Osmanlı'da toprağın altındaki asırlık bereket
Geçmişte olduğu gibi günümüz ve gelecekte de maden kullanımına devam eden birçok alan varlığını sürdürecek. Başta ekonomi olmak üzere sosyal, kültürel, askeri, siyasi açıdan madenler toplumun vazgeçilmez kaynağı olmuştur. Toplumların tarih sahnesinde varlığı kadar eski olan maden, Anadolu topraklarında ve Osmanlı Devleti'nde de önemli bir güç ve servet kaynağıydı. Hatta madencilik babadan oğula geçen bir mirastı.
Giriş Tarihi: 27.11.2018
17:14
Güncelleme Tarihi: 04.12.2020
10:45
RUMLAR MÜSLÜMAN GİBİ GÖRÜNDÜ
Son zamanlarda resmî veya hususî madenleri çıkarabilmek için izin almak gerekirdi. Devlet maden işletme imtiyazını (hakkını) hususi şahıslara verip; muayyen bir vergi almayı tercih etmişti. İlk zamanlar stratejik madenlerin ihracı yasaklanır; çıkarılması da sadece Müslümanlara verilirdi.
Bu sebeple Gümüşhane maden imtiyazını alabilmek için Torul ve Of civarında bazı Rumların, Müslüman göründüğü bilinmektedir. Yerli yatırımcı fazla olmadığı için, 1869'da ecnebilerin de maden imtiyazı almasının önü açılmıştır. Sermayeye sahip oldukları için, ekseri ecnebi şirketleri bu imtiyazları almıştır. Bu, madenciliği geliştirmiş; ama millî servetin aslan payını ecnebilerin yemesine yol açmıştır.
OSMANLI’DA HANGİ MADENLER ÇIKARILIYORDU?
Osmanlılarda ilk zamanlar altın, gümüş, bakır, demir, tuz ve lületaşı madenleri vardı. Sonra çinko, krom, nikel, kurşun, manganez, boraks ve antimuan da bulundu. Maden ocaklarının ekserisi Rumeli'nde idi. Rumeli elden çıktıkça, yüzler Anadolu'dakilere döndü. Sanayi inkılâbı, hammadde talebini artırınca, madenler de ehemmiyet kazandı.
Ecnebi şirketler, Osmanlı ülkesinde hem maden çıkarmak, hem de yeni madenler bulmak hususunda ilerleme kaydetti. Maden üretimi böylece birkaç katına çıktı. Ereğli kömür havzası en önde gelen madendi. Osmanlı donanması kömürün başlıca alıcısıydı. İmtiyaz verilirken, bu husus şartnameye konurdu. Rivayete göre Sultan II. Mahmud zamanında donanma askeri olan Ereğlili Uzun Mehmed, memleketinde ilk kömür madenini bulmuştur.
Bazı madenler, şehir halkının neredeyse tamamının geçim kaynağıdır. Ereğli, Karabük, Soma gibi yerler, maden sayesinde hayat bulmuştur. 1836'da 300 Müslüman, 270 Rum ve 173 Ermeni olmak üzere 743 hanenin yaşadığı Ergani'de, 700 kişi bakır madeninde çalışmaktadır. Yirminci asır başında Osmanlı ülkesinde üçte biri Zonguldak'ta çalışan 25 bin daimi maden işçisi; 30 bin de taş ocağı ve tuzla işçisi vardır.
Mevzuat ileri olmakla beraber, bazı madenlerde çalışma şartları çok iptidaidir. 1908'de Ereğli'de ücretlerin zamanında ödenmemesi yüzünden başlayan grev, İttihatçı hükümetin asker sevkiyle kırılmıştır. 1920'de Balya'da her sene ortalama 20 işçi ölmektedir. Cihan Harbi'ne kadar, ücretlerle fiyatlar paralel artmış; sonra pahalılık sebebiyle, ücretler düşük kalmıştır. Cumhuriyetten sonra, madenlerin çoğu devletleştirilmiştir.
(Derlenmiştir.)