Osmanlı döneminin 6 ünlü fotoğrafçısı
Avrupa'da fotoğrafın keşfinden kısa bir süre sonra Osmanlı coğrafyasında bu keşif kısa sürede yaygınlaşmaya başladı. Yankı uyandıran bu büyük icat karşısında Osmanlı sultanları fotoğraf alanındaki gelişmeleri sıkı sıkıya takip etti. Böylece ilk meraklılar makinelerini alarak ilginç buldukları her yerin fotoğraflarını çekmeye başladı. Osmanlı toprakları, özellikle de İstanbul maceraperestlerin ilk odağı oldu. Peki, Osmanlı tarihine damga vuran fotoğrafçılar kimlerdi?
Giriş Tarihi: 14.06.2020
09:07
Güncelleme Tarihi: 14.06.2020
09:26
Bu arada ihtidâ ederek, yani Müslüman olarak Abdullah adını aldı. Kardeşi Kevork , Venedik 'te sanat tahsil etmişti. 1858'te diğer kardeş Hosep ile beraber bu stüdyoyu devraldılar.
1867 'de bunu Nikola Andreomenos 'a devredip Beyoğlu'nda bugünki Hachette Kitabevi karşısında Abdullah Birâderler veya Abdullah Frères adıyla meşhur dükkânlarını açtılar. Çektikleri fotoğraflar solmazlık ve dayanıklılıkları ile tanındı.
ABDÜLHAMİD ‘SULTAN FOTOĞRAFÇISI’ İLAN ETTİ
1879 senesinde ise Sultan II. Abdülhamid tarafından "Sultan Fotoğrafçısı" unvanına layık görüldü. Portre fotoğrafçılığının yanı sıra mimari eserlerin ve doğal güzelliklerin de fotoğraflarını çeken sanatçı, 1883'te Beyoğlu 214 numarada bir şube açtı. İstanbul fotoğraflarından oluşan albümünün hediye edilmesi karşılığında, Karadağ Prensi Vukoviç kendisine "Danilo" nişanı verir.
Sultan Abdülhamid'in fotoğraf albümünde yer alan Kızılderililer
Fotoğrafçılığı Abdullah Biraderler'in yanında öğrenen Bogos Tarkulyan (Fransızca söylemiyle Poul Tarkulyan ) daha sonra açacağı stüdyosunda en az onlar kadar ünlenmiş 50 yıldan fazla işletmeyi başardığı ticarethanesinde birbirinden değerli sayısız eser bırakmış Ermeni asıllı bir fotoğrafçıdır.
23 YIL II. ABDÜLHAMİD'İN FOTOĞRAFÇILIĞINI YAPTI
Kumkapı'da Haçik adlı bir balıkçının oğlu olarak dünyaya gelir. İlk stüdyosunu ne zaman açtığı bilinmese de en eski kayıt, 1882 yılına, Pangaltı'da Büyükdere Caddesi 30 numaralı yere işaret eder. Kendi adına açmış olduğu bu stüdyoyu daha sonra kapatarak, 1886 yılında "Febüs " ismini koyacağı yeni stüdyosunu, Beyoğlu'nda 310 numaralı yerde açar.
Sonraları yazışmalarında adının yanına, soyadı gibi Febüs yazar. Bir müddet sonra da herkes kendisine Febüs Efendi diye hitap eder. Tarkulyan 1897 yılında, Servet-i Fünun dergisine verdiği ilanda "Hakikaten sanatkârane ve nefis fotoğraflar çektirmek isterseniz, Beyoğlu'nda Doğru Yolda olan Febüs Fotoğrafhanesine müracaat ediniz.'' diye yazar.
RESMİ DAİRELERİN ÖZEL FOTOĞRAFÇISI
Gerçekten de sanatçının çektiği fotoğraflardaki ustalık ve özen hemen göze çarpmaktadır. Kullandığı resimli fonların çeşitliliği ve bu fonların önündeki aksesuarların uyumu, hiç rastlantısal değildir. Böylesi bir fotoğrafhanenin uzun yıllar boyunca tercih edilmeme sebebini bu başarılı çalışmalara bağlamamak doğru olacaktır.
Bu uzun ve verimli çalışma döneminde elimize ulaşan bazı fotoğraflardan, sanatçının Tarabya ve Sirkeci'de birer şube açtığı anlaşılmaktadır.
Ayasofya'da kılınan ilk Cuma namazı