Osmanlı'da hayat kurtarana verilen ödül neydi?
Osmanlı'da iyi yüzme bilmenin ustalık ve yetenek işi olarak kabul edildiğini ve hayat kurtaranların devlet tarafından tahlisiye madalyasıyla ödüllendirildiğini biliyor muydunuz?
Giriş Tarihi: 12.06.2019
08:39
Güncelleme Tarihi: 12.06.2019
09:02
Madalyanın kimlere verileceği madalya nizamnamesinde şöyle anlatılır:
Madde 1: Can kurtarmak hususunda bilfiil gayret ve insaniyet gösterenlere mahsus olarak ihdas buyrulmuş olan tahlisiye madalyası, gümüşten imal edilmiş olup sahipleri, istedikleri zaman göğüslerine takabilirler.
Madde 2: Bu madalyanın yeşil, kırmızı ve beyaz ve bu üç renkten mamul, dört nevi kurdelesi vardır. Tekraren cankurtaranlara her defası için başka başka madalya verilmeyip aşağıda yazılı resmi muameleler yapıldıktan ve izin alınarak padişahın irade-i seniyyesi çıktıktan sonra gereğince yalnız beratı yazılıp verilecek ve kurdelesi değiştirilecektir. Şöyle ki birinci defa için yeşil kurdele ile bir madalya verilecek, ikinci defa için kırmızı, üçüncüsünde beyaz ve dördüncüsünde bu üç renkten imal edilmiş yalnız bir kurdele verilecektir.
Madde 3: Yangın sırasında nefislerini kurtarmayı başaramayıp ateş içinde kalanların, kaza ile deniz, nehir ve göllere düşüp tehlikede bulunanların, ansızın yıkılan bina ve duvarların altında kalıp bizzat kurtulamayanların ve bu türden sair afetler meydana geldiğinde tehlikeye maruz kalanların canını kurtarmak maksadıyla kendilerini tehlikeye atarak gayret ve başarı gösterenler tahlisiye madalyasıyla taltif edilirler.
Madde 4: Yukarıda beyan edilen tehlikelerden kurtarılanlar tedaviye muhtaç ise, kurtaranlar tarafından en yakın mevkide bulunan belediye veya zabıta memurlarına durumun haber verilmesi mecburidir. Ayrıca can kurtarmayı başaranlar; isim, şöhret ve sıfatlarını o esnada mezkûr memurlara bildireceklerdir.
Madde 5: Gerek belediye memurları ve gerek polis komiserleri tarafından bu gibi vukuatı beyan eden bir zabıt kâğıdı düzenlenip devlet hizmetinde bulunanlar bunu mensup oldukları dairelere, halktan bulunanlar İstanbul'da ise Şehremaneti'ne veya Zaptiye Nezareti'ne; taşrada ise mahallî hükümete (valilik, mutasarrıflık, kaymakamlık) vereceklerdir. Şehremaneti ve Zaptiye Nezareti ile vilayetler ve müstakil mutasarrıflıklar tarafından gerekli tahkikat icra edilerek can kurtarmayı başarıp madalya almaya hak kazandıkları anlaşılanların isim, şöhret ve sıfatları her defasında Dâhiliye Nezareti'ne ve oradan Sadaret makamına bildirilir. Askerî dairelere mensup olanlar için de Seraskerlik, Bahriye Nezareti ve Tophane Müşirliği taraflarından yine Sadaret makamına bildirilerek usulü üzere izin istenildiğinde padişahın iradesi çıkarsa cankurtaranın ortaya koyduğu fedakârlık derç edilerek beratı yazılıp verdirilir. (Gizlenen Tarihimiz: Hayat kurtarana Osmanlı'dan madalya)
Nizamnamesinde belirtildiği ve örneklerinde görüldüğü üzere tahlisiye madalyası gümüşten imal edilmiştir. 36 mm. kalınlığında, 24 gram ağırlığındadır. Yazısını Naif Efendi yazmış, tuğrasını Hüsrev Efendi çekmiş, nakışlarını James Robertson yapmıştır.
Ön yüzünde çiçekli bir daire deseninin ortasında Sultan Abdülmecid'in tuğrası (Abdülmecid Hân bin Mahmûd el-muzaffer dâimâ), arka yüzünde ise yine bir kenar süslemesinin çevrelediği, yazımızın başına da derç etmiş olduğumuz şu güzel beyit yer almaktadır:
Halka düşdükçe edenler imdâd Olunur midhat ü tahsîn ile yâd
(İnsanlara tehlikeye düştüğü zaman yardım edenler, övgü ve takdirle anılırlar)
Kaynaklar: Erhan Afyoncu - 'Boğulanı kurtarana madalya verilirdi'; Riva Tahlisiye Kayıkhanesi, Beykozdabugün; Selman Soydemir, Yedikıta dergisi, "Hayat Kurtarana Osmanlı'dan Madalya"