Kültür ve medeniyetimize dair 20 ilginç bilgi
Günümüzde tüm dünyada hastalıklardan korunmak amacıyla kullanılan aşının, eski Türk kavimlerinden miras kaldığını ve asırlar boyu Anadolu coğrafyasında kullanıldığını biliyor musunuz? Peki ya, Osmanlı'nın tarih sahnesine çıktığı ilk yıllara dair en güvenilir bilgilere nereden ulaştığımızı? Hüsn-i hat alanında "üstat" mertebesine ulaşan padişahın kim olduğunu? Kültür ve medeniyetimize dair 20 ilginç bilgiyi derledik.
Giriş Tarihi: 21.01.2021
11:20
Güncelleme Tarihi: 06.06.2022
16:34
Sesli dinlemek için tıklayınız.
İbn-i Sina, tıp dünyasına büyük katkı sağlayan, geliştirdiği tedavi yöntemleri günümüzde dahi kullanılan bir hekimdir. Avrupa'da "Avicenna" ve "Hekimlerin Prensi" olarak anılan İbn-i Sina'nın kaleme aldığı eserler, Batı tıbbının başlıca kaynağı olmuş ve ders kitabı olarak okutulmuştu. İbn-i Sina'nın eserleri, Avrupa'da 1200'lü yıllarda tanınmaya başlamış ve Latinceye çevrilmişti.
Hilfü'l Fudûl, bazı Kureyş kabilelerinin Mekke'de haksızlığa uğrayan insanlara yardım etmek amacıyla yaptıkları bir antlaşmaydı. Bu antlaşmaların ikincisine Peygamberimiz de bizzat katılmış; nübüvvetinin ardından da bu ittifaktan övgüyle söz etmiş ve İslam'ın onu daha da pekiştirdiğine inandığını, bu yemini, kızıl tüylü bir deve sürüsüyle de olsa asla değişmeyeceğini söylemişti.
Plastik, suni ipek, yapay kauçuk ve petrol gibi ürünlerle insülin ve penisilin gibi ilaçların tamamının kimya alanının gerçek öncüleri olan Müslüman âlimlerce keşfedildi. "Kimya" kelimesi tüm dünyaya bu bilimin temellerini oluşturan Müslüman âlimler sayesinde yayıldı. İslam'ın altın çağında, Müslüman âlimler kimya biliminin temellerini atmış; pek çok laboratuvar araç gerecinin mucidi olmuşlardı.
Yavuz Sultan Selim doğuya yaptığı fetihlerle 8 yıla 80 yıl sığdırdı. Şehzadelik yıllarında çok iyi eğitimlerden geçen, siyasi ve askeri dehasının temellerini o günlerde atan Yavuz, Osmanlı tarihinde imparatorluğa en çok toprak katan padişah oldu. "Geçilemez" sanılan Sina Çölü'nü bile o günün şartlarıyla 13 günde aştı.
Nuri Demirağ, Cumhuriyet'in ilk yıllarında demiryolları yapımına büyük katkılar sağlamış; Türkiye'deki pek çok ilkin öncüsü olmuştu. Onun ön plana çıktığı en önemli alan ise havacılık sanayisindeki başarılarıydı. Üretilen bir uçağın "pilot hatası" nedeniyle düşmesi bahane edilmiş, ülkemizin ilk yerli uçak fabrikası bu bahaneyle kapatılmıştı.