Kanuni’nin büyük galibiyeti: Estergon Zaferi
Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı'nın en geniş topraklara ulaştığı, "muhteşem yüzyıl" olarak anılan dönemde padişahtı. Hüküm sürdüğü toprakları adaletle yönetti; çıkardığı kanunlarla "dünyanın en büyük kanun yapıcısı" olarak tarihe geçti. En büyük galibiyetini Macarlar için kutsallığın büyük sembolü olan Estergon Kalesi'ni fethederek kazandı. Avusturya ordusu ile gerçekleştirilen şiddetli çatışmaların ardından Osmanlı himayesi altına alınan kale için, bir kanun dahi hazırlandı...
Giriş Tarihi: 06.10.2020
09:27
Güncelleme Tarihi: 02.09.2021
09:49
ESTERGON SANCAĞI İÇİN KANUN HAZIRLANDI
Kanuni Sultan Süleyman, İstanbul'a dönüş sırasında Saruhan sancakbeyi olan oğlu Şehzade Mehmed'in, Manisa'da vefat ettiği haberini aldı.
İstanbul'a gedikten sonra da oğlunun cenazesinin Manisa'dan İstanbul'a getirilmesini emretti ve cenaze, Şehzade Camii yanına defnedildi.
Mektuplar, fermanlar ve şiirlerde Kanuni Sultan Süleyman
"KELLE VERİR, KALE VERMEYİZ!"
Bu sırada Estergon Kalesi'nde yalnızca 5 bin Türk askeri bulunuyordu. Durum gerçekten çok kötüydü ve yardım alma ihtimali de yoktu. Düşmanın teslim olma teklifi Estergon muhafızı Kara Ali Bey tarafından kabul edilmedi.
Kara Ali Bey ve yanındakiler, "Biz Rumeli gazileriyiz; kelle verir, kale vermeyiz!" diyorlardı. Bu inancı taşıyan er kişilerin savunduğu kaleyi düşürmek elbette kolay olamazdı.
"ŞU MEL'UN KUMANDAN YERE DÜŞERSE…"
Bu durumu gören Kara Ali Bey yüksek bir sesle bağırdı: "Şu mel'un kumandan yere düşürülürse, düşman askerlerinin hepsi geri dönecektir. Kim onu vurursa, kendisine dilediği verilecektir!"
Bunun üzerine Osman adında bir yiğit "Ya Allah" diyerek, düşman kumandanını yere serdi. Ancak, bu sırada kale kumandanı Kara Ali Bey de şehit oldu.
12 maddede Kanuni'nin son seferi ve ölümü
KALEDE AÇLIK VE SUSUZLUK BAŞ GÖSTERDİ
Kıtlık ve susuzluğun başladığı kalede, durum gerçekten vahimdi. Kalede bulunan tarihçi Peçevi İbrahim Efendi durumu şöyle özetliyordu:
"Sarnıç etrafında hararetinin şiddetinden ıslak mermerleri yalayan ve bir damla su için çırpınan elsiz ayaksız yaralıların inlemeleri yürekleri sızlatıyordu"
‘KEMİRİR GÖNLÜMÜ BİR SİNSİ FİRAK!’
Aralarında, Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa'nın da bulunduğu esirler, Tuna nehrindeki gemilere bindirilerek Vişegrad'a götürüldüler…
Estergon Kalesi'nin elden çıkması ve orada verilen şehitler, bütün milleti yürekten yaraladı. Kaleden geriye nesilden nesile söylenen "Estergon Kalesi" adlı türkü kaldı…
"Estergon Kalesi subaşı durak Kemirir gönlümü bir sinsi firak Gönül yâr peşinde yâr ondan ırak Akma Tuna akma ben bir dertliyim Yâr peşinde gezer koşar kara bahtlıyım"
Türküyü dinlemek için tıklayın.