Osmanlı’nın Masalcı Amcası Reşat Ekrem Koçu’dan tarihimizdeki en garip vakalar
Kanuni Sultan Süleyman'ın cenaze namazının üç defa kılındığını biliyor muydunuz? Peki, mor renkli sümbül çiçeğinin katmerlisinin, ilk defa Kâtip Çelebi tarafından elde edildiğini? Sizler için Osmanlı'daki günlük hayattan kesitleri ve tarihimizde pek bilinmeyen garip vakaları anlatan Osmanlı'nın Masalcı Amcası Reşat Ekrem Koçu'dan alıntıları derledik.
Giriş Tarihi: 16.03.2019
18:33
Güncelleme Tarihi: 06.07.2019
16:00
Kanuni Sultan Süleyman'ın cenaze namazı üç defa kılınmıştır. İlk namazı, Macaristan'da Sigetvar kalesi önündeki Türk ordugâhında otağı hümayunda, büyük padişahın ölümü askerden saklandığı için gizli olarak kılınmıştı; ikinci namaz, babasının cenazesini Belgrat'ta karşılayan yeni padişah İkinci Selim'in de iştiraki ile Belgrat sahrasında kılınmıştı; bu namaz a 25. 000 kişi iştirak etmişti. Üçüncü namaz da İstanbul'da, Süleymaniye Cami'nin musalla taşı önünde kılındı. Bu namaza bütün İstanbul halkı iştirak etti. Gerilere doğru bütün sokaklar, Süleymaniye'den Fatih'e kadar cemaatle dolmuştu. Bu namazın 500 imamla kılındığı rivayet, olunur. Asrın büyük şairi Baki'nin de meşhur Sultan Süleyman Mersiyesi'ni, ilk defa bu cenaze töreninde okuduğu, şairi dinleyenlerin hıçkırıkları gökyüzünü tuttuğu söylenir.
Sümbül çiçeğinin mor renklisinin katmerlisi, ilk defa olarak XVII. asırda büyük Türk âlimi Kâtip Çelebi tarafından elde edilmişti.
En eski aşçı dükkânlarında keyif ve insafa kalmış porsiyon usulü yerine uzunluk, ağırlık, sayı, lokma hesabıyla yemek verilirdi. Şiş kebabı arşın üzerinden, Yahni, kuşbaşı kebap, pilav tartıyla, Lahana dolması sayıyla verilirdi. Koyun yahnisi (okkası) 18 akçe Lahana sarması (20 tanesi) 1 akçe Ciğer Kebabı (40 büyük lokması) 1 akçe Pirinç Pilavı (100 dirhemi) 1 akçe Şiş Kebabı (1 şiş dolusu) 1 akçe…
Viyana bozgunundan sonra, Belgrad'da idam edilen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, namazından sonra "vücudum toprağa düşsün " diyerek odanın kilimlerini toplatmış, uzun sakalını kendi elleriyle kaldırarak celladın kemendi geçirmesine yardım etmiş ve cellada " Sanatını maharetle yap!" demiş
Ünlü "Kâtibim" türküsünü; "Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur, kâtibimin setresi uzun eteği çamur"u genç bir kızın bir kâtibe söylediği halk türkümüz olarak biliriz. Oysa bu türkü, İngiliz ordusuyla İstanbul'a gelen bir İskoç alayının çaldığı marş.