Osmanlı’nın gönül yolculuğu; Mekke ve Medine’ye gönderilen hediyeler
Surre alayları; Kabe'nin bakımı, tamiri, inşası ve Müslümanların hac görevini yerine getirmeleri için yola çıkan Mekke ve Medine'ye gönderilen hediye ve sadakaları taşıyan hac kervanıdır. İstanbul'dan dualarla yola çıkan alay, oradan Haremeyn'e giderek ahaliye, zahitlere, Mekke emirlerine, Hicaz bölgesinde yaşayan ihtiyaç sahiplerine emanetlerini ulaştırırdı. Peki, bu alayda yer alan hediyeler nelerdi?
Giriş Tarihi: 02.05.2020
16:42
Güncelleme Tarihi: 06.06.2020
23:24
MEKKE VE MEDİNE’YE GÖNDERİLEN HEDİYELER
Surre alayında, para dışında nadir bulunan halılar, seccadeler, şamdanlar, avizeler, paha biçilmez Mushaf-ı Şerifler, levhalar, örtüler, gümüş perde halkaları, okkalarla buhurlar, elbiseler, Mekke emirine mahsus sırmalı ve işlemeli kaftan, mücevherli kılıç, inciden tespih gibi kıymetli hediyeler seyyidlere, şeriflere, fakirlere gönderilirdi. Sultan III. Murad (1574-1595) zamanında Medine'ye 196, Mekke'ye 87 ve Kudüs'e 11 keseden oluşan nakit para yollanmıştı. Gönderilen diğer hediyeler ise şunlardı:
SURRE İLE GÖNDERİLEN KÂBE ÖRTÜLERİ
Osmanlı'da Kâbe'ye Yavuz Sultan Selim döneminde iç örtüleri; Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise dış örtüsü, kapı perdesi, kuşak ve diğer örtüleri gönderilmeye başlandı.
Kâbe örtüsünün yenisi genellikle Kahire'de dokunur ve surre alayı ile yollanırdı. Eskisi de surre alayının dönüşünde İstanbul'a getirilirdi.
Naima, Kabe örtülerinin işlenmesi hakkında şunları yazdı: "Sultan Ahmed Han, özenerek İstanbul tezgâhlarında işlenmesini buyurdular. Eşsiz nakışlarla dokunup yapılmasında öyle dikkat ve külfet olundu ki, benzeri geçmemişti. Kâbe'nin iç örtüleri 1060 zir'a ve tartısı bakımından 48 bin dirhem ibrişimle işlendi. O yılın Cumâdel zulâsında (Ağustos 1612) güvenilir adamlarla Kâbe'ye gönderildi."
Eski Kâbe örtülerinin yelek, çanta, takke, anahtar torbası, sanduka örtüsü olarak kullanıldığı da görülürdü. Kabe örtülerinin üzeri nesih, sülüs, celî sülüs hat yazıları ile ayetler dokunurdu.
KABE ÖRTÜLERİNİN ÜZERİNE DOKUNAN AYETLER
Kur'an-ı Kerim'den seçilen ayetlerle Kabe örtüleri dokunurdu. Örtülerde şu ayet-i kerimeler yer alırdı:
Biz senin, yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu elbette görüyoruz. İşte şimdi kesin olarak seni memnun olacağın kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir; nerede olursanız olun yüzünüzü o yöne çevirin. Kuşku yok ki kendilerine kitap verilenler onun rablerinden gelmiş bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
(Bakara Suresi 144. ayet)
Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.
Nisa Suresi 79. ayet
Bütün dinlerin üzerindeki yerini alsın diye resulünü, doğru yol rehberi ve hak din ile gönderen O'dur; müşrikler hoşlanmasalar da!
Tevbe Suresi 33. ayet
Sonra sana, "Tevhid önderi olan ve putperestler arasında yer almamış bulunan İbrâhim'in dinine uy" diye vahyettik.
Nahl Suresi 123. ayet
Allah ile birlikte başka bir tanrıya yalvarma! O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun kendinden başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz.
Kasas Suresi 88. ayet
Muhammed içinizden hiçbir erkeğin babası değildir, fakat o Allah'ın elçisidir ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilmektedir.
Ahzâb Suresi 40. ayet
Allah ve melekler peygambere salât ediyorlar; ey iman edenler, siz de ona salât ve selâm okuyun.
Ahzâb Suresi 56. ayet
Bütün dinlerin üzerindeki yerini alsın diye resulünü doğru yol rehberi ve hak din ile gönderen O'dur. Buna tanık olarak da Allah yeter.
Fetih Suresi 28. ayet
Yeryüzünde bulunanların hepsi fânidir. Azamet ve kerem sahibi rabbinin zâtı ise bâki kalır.
Rahmân Suresi 26. ve 27. ayet
Müşrikler istemese de, bütün dinlerin üzerindeki yerini alsın diye resulünü, doğru yol rehberi ve hak din ile gönderen O'dur.
Sâf Suresi 9. ayet
Şüphesiz biz sana bitip tükenmez nimetler verdik. Şimdi sen rabbin için namaz kıl ve kurban kes! Asıl sonu gelmeyecek olan, sana karşı nefret duyandır.
Kevser Suresi
De ki: "O, Allah'tır, tektir. Allah sameddir. Doğurmamış ve doğmamıştır. O'nun hiçbir dengi yoktur.
İhlâs Suresi
Ferâşet kelime olarak yayıcı, döşeyici, süpürücü ve hizmetçi anlamına gelir. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere'deki mukaddes yerleri temizleyen kişilere ferraş denilirdi.
Bu hizmet o kadar önemliydi ki zaman içerisinde kendine has gelenekleri ortaya çıktı. Mescid-i Nebevî'nin süpürülmesi ve temizliği, doğrudan padişaha ve onun icazet verdiği kimselere aitti. Başta padişah olmak üzere, valide sultan, şehzadeler, hanım sultanlar, padişah kızları, saraylılar, şeyhülislam, paşalar, Kubbealtı vezirleri, Kırım hanları ve padişahın takdirini kazanmış olanlar, Peygamber Efendimizin yüce makamını süpürebiliyorlardı. Padişahların verdiği berata da "Ferâşet-i Şerife Beratı" denilirdi.
Beratlı ferraşlar, Mekke ve Medine'de oturan bir kişiyi kendilerine vekil olarak atardı. Bu vekillere her sene Surre alayı ile belli bir miktar nakit para veya eşya gibi çeşitli hediyeler gönderirlerdi. bulunurlardı.
Surre alaylarıyla ferâşet vekillerine yıllık hediyeleri nakit olarak yollanır ve bunların konulduğu çantalara "ferâşet çantası" denilirdi. Deriden imal edilen bu çantalara ayrıca uğur sayılması için hediyeler de konulurdu