Osmanlı'nın Avrupa'yı kıskandıran çiçek sevgisi
Osmanlı topraklarına gelen Avrupalıların Osmanlı bahçelerinin güzelliğini gördükten sonra, anlata anlata bitiremediğini hatta bu bahçeleri ülkelerinde yapacakları parklar için örnek aldıklarını biliyor muydunuz? Sizler için Osmanlı bahçelerinin tarihini ve Avrupa'ya tesirini derledik.
Giriş Tarihi: 11.06.2019
08:47
Güncelleme Tarihi: 27.06.2019
09:03
1763 yılında Sefine-i Sultanî'nin denize indirilişinde ise Sultan III. Mustafa (1757-1774) tarafından Dolmabahçe'de bir ziyafet verilmiştir. Bu ziyafetin masraf def terlerinden birinde seksen sepet meyve ve on beş tabla şükûfe alındığı yazılıdır. Bu hediyelerin miktarı hiyerarşik bir düzen içindedir:
Sahib-i devlet efendimize [Sadrazam] 50 sepet dökme meyve, 10 tabla şükûfe Darü's-saade ağasına 20 sepet dökme meyve, 3 tabla şükûfe Silâhdar paşaya 25 sepet dökme meyve, 3 tabla şükûfe
Sultan III. Ahmed'in oğullarının sünnet düğünündeki esnaf alayında görülen meyve ve çiçek dolu tablaların benzeri, bugün Anadolu'nun çeşitli yerlerinde halk arasında hâlâ yaşatılmaya devam eder. XIX. yüzyılda İstanbul'a gelen ve anılarını yazan Julia Pardoe'nun anlattıklarına göre, çiçekli törenler halk arasında da çok yaygındır. Pardoe, Kâğıthane'de tanık olduğu yağmur duasını şöyle anlatır:
"...Akşam olunca köy çocukları ikişer ikişer, ellerinde çiçek demetleriyle yürüyerek yaklaştılar ve insanın tüylerini ürpertecek şekilde Allah'a yalvaran bir ilâhî söylediler ve her beytin sonunda da dervişlerin dereye attıkları demetlerin kırılan parçalarının üzerine, ellerindeki çiçeklerden attılar."
Çiçek ve meyvenin, törenlerin gözde hediyesi olmalarının yanı sıra, Kanunî Sultan Süleyman döneminden Celâlzâde'nin eserinde geçen şu satırlar çiçekle nasıl gönül alındığını yansıtır:
"Halep'te halka eziyet eden Beylerbeyi Sinancık'ın Sadrazam İbrahim Paşa'ya çok değerli hediyeler getirmesi üzerine, İbrahim Paşa bunların helâlinden toplanmayıp haramından toplanmış olabileceğin den bahsedip, bütün bu hediyeler yerine karşısında dürüst biri olup bir demet menekşe getirse daha mutlu olacağını söyler..."
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki bir murakkada tasvir edilen menekşe demeti de acaba böyle hediye edilen bir demet miydi? Celalzâde, Kanunî Sultan Süleyman'ın avcılığa merakını ve 1523 yılında Beykoz Yaylası'na avlanmaya gidişini anlatırken, güz mevsimi olmasına rağmen orada lâlelerin eksik olmadığına, bir yandan da hediye olarak çiçek verildiğine işaret eder.
1766-68 tarihinde saraya damat olacak Nişancı Paşa tarafından Harem'e gönderilen mücevher ve benzer değerli armağanların arasında yirmi sepet meyve, kırk tabla şükûfe ve dört sepet Frengî şükûfe de vardır. "...Ve Sultan Selim ve Sultan Mehmed hazretlerine ve saadetlû Mihrişah Sultan ve Beyhan Sultan hazretlerine ve iffetlû saadetlû vâlide-i muhtereme Şah Sultan hazretlerine dahi birer şekerleme bahçeleri ve on beşer adet şekerleme ve on beşer adet meyve... Onar tabla şükûfe..." gönderilmişti. Bu liste uzayıp gider. Çiçek miktarının yüksekliği; toplam yüz tablaya yakın çiçek sunulduğu göz önüne alındığın da, bu çiçeklerle nişan alayının kavuştuğu ihtişamın boyutları da anlaşılır.