Osmanlı Devleti'nde Hapishaneler
Cihan devleti Osmanlı, şer'i ve örfi hukukun var olduğu hukuk sistemiyle adil bir yönetim sergileme çabasında uzun yıllar varlığını sürdürür. Altı yüz yıllık ömre sahip olan devlet, adaletiyle de nam salar ve diğer devletlerden daha insani yönetim özellikleriyle tanınır. Osmanlı'da bir ceza biçimi olarak görülen hapishane, Avrupa'daki muadillerinden farklıdır.
Giriş Tarihi: 09.11.2022
11:43
Güncelleme Tarihi: 09.11.2022
20:08
1858 Hapishane Nizamnamesi
🔷 Osmanlı Devleti, ilan edilen Tanzimat Fermanı'nın ve Islahat Fermanı'nın ardından Batı'dan aldığı hukuki kanunlarla değişmeye başladı. Fransa'dan alınan 1858 Hapishane Nizamnamesi de bu minvalde önemli bir gelişmeydi.
🔷 Halim Demiryürek bu nizamnameyi şöyle değerlendirdi:
"Cezalar ve cezalandırma yöntemi Osmanlı ile Fransanın aynıydı. Ancak Fransız ceza kanununda ağır suçlar hapishane gerektirirken, Osmanlı bunu kalebentliğe çevirdi. Osmanlı hukuku hapis cezası asli ceza olarak görmez. Çünkü suç ve cezanın şahsiliği ilkesine aykırı görmüştür. Avrupa hukukunda hapis cezasındaki temel amaç, kişinin iş gücüne dönüşmesini sağlamaktı. Osmanlı'da ise suç işleyen insanı, eğitim vererek ıslah etmektir."
Osmanlı'da hapishaneler ve mimarileri
🔷 Kişinin cezasının ömür boyu süreceği hapis cezası türüne müebbet hapis denir. Bu hapis türünün Osmanlı'da nasıl olduğu da programda konuşulan konular arasındaydı. Halim Demiryürek bu konuyu şöyle anlattı:
"İslam hukukunda müebbet ceza çok kullanılmaz. Kişinin yaşamı, ailesi, ibadetleri düşünülür ve tövbe etmesi beklenir. Osmanlı'da hapis cezası pasif bir süreçtir. İnsan orada durur, düşünür ve kendisini dinleyerek vicdanıyla karşı karşıya kalır."
Orman yakanlara müebbet kürek cezası verilirdi
Osmanlı'da mahkum olanlar cumhuriyet döneminde serbest bırakıldı mı?
🔷 Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti'nin devamı olarak var olmuş bir devlettir. Osmanlı'nın 1918 yılında fiilen sona ermesinin ardından kurulan Türkiye , aynı vatandaşların üzerinde yaşadığı devletti. Bu nedenle Osmanlı'da hüküm giymiş kimselerin yeni kurulan idarede ne durumda olacakları merak konusu olmuştu.
🔷 Seyirciden gelen soru üzerine bu konuyu Doç. Dr. Halim Demiryürek,
"Evet hatta henüz II. Meşrutiyet döneminde hepsi affedildi. Daha sonra I. Dünya Savaşı ile birlikte hapistekiler askere alındı." sözleriyle açıkladı.
Dünya'nın en kanlı savaşı: I. Dünya Savaşı
Mahkumun hapse giriş süreci
🔷 Bir mahkumun rutinini Doç. Dr. Halim Demiryürek şöyle açıkladı:
"Mahkeme mahkumiyet kararı verecek. Sonrasında mahkum hapishaneye teslim edilecek. Giriş kaydı yapılır, adı, unvanı, neden mahkum olduğu kayıt altına alınır. Sonrasında mahkum doktor kontrolünden sonra 2 gün ayrı bir koğuşta tutulur, salgın hastalık var mı yok mu diye bakılır. Kıyafetler verilir ve suçuna göre koğuşa gönderilir. 15-18 yaş aralığındaysa bir koğuşa, 18 üzeri olanlar umumi koğuşa gönderilir. Ayrıcalıklı mahkumlara tek tip elbise verilirdi."
İstanbul'un en eski açık hava müzesi Yedikule Zindanları
Osmanlı'da mahkumların durumu
🔷 Programda Doç. Dr. Halim Demiryürek, Osmanlı Devleti'ndeki mahkumların durumunu ve neler yaptıklarını detaylı bir şekilde anlattı:
"Mahkuma elbise verilir, sarı ayakkabı, kırmızı külah, iki renk pantolon ve gömleği vardır. Mahkum tek tip elbise giyerdi. Tüm mahkumlar aynı saatte uyur aynı saatte uyanırdı. Sabah kalktığında kahvaltı yapar, dershaneye giderdi ya da atölyeye gider. 21 yaşın altındakiler okula gitmek zorundaydı, günde iki saat olacak şekilde. Her hapishanede kütüphane vardı. Atölyeler, terzihane, marangoz gibi işlerdi. Kabaca bir mahkumun rutini bu idi"
İstanbul'un yedi kulesi ve ilginç öyküleri