Kameranın en yalın hali: Karanlık oda
Görme konusunda, modern anlamda sahip olduğumuz birçok bilginin temelini, 9'uncu yüzyılda yaşayan Müslüman âlim Kindî atmıştı. Ondan bir asır sonra yaşayan ve bugün dahi "tüm zamanların en büyük fizikçisi ve optik dehası" olarak adlandırılan İbnü'l Heysem ise, onun bu iddiasını yaptığı deneylerle kanıtladı. İbnü'l Heysem, günümüzde hayatın her alanında kullandığımız kameraların en yalın hali olan "karanlık oda" yı, bundan tam bin yıl önce keşfetti…
Giriş Tarihi: 08.10.2018
14:07
Güncelleme Tarihi: 08.10.2018
14:11
BUNDAN BİN YIL ÖNCE DENEYLERLE KANITLADI
10'uncu yüzyılda Bağdat'ta yaşayan fizikçi İbn Sehl, ışığın lensle kırılmasını İbnü'l Heysem'den önce araştırmış olmakla beraber, İbnü'l Heysem'in İbn Sehl'in çalışmalarından haberdar olup olmadığı bilinmiyor.
İbnü'l Heysem, bundan bin yıl önce titiz deneyler yapmış, görmenin nesnelerden yansıyarak göze giren ışık sayesinde gerçekleştiğini bilimsel olarak açıklayabilmiş ve Yunanlıların teorisini tamamen reddeden ilk bilim insanı olmuştur.
“IŞIK NESNEDEN YANSIYARAK GÖZ YÜZEYİNE DÜŞER”
"Işığını başka bir kaynaktan alan (ya da kendisi ışık kaynağı olan) kütlelerden çıkan ışık bütün yönlere doğru yayılır. Bu sebeple, göz görünür bir nesneyle karşı karşıya dururken nesne herhangi bir ışık tarafından aydınlatılıyorsa, ışık bu nesneden yansıyarak göz yüzeyine düşer."
10'uncu yüzyılda yaşamış olan İbnü'l Heysem'in Kitâbü'l Menâzır (Optik Kitabı) adlı eserinden.
OPTİK İLMİ İÇİN HEM FİZİK HEM DE MATEMATİK BİLİNMELİYDİ
Basra şehrinde doğan İbnü'l Heysem, Nil Nehri'nin taşmasının etkilerini azaltma yollarını arayan sultanın daveti üzerine Mısır'a gitti.
Tarihte ilk kez, Eukleides ve Batlamyus'un matematiksel yaklaşımı ile doğa filozoflarının fiziksel prensibini birleştiren bilim insanı olacaktı. Ona göre, "optik ilmi üzerinde çalışmak için, hem fizik hem de matematik alanlarında maharet ve bilgi sahibi olmak" gerekiyordu.
ATMOSFERİN YÜKSEKLİĞİNİ ÖLÇTÜ
İbnü'l Heysem Optik Kitabı adlı eseriyle optik biliminin temellerini attı.
Batıda Magnum Opus adıyla bilinen bu eserde, ışığın doğası, görme fizyolojisi ve mekanizması, gözün yapısı ve anatomisi, yansıma, kırılma ve katoptrik konuları inceleniyordu.
İbnü'l Heysem, lensleri incelemiş; düz, küresel, parabolik, silindirik, dışbükey ve içbükey gibi farklı türde aynalarla deneyler yapmıştı. Ayrıca göze dioptrik bir sistem olarak yaklaşmak suretiyle kırılma geometrisi uygulamıştı.
Dâhiyane bir yaklaşımla atmosferik kırılma görüngüsünü araştırmış, atmosferin yüksekliğini on altı kilometre olarak hesaplamıştı. Bu ölçüm, atmosferin en alt tabakası olup yaklaşık on iki kilometre kalınlığında olan troposfere ait modern ölçümlerle uyum içerisindedir .
İBNÜ’l HEYSEM İLE GELİŞEN ‘DENEY’ ANLAYIŞI
Fizik, İbnü'l Heysem öncesinde, felsefe etkinliği gibiydi; deneye yer yoktu.
Böyle bir devirde, İbnü'l Heysem'in teorilerini sınamak için deneye dayalı bulgulardan yararlanması, oldukça sıra dışıydı. Bir teorinin kabulü için deneye dayalı bulgularla sınanmasının şart olduğu esasını ilk yerleştiren İbnü'l Heysem olup, Optik Kitabı adlı eseriyle Batlamyus'un Almagest adlı kitabını eleştiriyordu.
Bin yıl sonra bile kitabı, bir araştırmanın gerçeklere dayandırılması ve ön yargılardan etkilenilmemesi başlığı altında, profesörlerce araştırmacı öğrencilere okutulmaya devam edilir.
Bazı bilim tarihçilerine göre, "Snell Kanunu" olarak bilinen optik yasası, hâlihazırda İbn Sehl'in çalışmalarında da yer alır.