Osmanlı'da Kurban Bayramı nasıl idrak edilirdi?
Son yıllarda bayram denildiğinde artık birçok kişinin aklına beraberlik, yardımlaşma duygusu değil tatil gelmeye başladı. Peki, hep böyle miydi? İslam dinine özgü olan Kurban Bayramı, Osmanlı kültür hayatında önemli bir yer tutardı. Sizler için, 13 maddede Osmanlı'da Ramazan Bayramı'nı derledik.
Giriş Tarihi: 10.08.2019
13:37
Güncelleme Tarihi: 20.07.2021
13:49
ÇOCUKLARA ARİFE ÇİÇEĞİ DENİRDİ
Bayram boyunca caddelerde, mahallelerde bir sürü "Arife Çiçeği" yani çocuklar olurdu. Osmanlı'da bayramların bilhassa çocuklar için ayrı bir yeri vardır. Bayramlıklarıyla sokakta gezen çocuklara "Arife Çiçeği" denilirdi.
Osmanlı'dan gelen 'Arife Çiçeği' kavramı; bayramdan birkaç gün önce yapılan alışverişin ardından çocukların sabırsızlanarak giysilerini bayramdan bir gün önce giyerek dolaşması olarak tanımlanırdı.
Bayram günleri, Devlet-i Aliyye-i Osmaniye'de tatil günleri olarak ilan edilmiştir. Ancak devletin zor durumda olduğu zamanlarda bayram tatilleri kısa tutuldu. Örneğin 1919 yılı Kurban Bayramı'nda, ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniyle bayramın üçüncü ve dördüncü günlerinde devlet daireleri açılmış ve bütün memurlar işlerinin başında mesaiye devam etmişlerdir.
Osmanlı'da devletin ileri gelenlerinin (ekâbir) konaklarında Kurban Bayramı merasimleri kapsamında zilhicce ayı (kurbanın kesildiği ay) yaklaşınca, hane sahibinin kendisine olduğu kadar eşi, çocukları, vefat etmiş anne ve babası için güçlü ve büyük birer koyun alırdı.
Bu koyunların en az 3-5 gün konağın ahır kısmında besletilir ve koyunların dişi olmamasına, gözlerinin sağlam, boynuzlarının kırık veya organlarının eksik bulunmamasına dikkat edilirdi.
Kurbanı keserken beline yeni ipekli futa (önlük) kuşanan hane sahibine, özel olarak bilenmiş bıçağı çok önceden hazır edilirdi. Şimdilerde ihmal ettiğimiz hayvanın gözlerini bağlamak, kurban kesme işleminin ayrılmaz bir parçasıydı. Bu iş için özel olarak 5-10 parça astar hazırlanırdı. Nihayet arife günü, ölmüşlerin ruhlarına kurbanlar kesilerek bayrama giriş yapılırdı. Hane sahibi vekaletini verdikten sonra tekbir getirilerek kurbanlar kesilirdi.
Her kesimden sonra tek tek kendisi adına kurban kesilen kişinin ruhuna Fatiha suresi gönderilirdi. Ön kurbanların eti o hanede yenmez, hepsi fakir fukaraya dağıtılırdı.
CAMİLERDE HEDİYELER DAĞITILIRDI
Bayramdan önce subaylara ve memurları birer maaş ikramiye dağıtılırdı. Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye ve Fatih gibi büyük camilerde ulemaya kürk bahası veya iftariye adı altında hediyeler dağıtılırdı. Cezasının üçte ikisini çekmiş mahkumların bir kısmı bayram vesilesiyle affedilirdi. Bayramlarda askere şeker, kuzu eti, helva ve salata verilirdi. Zaptiyeye ise birer adet fes ve püskül verilir veya bedeli ödenirdi. Bayramın birinci günü hapishanelerdeki mahkumlara da helva dağıtılırdı.