Arama

Osmanlı hastaneleri

İnsanlık tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan tıp ilminin kurumsallaştırılarak hastanelere dönüşmesi, İslam uygarlığının altın çağında gerçekleşmiş; ardından gelen Selçuklu ve Osmanlı devletleri, bu mirasın taşıyıcısı olmuşlardı. Osmanlı döneminde hastanelere darüşşifa, bimarhane ve şifahane isimleri verilmiş, bu hastanelerin hemen yanına tıp eğitimi veren medreseler kurularak doktorların uygulamalı olarak yetiştirilmesi sağlanmıştı. "Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" düsturu ile temelleri atılan Osmanlı hastanelerini derledik.

  • 11
  • 20
SÜLEYMANİYE DARÜŞŞİFASI VE TIP MEDRESESİ
SÜLEYMANİYE DARÜŞŞİFASI VE TIP MEDRESESİ

Kanuni Sultan Süleyman'ın inşa ettirdiği Süleymaniye Külliyesi içinde (Süleymaniye Doğum evinin olarak bilinen bina) 1550'de inşasına başlanan ve 1557'de tamamlanan darüşşifanın da olduğu bilinir.

Kanuni Sultan Süleyman 1550-1557 yılları arasında, İstanbul'da Eski Saray'ın bulunduğu, yaklaşık 63.500 metrekarelik meyilli bir arazide, merkezinde cami olmak üzere, çevresinde sıbyan mektebi, darülhadis, darülkurra, dört medrese, on bir odalı tıp medresesi, darüşşifa, imaret, kütüphane, darühane (eczahane), sebil, tabhane, mülazım hücreleri, hamam ve 36 göz dükkânından meydana gelen çok amaçlı bir külliye inşa ettirmiştir.

Yıllarca büyük bir doktor kadrosu ile çalışan darüşşifada, diğer darüşşifalardan farklı olarak bir asabiye-nöroloji servisinin varlığı ve müzikle tedavi uygulandığı, bu durumunu 19. yüzyılın ortalarına kadar koruduğu biliniyor.

MÜSLÜMAN ALİMLERİN SAĞLIK İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARI

  • 12
  • 20
TIP EĞİTİMİ MAKSADIYLA AÇILAN İLK KURUMDU
TIP EĞİTİMİ MAKSADIYLA AÇILAN İLK KURUMDU

Darüşşifa ve tıp medresesinde, bir taraftan sağlık hizmetleri verilirken, diğer taraftan da bu alanda çalışacak görevliler yetiştirilmiş ve bu görevliler, imparatorluğun her yanına gönderilmiştir. Darüşşifada 1556'dan 1873'e kadar tedaviler din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın ücretsiz olarak yapılmıştır. Darüşşifa aynı zamanda bir ecza deposuna da sahipti.

Süleymaniye Tıp Medresesi, İslâm tarihinde hususi olarak tıp eğitimi verme maksadıyla açılmış ilk kurumdur. Bu medresenin kurulmuş olmasıyla, darüşşifalar ile tıp medresesi bölümleri bir iş bölümüne girmiş, darüşşifalar tıp ilminin pratiğiyle meşgul olurlarken, Süleymaniye Tıp Medresesi tıp eğitiminin teorik yönüyle ilgilenmeye başlamıştır.

  • 13
  • 20
TOPKAPI SARAYI’NDAKİ HASTANE VE ECZANELER
TOPKAPI SARAYI’NDAKİ HASTANE VE ECZANELER

700 bin metrekarelik alana kurulan ve yapımı 20 yılda tamamlanan Topkapı Sarayı, mimari ve tıp tarihi açısından büyük önem taşır. Osmanlı Devleti'nin yaşadığı en parlak dönemlere denk gelen 16. -17. yüzyıllar arasında, sarayda 30-35 bin kişinin ikamet ettiği söylenir.

Topkapı Sarayı'nda yer alan hastaneler, şehirde meydana gelecek veba gibi salgın hastalıklardan korunması amacıyla sarayın dış kısmında bulunmakta ve bu hastaneler, sarayda yer alan harem mensupları, Enderun ve Birun'da yer alan personel ile hizmet etmekteydi. Enderun hastaneleri, kaynaklarda Saray-ı Bimaran, Oday-ı Gulman-ı Mariz gibi isimlerle anılırdı.

  • 14
  • 20
HAREM’İN HASTANESİ AYRI BİR BÖLÜMDEYDİ
HAREM’İN HASTANESİ AYRI BİR BÖLÜMDEYDİ

Topkapı Sarayı'nda yer alan hastanelerden bir diğeri ise Harem Cariyeler Hastanesi'dir. Sarayda cariyelerin yer aldığı bölüm özerk nitelik taşımaktaydı. Bu bölümde hastanenin yanı sıra kendilerine has mutfak, çamaşırhane, hamam gibi cariyelerin hizmetinde olan bölümler mevcuttu.

Cariyeler hastanesi, bulunduğu yer itibariyle kendisini saraydan soyutlamış bir yapı görüntüsündedir ve hasta olan harem ahalisinin haremdeki sağlıklı kişilerden ayrılarak tedavi gördüğü bir kurumdur. Bunun nedeni ise bir dönem verem hastalığının bulaşıcı olduğu düşüncesidir. Topkapı Sarayı'nda haremde bulunan hastanenin yanı sıra haremde ayrıca birde eczane bulunuyordu.

  • 15
  • 20
ATİK VALİDE DARÜŞŞİFASI
ATİK VALİDE DARÜŞŞİFASI

İstanbul ili Üsküdar ilçesi sınırları içerisinde yer alan Atike Valide Darüşşifası, "Valide-i Atik Bimarhanesi" ve "Toptaşı Nurbanu Valide Sultan Darüşşifası" olarak da bilinir. II. Selim'in eşi ve III. Murad'ın annesi, Nurbanu Sultan'ın Üsküdar'da 1570-1579 yılları arasında cami, medrese, sıbyan mektebi, hankah, darülkurra, darülhadis, tabhane, imaret, hamam ve darüşşifa'dan meydana gelen külliyesinin, darülhadis, darülkurra ve darüşşifa'sı, caminin batısında, birbirine bitişik büyük yapı kitlesi içinde toplanmıştır.

Atik Valide Külliyesi Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Bu külliye, Mimar Sinan'ın yapmış olduğu tüm eserler gibi döneminde de önemli yapılardan olmakla birlikte içerisinde birden fazla amaca hizmet eden yapılardan müteşekkildir. Kervansaray, imaret ve tabhanenin oluşturduğu kareye yakın yapı bloğunun kuzey batısında yer alan darüşşifa, darülhadis medresesine de bitişik fakat ondan bağımsız iç avlu etrafında düzenlenen bir mekân olarak inşa edilmiştir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN