Osmanlı’nın dünyaya örnek olan temizlik kültürü
İslam'ın getirdiği prensipler arasına temizliğin özel bir yeri vardı. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) de "Temizlik, imandandır" buyurdu. Medeniyetimizde İslam'ın özünü teşkil eden bireysel temizliğin yanında çevre temizliği, tarih boyunca uygulandı. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu, şehir kültürü ve hijyen tarihi, salgın hastalıklarla mücadele eden Avrupa ülkeleri için dünyaya örnek olacak şekilde gelişti. Peki, Amerika'da bir ay içerisinde birden fazla yıkanan kişilerin cezaevine gönderildiğini biliyor muydunuz? Ya da İngilizlerin senede bir defa sadece mayıs ayında banyo yaptığını?
Giriş Tarihi: 23.03.2020
17:41
Güncelleme Tarihi: 03.11.2022
16:09
OSMANLI'DA YABANCI ELÇİLER NEDEN ŞEHİR DIŞINDA TUTULUYORDU?
◾ Kuruluşundan itibaren temizliğe özen gösteren Osmanlı ise 16. ve 17. yüzyıllarda İstanbul'a gelen yabancı elçileri şehrin dışında olan Tarabya bölgesinde tutuyordu.
◾ 19. yüzyılda ise yabancı elçiler tuvalet kullanacakları sözü vermeleri üzerine şehrin içinde ikamet etmeye hak kazandılar.
"İSPANYA’DA ÖMRÜ BOYUNCA İKİ DEFA YIKANMIŞ İNSAN YOKTUR"
◾ Ortaçağ'da Avrupa'daki rahibelerin yüz ve ellerinden başka yerlerini yıkamaları kesin olarak yasaklanmıştı. Kastilya kraliçesi Isabella, 50 yılda sadece 2 kez yaptığı söylenir .
◾ Kanun, devrinde birkaç yıl İstanbul'da kalan İspanyol seyyah, "Türkler, biz Avrupalıların pis olduğunu iddia ederler. İspanya'da ömrü boyunca iki defa yıkanmış erkek ve kadın yoktur, yıkanmak zararlıdır. Çok kişiye zararı dokunduğu görülmüştür. Hele biz alışık olmadığımız için bize iyi gelmez. Üstelik Türkler hamamlarda lüzumsuz yere çok su harcarlar. " diyerek kendi temizlik anlayışını haklı çıkarmaya çalıştı.
OSMANLI’NIN ÇEVRE TEMİZLİĞİNE VERDİĞİ ÖNEM
◾ Fatih Sultan Mehmed nizamnamesinde; "İstanbul'un her sokağına ikişer kişi tâyin eyledim. Bunlar ki, ellerinde bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu hâlde günün belirli saatlerinde bu sokakları gezeler. Sokaklara tükürenlerin tükürükleri üzerine bu tozu dökeler ki yevmiye yirmişer akçe alsınlar.'' diyerek sokak temizliğine ne kadar önem verdiğini göstermekteydi.
◾ Kanuni Sultan Süleyman'ın 1539'da çevre temizliğiyle ilgili kanunnamesi, bu konuda dünyanın ilk nizamnamelerinden biri . Osmanlı'da sadece gelir açısından değil, hayat standardının yükselmesi, bilhassa yaşanılabilir bir çevrenin oluşmasına da dikkat edildi. Kanuni Sultan Süleyman'ın 1539'da çevre temizliğiyle ilgili kanunnamesi, bu konuda dünyanın ilk nizamnamelerinden biri . Osmanlı'da sadece gelir açısından değil, hayat standardının yükselmesi, bilhassa yaşanılabilir bir çevrenin oluşmasına da dikkat edildi. Çevrenin temiz tutulması, sokakların temizlenmesi , insanların birbiriyle ilişkilerinde binaların yapımı bile dikkate alındı.
DÜNYANIN İLK ÇEVRE NİZAMNAMESİ
◾ Kanuni Sultan Süleyman'ın çevre temizliğiyle alakalı 1539'daki kanunnamesi, evlerin ve dükkânların temiz tutulması, evlerde çamaşır sularının yollara dökülmemesi, hayvan leşlerinin insanların yaşadığı yerlerden uzak tutulması, at arabalarının özel park yerlerine park edilmesi gibi ince noktaları da ifade eden bir nizamnamedir.
◾ Osmanlı'da şehrin temizliğini Subaşı'nın emrinde çalışan 'çöpçü subaşı' yapardı. Bu kimseler sokaklardan geçerken ''çöp çıkaran çöp çıkaran'' diye bağırırlar, sırtlarındaki küfe ile sokakları dolaşır birikmiş çöpleri küfelerine doldurarak denize atarlardı. O devirde sanayi olmadığı için çöpler suda erir gider, deniz günümüzdeki kadar kirlenmezdi.
“OSMANLI TEMİZLENMEYİ HİÇBİR ZAMAN İHMAL ETMEZ”
◾ Hz. Peygamber, "Temizlik imandandır " buyurmuştu. Bundan dolayı İslam'ın getirdiği prensiplere bağlı olan Osmanlı'da hamamlardaki temizlik fasılları dillere destandı. Dr. A. Brayer de şöyle itirafta bulunur:
"Osmanlı, yıkanıp temizlenmeyi hiçbir zaman ihmal etmez. Takatten düşse bile çocukları, uşakları veya hanım vasıtasıyla yıkanıp temizlenir, öldüğü zaman bile şeriat ahkâmına göre yıkanıp temizlenmeden tabuta konmaz. Oysa Avrupalılar hastalandıklarında veya takatten düştüklerinde temizlik kaygısını umumiyetle unutuverirler. Ölünce de evlerinde bulunabilen en kötü beze sarılıp dikildikten sonra tabuta konurlar. Ailesi cesedin en sathi bir şekilde temizlenmesini aklından bile geçirmez."