Osmanlı’daki ilginç vakıflar
'Alan el' ile 'veren el'i buluşturan vakıf geleneği, Türk-İslam tarihinde Osmanlı döneminde zirve yaptı. Yaşlıların bakımından, kuşlara kadar kadar geniş bir hizmet ve alan yayılan Osmanlı'daki vakıflar, hayatın her alanındaki ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermeyi amaçladı.
Giriş Tarihi: 02.10.2018
13:56
Güncelleme Tarihi: 02.10.2018
14:05
DUVAR YAZILARINI SİLEN VAKIF
"Aklı başında dirayetli birisi vakfın mahi'n-nukuşu (resim, yazı silen görevli) olup her an cami, medrese, darü't-ta'lim, imaret vs. hangisi olursa olsun duvarlarının temiz kalmasına dikkat edecek, yazı yazan, çizen veya pisleyen kendini bilmezlerin pisliklerini temizleyecektir." (Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul, 1470)
HASTALARA İLAÇ YAPAN VAKIF
"Bitkilerin isimlerini bilen ve bunlardan hastalıklara göre karışım yapabilen, bu işler için gerekli malzemenin başhekim tarafından alınmasını ve bunların kilere konulmasını sağlayan bir kişinin şifalı bitkiler uzmanı olarak atanmasını, bu kişinin aldırdığı malzemenin yeni olmasını, eski ve bozuk malzeme kullanmamasını ve bu kişiye günlük dört akçe; bitkilerin dövülmesi ve çekilmesi için iki kişi dövücü tayin edilmesini ve bu kişilere görevleri karşılığı günlük üçer akçe verilmesini şart kıldım."(Kanuni Sultan Süleyman, İstanbul, 1547
FAKİRLERE YARDIM GIDA DAĞITAN VAKIF
"Ramazan-ı şerifde fukaraya it'am olunmak üzre galle-i mezkûreden yüz elli kuruşluk dakik ve beş yüz kuruşluk rugan-ı sade (tereyağ) ve yüz yirmi kuruşluk şeker ve seksen kuruşluk el-van reçel ve altmış kuruşluk rugan-ı zeyt (zeytinyağı) ve üç yüz otuz kuruşluk lahm ve seksen kuruşluk bebabir ve nebun ve tuz ve biber ve yüz yirmi kuruşluk sebze ve otuz kuruşluk kahve ve seksen kuruşluk mum ve yirmi kuruşluk sabun ve otuz kuruşluk gaz ve seksen kuruşluk kömür ve seksen kuruşluk hatab dahi mütevelli yediyle bi'l-iştira' harc ve sarf ola..." (Mehmed Said Efendi Vakfı, İstanbul, 1904)
"... ve mezkûr odalarda meydân-ı harb ve ğâzada fedâ-yı can etmiş şühedâ-yı müsliminin afife olan dul hatunları... Sakine olalar ve mezkûr ebniyenin (binaların) çatı altı salonu sükkânın (oturanların) ictima ve ibâdetine ve bağçesi teneffüsülerine ve dükkân ittisalindeki (bitişiğindeki) salonu icrâ-yı san'atlarına mahsûs ola... (Mehmet Bey oğlu Safvet Bey, Bursa 1916)
YAZ GÜNLERİNDE SOĞUK SU DAĞITAN VAKIF
Şeyhülislam Ebussud Efendi'nin talebelerinden Ataullah Efendi'nin vakfiyesinden: "Ve keza cenabı vakıf mezkûr vakıf para ile... Sultan Bayezid'in su yoluna vasıl olan küngüne sarf olunarak yine o menzilin hariminde bir sebil yapılmasını ve keza her sene dört ay sıcak günlerde buzlu ve karlı soğuk su için mahsulat-ı şeriyyeden kâfi derecede sarf edilüp buzlu veya karlı tatlı soğuk su ile vakıf paralarla alınan bardaklarla gelen geçen her susuza içirilmesini sonra diğer aylarda yalnız su akıtılmasını... şart eyledi." (İstanbul, 1571)