN PEK ÇOK EVİN KİREMİTLERİ SÖKÜLDÜ’
‘BUNUN İÇİN PEK ÇOK EVİN KİREMİTLERİ SÖKÜLDÜ’

Devrilip düşmesinden korkulduğu için, ortasından dört tahta kargı ile desteklenerek, iplerle bağlanmıştı. Esirler iplerin ucundan tutarak tepeyi idare ediyor ve onu hep dik tutuyorlardı.

Bu yürüyen keresteden ağaçların şehrin caddelerinden geçebilmesi için pek çok evin kiremitleri sökülmüş ve bazıları kısmen yıkılmıştı. Bu işleri yaparken onları izledim. İçindekileri dışarı çıkararak halka ait bir hanın büyük taş duvarını yıktılar.

  • 12
  • 12
‘İSTERSE BÜTÜN ŞEHRİNİZİ BURADAN TAŞIR’
‘İSTERSE BÜTÜN ŞEHRİNİZİ BURADAN TAŞIR’

Burada size bir hikâye anlatayım. Vezir, Venedik Valisi'ne bir haber göndererek onu operalarındaki bütün aktörleri sahne dekorları ve müzik aletleriyle beraber Büyük Efendi'nin kutlama törenine göndermesini istedi. Vali özür dileyerek bu kadar hırdavat ve süs eşyasını deniz ve kara yolu ile zamanında oraya ulaştırmanın imkânsız olduğunu belirtti. Haberci deli gibi oldu ve "Büyük Efendi'nin yapamayacağı ne olabilir!" dedi.

"Vallahi efendim, isterse bütün şehrinizi buradan taşır; caddeler, evler kiliseler ve her şeyi." Vali başka bir şey demeden çekip gitti. Ama yemin ederim ki hareket eden kulenin ne kadar kolay kurulduğunu görünce habercinin haklı olduğunu düşündüm. Küçük nahıllar sonradan sultanın çadırı önüne getirildiler.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN